29.Bölüm: Sev yeter

1.2K 33 18
                                    

Demir ve Selin dün bütün gün odalarından, daha doğrusu yataklarından çıkmamışlardı. Arada aşağı inip bişiyler atıştırıp yeniden birbirlerinin kollarına kurulmuşlardı.

Bu sabah ilk uyanan Selin olmuştu. Çocuksu bir edayla ağzı açık şekilde uyuyan Demire bakıyordu. Elini ağzına bastırıp kapattı ve yataktan kalktı. Uzun eteğini üstüne elbise gibi geçirip yatak odasının kapısından terasa çıktı. Kollarını açıp temiz havayı içine doldurdu. Kendini hiç bu kadar iyi hissetmemişti. Burda böyle durup Demirin uyanmasını bekleyip, arkadan ona kollarını sararken sıcaklığını duymayı hayal etti. Ama normalde ondan önce kalkan genç adamın uyanmaya hiç niyeti yoktu. Selin üşümüş olan omuzlarını ovdu:
- Ne hayal ama. Bütün gece seni kollarında sıkması yetmedi mi Selin?

Utanarak gülümsedi:
- Yetmiyor... sevmek için zaman yetmiyor.

Demiri uyandırmamak için parmaklarının üstünde yürüyerek odadan çıktı. Sevdiği adama güzel bir kahvaltı hazırlayacaktı. Önce çayı demledi. Sonra mutfaktaki masayı minik tabaklarda kahvaltılıklar hazırladı. Tabi arada birşeyler arıştırmaktan geri durmuyordu. Reçelleri doldururken kavanozların kenarından, köşesinden akanları parmağını sıyırıp ağzına alıyordu. Böyle bir anda Demir gelip onu arkadan sardı. O kadar sessiz gelmişti ki, Selin duymamıştı bile. Onu havaya kaldırınca genç kadın sevinçle bir çığlık attı. Parmağından akan receli ağzına götürürken Demir ondan önce davranıp ağzına aldı:
- Hımmm... Harika. Bundan daha var mı?

Selin tabağı işaret edip çekmeceden küçük bir kaşık alıp eline verdi. Demir kaşığı reçele daldırıp ağzına aldı. Yüzünde tattığı şeyden memnun olmamış bir ifadeyle kaşığı lavabonun içine attı:
- Bunun tadı farklı sanki.

Selin başını salladı:
- Hayır.
- Yok, yok başkaydı.

Düşünür gibi yaparken Selinin elini kaparak kaldırdı. Parmağına işaret ederek:
- Ben nedenini buldum.

Parmağını reçele daldırıp ağzına aldı:
- Mmmm... işte bu! Tatmak ister misin.

Genç kadın gülümseyerek başını salladı. Demir kendi parmağını reçele batırıp onun ağzına götürdü. Selin gülerek başını geri çekiyordu. Böyle bir süre debelenirken Demirin beklemediği bir anda parmağını dişleyip bıraktı. Dilini dudaklarına sürttü:
- Güzelmiş gerçekten.
- Öyle mi? Bende tadabilir miyim?

Genç kadın elini ona geri verirken o dudaklarına yumuldu. İkiside nefessiz kalana kadar bırakmadı. Selin ondan ayrılırken kendine soğukluk üflerken söylendi:
- Çok sıcak. Susadım.

Demir bunu bir emir olarak alıp hemen su doldurup ona uzattı. O içtikten sonra aynı bardağı bitirip masaya bıraktı:
- Benimde içim yanmış.
- Otur, ben çayları doldurayım.

Karşı karşıya geçtiler. Selin ekmek sürüp sevgilisine uzatırken Demir bunu geri çevirip onun ağzına götürdü. Bir lokma ısırdıktan sonra elini kendine çekip o da ısırdı. Sonra yeme sırası yine Seline geldi. Böyle ekmeği yiyip bitirdiler. Bundan sonrakini Demir hazırladı. Ekmeği iki tarafdan yerken kafaları giderek birbirine yaklaşıyordu. Ekmek bittiğinde dudakları buluştu. Selin kendini geri çekerek öksürdü. Lokması boğazına takılmıştı. Öksürüğü kesilince Demir çayını ona içirdi. Çayı bitince ona hala yemek uzatan Demire itiraz etti:
- Demir doydum.
- Olmaz öyle şey! Ne yedin ki?
- Yeter bu kadar. Hem sende ekmek yemekten hoşnut değilsin biliyorum.
- Hiç değilse süt iç o zaman.
- Tamam. Ama sende benimle birlikte içeceksin.

Demir badem sütünü buzdolabından çıkarıp iki ayrı bardağa doldururken Selin büyük bir bardak alıp ikisini de onun içine boşalttı:
- Birlikte demiştim.

Keşke yıkılsan karşımdan!Where stories live. Discover now