4.Bölüm: Sende kaldım

1.5K 36 24
                                    

- Eylül benim eski nişanlım.

Ortaya bir bomba düşmüş olsaydı bu kadar etkili olurda herhalde; Sonu gelmeyecek bir gürültü ardından kıyamet alameti gibi bir sessizlik. Bu tabi sadece Seline öyle geliyordu.
Sevdiği adamın gözlerinin içine bakarken, çok iyi bildiği halde yine de bir an unutmuş gibi kendine sordu:
- Eylül kimdi ya?

Hafızası geri geldiğinde başını sağa sola sallayarak, nefesini sakin alıp vermeye çalışarak sevgilisinin göğsüne koyduğu ellerini çekip geriledi:
- Eylül... Hani şu bize bir ay önce katılan...

Geri geri giderken sendeliyordu. Demir endişeyle ona doğru gidip ellerini onu tutmak için uzattı:
- Selin! Aşkım! Anlatacaktım sana...

Genç kadın ellerinden uzaklaştı. Duygusuz bir tonda:
- Eski nişanlın... Onu çok sevmiş olmalısın...
- Bir zamanlar sevmiştim. Artık
önemi yok. Benim için tek önemli olan sensin.

Selin tüm kalbiyle ona inansa da kafasında beliren soru işaretlerinin canını yakmasına engel olamıyordu. Ve bunu dışa vurmadan yapamadı. İstediğinden de sert çıktı ağzından:
- Senin için bu kadar önemsizse neden gizledin?
- Bunu gerçekten soruyor musun?
Geçmişimi sana her açmak istediğimde bunun ilişkimize zarar vereceğini düşünerek kaçtın sen...
O kadar hassas ve kırılgansın ki, söyleyeceğim şeyleri yanlış anlayacağından çok korktum. Seni kaybetmekten korktum!

Haksız değildi. Söyledikleri doğruydu. Yinede içindeki şeytan dürtüyordu:
- Onu karşında görünce ne hissettin?
- Selin!
- Açık yüreklilikle cevap ver! Niyetin gerçekten beni korumak mıydı yoksa...

Demir Selini boynundan yakalayıp sıkı sıkı tuttu:
- Saçmalama Selin! Benim sana olan aşkımdan şüphe mi ediyorsun?

Gözleri dolu dolu genç kıza baktı. Selin yutkundu. Cevap veremiyordu. Demir ellerini boynunu dolayarak onu kendine çekti:
- Selin!

Genç kız kısık kısık nefes alıyordu:
- Demir... nefes alamıyorum...

Bu sefer çenesini kaldırıp gözlerine baktı:
- Söyle! Bana güveniyorsun!

Selin boynundaki elleri çözmeye uğraşarak:
- Bırak Demir... canım acıyor... lütfen...

Genç adam bir anda pamuk gibi oldu. Genç kızın boynundaki elleri az da olsa çözüldü. Kedi gibi yalvararak bakan simsiyah gözlerden odağı kızarmış olan yanaklarına, alev alev duran dudaklarına kaydı:
- Selin...

Dudakları dudaklarına değmeye ramak kalmışken Selin acıyla inledi:
- Ah...

Demir onu hemen bıraktı. Genç kız elini acıyan boynuna götürdü. Demir endişelenerek ona yaklaşınca Selin geriledi. Genç adam dayattığı gücü farketmemişti. Panikleyerek:
- Özür dilerim. Canını acıtığımın farkında değildim. Seni seviyorum! Seni çok seviyorum!

Selin üzüntüden dudağını ısırırken gözyaşları akıyordu. Demire arkasını dönüp koşarak ondan uzaklaştı. Demir Selinin canını acıtmanın verdiği suçlulukla arkasından gitmeye cesaret edemedi. Sadece ardından adını bağırdı:
- Selin!

Demir saatlerce dışarda dolandı. Ayağı eve gitmiyordu. Oraya gidip Selini orada bulamamak... bunu kaldırabileceğini sanmıyordu.
Ama elinde sonunda döneceği yer orasıyı. Arkadaşı Vedat'a uğradı. Tatsızlığının sebebini ona anlatmadı, utanıyordu.

Nihayet saatler gece yarısını gösterdiğinde evin yolunu buldu. Anahtarla kapıyı açıp girerken salonda Selinin burda olduğuna dair bir iz aradı. En küçük bir dağınıklık onun varlığını ele verecekti, ama herşey bıraktıkları gibiydi. Yukarı çıkıp uyuması lazımdı. Yarın iş vardı. Tam merdivenlere çıkmıştı ki bahçedeki hayvanlar aklına geldi:
- Çocukların yemini nasıl unutursun Demir?

Keşke yıkılsan karşımdan!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin