Bölüm 94

15 1 0
                                    

Döndüğümüzden beri dört gün geçmişti. Gerçi geçici olarak dönmüştük ama yine de burada, kovulduğum evde olmak hala tuhaf geliyordu. Ve itiraf etmeliyim ki ne zaman bahçeye çıksam aynı anı tekrar yaşıyacakmışım gibi hissediyordum. Sanki Ali Ömer yeniden eski haline dönecek ve ben yine gidecektim. Hala olanlara inanmakta zorluk çekiyordum. Her şeyi oluruna bırakmıştım. Yaşadıklarımın hepsini kabullenmiştim. Onsuzluğu kabullenen aklım, ortada küçücük bir umut kırıntısı olmadan çırpınan kalbime inat sadece üç kişilik bir aile olduğumuzu ısrarla kafama vursa da inatla beklemiştim. Vazgeçmemiştim. Sevmekten, umut etmekten ve belki özlemekten. Kimbilir bunun adına ne denebilirdi? Kader miydi bu? Ve belki biraz da şans. Aslında mucizelerin var olduğuna inanmaktan hiç usanmamış biri olarak tek söyleyebileceğim onların kesinlikle var olduğuydu.

Arkamdan belime sarılan kollar eşliğinde tanıdık kokunun ve sıcaklığın etkisiyle gözlerimi kapattım. Mutluydum. Hem de fazlasıyla. Belki de hayatımda ilk defa huzurluydum. Semih yakalanmış, tüm yaptıkları ortaya çıkmış ve ortaklarıyla birlikte hapse girmişti.Şirket tamamen ailedeydi, yani Ali Ömerin ailesinindi. Ve o bize dönmüştü, bana ve çocuklarına. Baharın yeni yeni gelmeye başladığını gösteren ağaçlara baktım. Çiçekler açmaya başlamıştı. Kuşlar sanki artık daha neşeliydiler. Güneş sıcaklığını belli etmeye başlarken zamanın ne kadar çabuk geçtiğini düşündüm. Ve biz bu geçen zaman içinde neler yaşamış fakat birbirimizden kopmamıştık. Sevdiğim adam yanımdaydı. Beni sevdiğini biliyordum. Artık tek sorunumuz nerede yaşayacağımız olan bir hayatımız vardı. Ona biraz daha sokulup iyice kollarının arasına girdim. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Ellerim sıkıca ceketini tutuyordu. Bu halim onu endişelendirmiş olmalıydı ki, beni biraz kendinden ayırdı ve yüzümü sanki nedenini anlamak istercesine inceleyerek gözlerime baktı.

"Seram iyi misin?"

"Galiba hiç bu kadar iyi olmadım ben."

Cevabım onu mutlu edip endişelerini gidermiş olacak ki, tekrar bana sarılarak başımı göğsüne yasladı. Eli usulca saçlarımı okşarken bu anın hiç bitmemesini diledim. Hayatımın sonuna kadar burada, bu şekilde kalabilirdim.

"Biliyor musun aşkım, ben de çok mutluyum."

"Bu mutluluk bize kalacak değil mi Ali Ömer?"

"O ne demek Seram? Neden kalmasın?"

"Çocukken de böyle hissederdim. Ne zaman çok mutlu olsam bir şey olacak, bozulacak gibi gelirdi."

"Buna izin vermem aşkım. Hiçbir şeyin, hiç kimsenin bunu bozmasına asla izin vermem. "

"Ya elinde olmazsa?"

"Seram. Güzelim bak bakayım bana. Anlat hadi. Ne oldu?"

"Hiç. Yani hiçnir şey olmadı. Sadece korkuyorum Ali Ömer. Artık dayanamam. Kötü bir şey olmasına dayanmam."

"Korkma Seram. Kötü hiç bir şey olmayacak."

"Yeni Zenlandadayken korkmuyordum. Orada sanki her şeyden, herkesten uzaktaydık. Ama buraya gelince....."

"Aşkım sorun bu evse hemen başka bir yere geçeriz. Biliyorum bu ev de güzel anılar yok ve ben seni tekrar buraya getirdim. Bunu düşünemed......."

"Ali Ömer aşkım bi durur musun? Hayır sorun ev değil, yani o da var ama önemli değil, çünkü seni gördüğüm zaman o anıların hepsi siliniyor. Bu sadece hani çok mutlu olduğun zaman hayat sanki buna hakkın yokmuş gibi karşına bir engel çıkarır seni zor durumda bırakır ya. Benim korkum bu. Şimdi buradayız. Birlikte. Sen, ben ve çocuklarımız. Benim istediğim tek hayat bu zaten. Ama ya yine bir şey olur ve biz ayrılırsak? Ya çözümü biz de olmayan şeyler olursa Ali Ömer?"

MUCİZELER HEP VARDIR DERLER ???Where stories live. Discover now