Bölüm 98

15 1 0
                                    

      Hayat gerçekten çok ilginç. Şu an içinde bulunduğum ortama daha önceden  geldiğime yemin edebilirim. Aynı yemyeşil oman, aynı deniz. Güneşin sıcaklığı hatta yüzüme vuran rüzgarın saçlarıma dokunuşu bile aynı. Yine yürüyorum, fakat bu sefer yanımda Deniz ve Güneş var. İleride bir yerde bir bankta oturmuş beni bekleyen biri var. Görmeden biliyorum. Ali Ömer o. İşte orada. Tam karşımda. Gözleri yine aynı bakıyor, aşkla. Bizi görünce gülümsüyor. Önce Denizi öpüyor, sonra Güneşi kucağına alıp seviyor. Sonra da beni öpüyor sarılıp, "Tatlıyı en sona sakladım." diyor. Eli karnıma dokunuyor. Bir süre öylece okşuyor.  "İki tane." diyor."Toprak ve Çiçek burada." "Yine gitmeyeceksin değil mi ?" demek istiyorum biraz da korkarak. Daha önce de öyle yapmıştı çünkü. Toprak ve Çiçekle birlikte gitmişti. Sadece bekle demişti. Bekledim ben de. Çok bekledim. Zamanı gelsin diye bekledim. Kalsınlar diye bekledim. Söylemiyorum hiçbir şey. Söylememe de gerek yok zaten. Anladığını biliyorum.  "Korkma." diyor. "Korkma gitmek yok bu sefer." Ve öyle bir sarılıyor ki daha önceki tüm sarılmalarımızdan daha güçlü daha özel. Biliyorum. Hissediyorum. Gitmeyeceksin. Gitmeyeceksiniz.

      Birileri adımı söylüyor. Uzaklardan gelen bir rüzgar misali dokunup kayboluyor kulaklarıma. Umurumda bile değil buranın dışında olanlar. Burada kalmak istiyorum. Hepsinin bir rüya olduğunu olduğunu biliyorum ama olmak istediğim tek yer burası. Sevdiğim adam ve çocuklarım. Başka bir şeye ihtiyacım yok. Diğer her şey anlamsız. Gereksiz.

      "Sera. Beni duyuyor musun canım?"

     "Aşkım doktor söyledi ya yaşadığı yoğun stresten bayılmış. Birazdan kendine gelir. Zaten uzun zamandır uyuyor."

     "Biliyorum Rıfat ama elimde değil korkuyorum işte. "

     "Şirin güzelim. Doktor sakinleştirici yaptı ya. Ondan uyudu bu kadar. Gerçi iyi de oldu. Dört aydır doğru düzgün uyumadı hiç. "

    "Ne yapsın Rıfat? Kolay değil. Sevdiği adam orda öylece yatıyordu."

    "Öyle öyle ama hamile bir de ne bileyim işte."

   "Sera canım beni duyabiliyor musun?"

   "Şirin?"

    "Evet canım benim. Nasılsın? Kendini nasıl hissediyorsun?"

    "Şirin, Ali Ömer? O nasıl? Nerede o?"

     "Dur dur bir sakin ol. Bak işte öyle aniden kalkarsan başın döner tabi."

     "Rıfat? Şirin? Ya bir şey söyleyin. En son hatırladığım hemşire doktoru çağırıyordu. Ne olur saklamayın. Ne oldu?"

     "Sera sakin ol canım. Hamilesin unutma."

     "Şirin. Rıfat. Saklamayın benden. Ali Ömer iyi mi? Bir şey oldu biliyorum. Ne olur söyleyin."

      "Yenge sakin. Abim iyi. Hatta çok iyi. Uyandı. Normal odaya aldılar."

      "Ge....gerçek mi bu? Beni kandır mıyorsunuz değil mi? Şirin? Görmem lazım. Nerde? Hangi odada?"

      "Sera biraz otur lütfen. Yaşadığın yoğun stresten bayılmışsın. Hamileiğini de unutma. "

     "Şirin benim yerimde sen olsaydın? Rıfat bu halde olsaydı durur muydun?"

      "Hayır ama....."

      "O zaman bana engel olma. Hangi odada?"

      "Gel götüreyim seni yenge."

          İnanamıyordum. Görmeden de inanmayacaktım. Benim Ali Ömerim, sevdiğim uyanmıştı. Kendine gelmişti. Biliyordum. Beni, bizi bırakmayacağını biliyordum. Gözlerimden akan yaşlara aldırmadan Rıfatın kolunda yürüyordum. Arada sırada Şirine dönüp yaşadığım anın gerçekliğini sorguluyordum. Nihayet bir odanın kapısının önünde durunca kalbim heyecandan daha hızlı atmaya başlamıştı. Bir kaç adım sonra sevdiğim adamı görecektim. Yine bana o güzel gözleriyle bakıp Seram diyecekti. Başka ne isterdim. Elim kapının koluna gidince bir an için durakladım. Şirin ve Rıfata dönüp "Nasıl görünüyorum?" diye sordum.

MUCİZELER HEP VARDIR DERLER ???Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin