11.Bölüm: Yüreğimden uzak

1.2K 47 10
                                    

Selin taksiye binip eve nasıl geldiğinin farkında değildi. Durmadan çalan telefonunun sesini bile duymuyordu.
Üzerine tonlarca ağırlık çökmüş gibi halsizdi. Bu hali eve ayak basınca geçti. Attığı her adımda Demiri duyuyor, görüyor, hissediyordu. Sesi, yüzü, ayak izleri evin duvarlarına kadar sinmişti. Yaptığı kahvenin kokusunu bile alabiliyordu. Sebze içeceğini hazırlarken yaptığı gürültü onu hep bir sivri sinek vızıltısı gibi rahassız ederken şimdi klasik bir melodi gibi kafasında çalıyordu. Duvara dayanıp gözlerini kapattı.
Bu hoş seda hiç son bulmasa keşke. Ama ne mümkün. Olanlar aklına gelince gözyaşları yine aktı:
- Sen zaten ancak böyle ağlayıp sızlarsın Selin! Ezelden beri kadınların kaderi bu. Zavallı, savunmasız.

Elinin tersiyle yanağını acıtarak silip kendine kızdı:
- Hayır! Kabul etmiyorum! Biz bu kadar zayıf değiliz! Hatırla Selin! Demir hayatına girmeden önce de sonra da sen güçlüydün. Şimdi yıkılacak mısın?

Genç kadın içindeki acıyla nasıl baş edeceğini bilmiyordu:
- Gitmesi lazım! Hayatımdan çıkmalı!

Yukarı koştu, birlikte kaldıkları Demirin odası:
- Ne demiştin Demir? Bak buraya! Bu evde benden bir iz var mı? Bu evde senden bir iz bırakmayacağım!

Duvardaki tabloları duvardan alıp yere atmakla başladı. Sonra yastığını, yorganını, üstünde birlikte yattıkları yatak matrasını kaldırdı. Takati olsa yatağı söküp atacaktı:
- Gideceksin burdan!

Ne kadar bavul varsa topladı ve Demirin kıyafetlerini gelişi güzel içine tıkadı. Ama onları aşağı götürecek kadar hali yoktu. Kan ter içinde kalmıştı. Hırsını almak için neyi yıkıp, nereyi tekmeleyeceğini şaşırmıştı. Sinirleri allak bullaktı.

Aşağıda kapının sesini duydu. Demir gelmiş olmalıydı. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Onun yüzünü görmek istemiyordu. Banyoya koşturup kapıyı kilitledi. Demir adını çağıra çağıra yukarı çıkmıştı. Odayı getirdiği hale bakılırsa durum çok vahimdi:
- Selin!

Tüm odalara bakıp sonunda banyonun kapısına vurdu:
- Selin!

Genç kadın sustu. Demirin boğazında bir yumru vardı. Kendini sıkarak konuştu:

- Anlatacağım herşeyi.
- Defol!
- Selin...
- İstemiyorum! SENİ dinlemek istemiyorum! Neden biliyor musun? Çünkü sana inanacağım. Beni yine kandıracaksın! Sana inanmak istemiyorum! Defol!

Kapının arkasından çekilip küvetin içine girip sertce perdeyi çekti.

Genç adam kapının ardından içinden sabır çekiyordu. Onu böyle göremeyip, iyi olup olmadığını bilmemek onu endişeden öldürüyordu. Buna kendisinin sebep olması bir adım atmasını zorlaştırıyordu. Yapacağı her hamle Selinin daha kötü olmasına sebep olabilirdi:
- Çıkmayacak mısın ordan?

Ses çıkmadı. Genç adam bir süre kapının ardında volta attı:
- Selin! En azından iyi olduğunu şöyle! Selin diyorum!

Bu kadın onu çileden çıkartıyordu:
- Bak açmazsan kapıyı kıracağım. Selin!!!

Yine ses yok. Genç adam derin bir nefes aldı. Kısık ve kararlı bir sesle:
- İyi! Sen bana gelmezsen ben seni kendime getirmesini bilirim!

Düşünmeye koyuldu. Selinin yumuşak karnı? Tabi ya, öncelik listesinin başındakiler:
- Selin? Çocuklara yem verdin mi?

Keşke yıkılsan karşımdan!Where stories live. Discover now