Dua edelim de Kerem bunu fark etmesin! (87. bölüm)

En başından başla
                                    

“Demek intikam ha?” derken öyle sert bakıyor ki bir an gözlerimin fal taşı gibi açıldığına eminim.

“Sadece bir kartopu” diyorum masum bir gülümseme göndermeye çalışarak.

“Beni öylece bırakarak koşup gitmeni de hesaba katarsak eğer…”

“Aaıı şey be-“ dememe kalmadan Kerem’in dudaklarıma yapışmasıyla şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmiyorum. Dudaklarım deli gibi karşılık vermek istese de aklım devreye girip halka açık bir alanda olduğumuz alarmını verirken beynimde adeta kırmızı ışık yanıp sönmeye başlıyor. Ellerimi Kerem’in göğsüne koyup hafifçe ittirmeye çalışsam da beyimizin gram umurunda olmuyor, aksine yüzünde oluştuğunu fark ettiğim gülümsemesinin ardından bir türlü alıp veremediği alt dudağımla uğraşmaya devam ediyor. Eh sen kaşındın Kerem diye düşünerek ısırmamla;

“Aahh!” diyerek geri çekiliyor tabii. “Acıttın ama!”

Tam o sırada yanımızdan geçen yaşlı bir çift bize bakarken derin bir iç çekip anlamlı bir şekilde birbirlerine baktıktan sonra yollarına devam ediyor. Eh haliyle utanmanın ve yerin dibine girmenin verdiği hisle yüzüm kırmızı bir hal almaya başlıyor.

Ya rezil olduk senin yüzünden! Çekil de odaya gidelim” diyorum Kerem’in bir anlık boşluğundan yakalarken.

Tam derin bir oh çekerken Kerem’in arkamdan yürümeye başlayan ayak seslerini duyuyorum: “Bence de odamıza gidelim güzelim! Ben daha ne isterim ki?” diye mırıldanması ilişiyor kulağıma ve elimde olmadan bende sırıtmaya başlıyorum.

Koridorun sonundaki asansörün bulunduğumuz kata gelmesiyle başka bir teyzenin de olduğu asansöre biniyoruz. Hemen teyzenin arkasındaki köşede dururken Kerem belimdeki elini kalçama indirip okşamaya başlayınca tüm vücudumdan aşağıya kaynar sular dökülüyormuş gibi hissetmeme neden oluyor. Biraz durduğum yerde kıpırdanırken ters bir bakış fırlatmak için Kerem’e dönüyorum ama beni umursamıyor bile. Bildiğiniz pişmiş kelle gibi bakıyor, yüzünde şapşal bir gülümsemeyle. Asansör yukarıya doğru çıkmaya devam ederken saniyeler geçmek bilmiyor adeta. Keremse iyice ileri gitmiş kalçamda dolaşan ellerini nasıl becerdiyse montumdan içeriye sokarak çıplak tenimde gezinmeye başlıyor.

Kerem rahat durur musun?” diyorum kısık bir sesle ama o beni umursamıyor bile!

Nihayet ineceğimiz kata geliyoruz ve arkama bile bakmadan odaya koşuyorum resmen! Allahtan kadının arkası dönüktü de bir şey görmedi!

Kerem Allah aşkına ne yapmaya çalışıyorsun ya?” diye söylenmeye başlıyorum odaya girer girmez.

Keremse hiçbir şey olmamış gibi elleri montunun cebinde omuz silkerek en tatlı haliyle; “Ne yapmışım ki güzelim?” diye soruma soruyla cevap veriyor.

“Sen çok iyi biliyorsun ne yaptığını Kerem hiç öyle masum numaraları yapma!”

“Bana diyene bak. Sen sanki çok masumdun beni öylece kar içinde bırakıp sıcacık otele koşarken.”

“O bir kere nefsi müdafaa canım”

“Ahahhaha güldürme beni Zeynep!”

“Zaten niye böyle kapının önünde dikiliyorsak biz! Ben duşa gidiyorum!” diyerek hala girişte dikilen Keremi orada bırakıp odanın içine giriyorum. Saniyeler geçmeden de hemen yanımda biten Kerem;

“İyi fikirmiş” diyor kollarını belime dolayarak.

Bak sen beyimize! Yüzümdeki sırıtışı hemen silip ciddi bir ifadeyle Kerem’e dönüyorum.

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin