47. Bölüm: Etme eyleme canım

1.1K 27 40
                                    

Saahil üç aylık olmuştu. Selin aşağıda  Artemimin işleriyle uğraşırken Demir yukarıda oğluyla meşkul oluyordu. Selinin işi bitince yukarı, bebeğin odasına çıktı. Orda yoktular. Demirin odasına baktı. İkiside yatakta aynı pozisyonda sırt üstü yatmış uyuyorlardı.

Uf! Bu baba oğulun çekiciliği onu öldürecekti! Yavaşca Demirin yanına  uzanarak onu ve bebeğini izledi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Uf! Bu baba oğulun çekiciliği onu öldürecekti! Yavaşca Demirin yanına  uzanarak onu ve bebeğini izledi.

Dakikalar geçerken gözleri kapandı. Tatlı bir uykuya daldı. Yastık diye başını kocasının göğsünün üstüne koydu ve onu koluyla sardı. Demirin kokusunu alınca sayıklamaya başladı:
- Peter... neredeydin? Beklettin... hadi uçalım var olmayan ülkeye...Dur... bebeğimizi unuttuk...

O böyle uykusunda konuşurken Demir gözlerini açtı. Selinin dediklerinden pek birşey anlamadı. Genç adam Peter Pan ve Wendy temasını düğün fotoğraflarından ve bebek odasından görmüştü, ama onlar için ne ifade ettiğini tam bilmiyordu. Sormaya da fırsatı olmamıştı. Bir şarkı, bir şiir dinler gibi kulağını ona verdi, ama sesi kesildi.
Demir Seline doğru dönüp alnına çok hafif bir öpücük kondurdu. Elini okşayıp yanına koydu. Uyuyan bebeği yataktan kaldırıp bebek odasına götürdü. Aşağı inip buzdolabında biberonun içinde hazır olan anne sütünü bir kab suyun içinde ısıtıp içmeye hazır hale getirdi. Elinin üstüne sıkıp sıcaklığını kontrol etti. Uygundu. Sütlü elini musluğun altına tutacakken vazgeçip yaladı. Yüzünü buruşturdu. Yine o tadı almıyordu. Hastanede o gün yaşadığı geçmişe dönüşün devamı gelmemişti. Doğumdan sonra aralarındaki gerginlik azalmıştı azalmasına, ama fiziksel bir mesafe doğmuştu. Önceleri her birşeyi kavrasın, öğrensin, hatırlasın diye gözünün içine bakan, onunla yakın temasa giren kız sanki ondan kaçar gibi uzak duruyordu. Her konuda uysal ve anlayışlı davranıyor, ama duygularını dışa vurmuyordu. Önceki halini arıyordu. Çünkü Demir için tam tersi söz konusuydu. Kafasında, kalbinde birşeyler değişmişti, farklı hissediyordu. İçinde uyanan heyecan ve merakla karısına doğru çekiliyordu. Onu yakın markaja almıştı, her hareketini, her davranışını yakından inceliyordu. Onu yeniden keşfediyor ve feth etme arzusuyla doluyordu. Başta bunun sadece tensel bir açlık olduğunu sanmıştı. Önceleri Selinden gördüğü ilginin azalmasıyla oluşan kırgınlık, duygusal olarakta ona ne kadar ihtiyacı olduğunun kanıtıydı.

Bebeği doyurup gazını çıkartıp geri yatırdı:
- Ne diyordu annen? Ben olmazsam sen hiçbir şey... Haklı da... Ben herşeyi ondan öğrendim. Birtek sevmeyi... Onu kendim öğrenmem lazım galiba.

Çatı katına çıktı. Selin hala eli onun tarafında uyuyordu. Demir yanına uzandı. Onu baştan aşağı süzmeye başladı; Dağılmış saçlarını, sıcaktan hafif kızarmış yanaklarını. Hafif terlemiş olan boynu altın gibi parlıyordu. Yatışının şeklinden görünen göğüslerinin, nefes alış verişleriyle inip çıkmaları kışkırtıcıydı. Hafif açılmış dudakları, belinde zarif bir edayla duran eli bir sanat eseriydi. Kalçasının kıvrımları ve açılmış olan bacakları davetkardı.
Hepsi onu çağırıyor gibiydi. Demirin içinde bir yangın yanıyordu. Öyle kavurucuydu ki üstünü başını yırtıp atmak istiyordu. Hararetini bastıracak, yada tam tersi arttıracak şey yanı başındaydı. Parmağının ucuyla Selinin saçına, yanağına dokundu. Yapmasıydı keşke. İçindeki ateşi çosturdu sadece. Artan sussuzluğuna bir çare ararken genç kadının dudaklarına mıhlanıp kaldı. Onlardan birkaç yudum içse herşey hallolacaktı. Selin kımıldayıp daha çok Demire doğru yatarken göğüsleri bluzundan fırlayacak gibiydi. Genç adam yutkundu. Dayanılacak gibi değildi. Karısıydı, ona dokunmaya hakkı vardı. Uyandırsa mıydı? Ne diyecekti? Daha önceleri karısının ona en küçük yaklaşmalarında bile ona sırtını döndüğünü hatırlarken karşılık vermeme ihtimalini düşündü. Belki de ters tepecek, ondan tamamen uzaklaşacaktı. Ciğer bekleyen kediler gibi karısına baka kaldı. Onu kollarıyla sarıp, öpüp sevdiğini hayal ederken şortunun içindeki şey harekete geçti:
- Ah hayır!

Keşke yıkılsan karşımdan!Where stories live. Discover now