7.Bölüm: Gönül gözü

1.6K 35 18
                                    

Demirin ayakları tamamen yerden kesilmişti. Herşeyi konuşup tartıştıktan sonra Selinle ilişkilerine yeni bir soluk gelmiş gibiydi. Eylül kısmına artık çok takılmıyordu. Hatta onunla uzun uzun konuşup aralarındaki meseleyi sonsuza kadar kapatmayı düşünüyordu. Bir orta yolu bulup, Artemimden gidene kadar aralarındaki zoraki iletişimi çekilir hale getirmek istiyordu. Bu aslında ona karşı olan nefretinin de yavaş yavaş soğumakta olduğunun bir kanıtıydı. Onu görünce, konuşunca ilk zamanlardaki gibi gerilmiyordu. Sesi, söyledikleri boşluğa vurur gibi ona ulaşmıyor, ne kalbine nede aklına etki etmiyordu. Selinin sevgisi onun herşeyini bastırmıştı. Kafasında hoş bir sedayla işini yapıyor ona bulaşan iş ortağı Burak'a bile tebessüm ediyordu. Eylül Selin ve Demirin aşık hallerini görüp sınır krizi geçiriyordu. İşin kötüsü bunu kimseye belli edemiyordu. Derdini anlatacağı, sırlarını paylaşacağı tek kişi yoktu şirkette. Ama hayır, yanılıyordu. Burak gayet iyi bir yandaştı. Demirden zerre haz etmesede onun Demiri kazanma çabalarına uzaktan alkış tutar gibi bir hali vardı. Bundan bir çıkarı vardı elbette. Burak'ın Seline olan bakışlarını yakalamıştı. Ona âşıktı galiba. Selinin dostça yaklaşımı bundan haberinin olmadığını gösteriyordu. Eylül Burak'ı akşam yemeğine davet etti:
- Selinle kaç yıldır beraber çalışıyorsunuz?
- Neredeyse beş yıl olacak.
- Yani tanışıklığınız Demirden öncesine dayanıyor. Siz ikiniz çok iyi arkadaşsınız değil mi?
- Evet.
- Sen ve Selin hiç...
- Dur. Birbirimizden hiç etkilenip etkilenmediğimizi soracaksın değil mi?
- Yani... Selin çok hoş bir kız, sende yakışıklı ve karizmatik bir erkeksin. Yanyanayken çok uyumlusunuz. Aranızda birşey yaşanmamış olması bana açıkçası garip geldi? Yoksa yaşandı mı? Yani yerinizde kim olsa...
- Hep benim umursamazlığım. Ben Artemimi nasıl kurtarırım diye kafa patlatırken kendi özümden uzaklaştım. Ateşin pervaneyi fark etmeme olasılığı nedir sence?
- Hiç! Kör değilse tabi.
- Kördüm evet. Şimdi gözlerim açılsa da... Neyse boşver.
- Yani Selinin de senden...

Burak Selinin çektiği fotoğrafları anımsadı:
- Artık önemi yok. Selinin bir ilişkisi var.
- Evet, Demirle. Neredeyse Selini gerçekten sevdiğine inanacağım.

Burak gözlerini kıstı:
- Neden? Yeniden aşık olmuş olamaz mı? Seni buna inanmaktan alı koyan ne?
- Beni bu kadar kolay atlatmış olmasını hazmedemem.

Burak alaylı bir tınıyla:
- Onu terk edişini mi? Yeniden aşık olmak için sağlam bir neden.

Eylül başını salladı:
- Bir tarafında Selin gibi zeki ve güzel, ama çocuksu. Sevecen, ama heyecan vermeyen bir kadın. Diğer tarafında...
- Dişiliğiyle ön planda, cazibeli duruşuyla, kendinden emin mağrur gülüşüyle hayran bırakan alımlı bir kadın.

Eylül kendi hakkında duyduklarından memnun olarak Burak'a etkileyici bir bakış attı:
- Tarafsız olarak söyle: Kimi seçerdin?
- Üzgünüm, tarafsız olamayacağım. Ama eminim ki dışardan yalnızca "etikete" bakarak bir başkası, hatta bir çoğu kimse için sen daha çekici gelebilirsin. Benim içinse gözümün gördüğünün ötesinde, gönlümün sevdiği.
- Yani Selin.
- Selin: yapmacıklık ve sahtelikten uzak, kendine has sevimli hareketleri, tatlı gülüşü, saflık ve masumiyetin getirdiği içtenliğiyle kalpleri ısıtıyor. En az sevdiği kadar sevilmeyi hak ediyor.
- Sende öyle. Ama dikkat ettimde senin çalışanlarına tolerans gösterdiğin kadar onlar sana göstermiyor. Özellikle de Selin. Senin ona olan zaafindan yararlanıyor. İş saatlerinin bu kadar esnek olması...
- Bu kanıya nerden vardın bilmiyorum. Selin her zaman görevini eksiksiz yapar.
- Seni anlamıyorum. Gözünün içine baka baka aşklarını yaşıyorlar ve sen buna çanak tutuyorsun. Selini Demirle görmekten nefret ediyorsun, ama bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorsun. O zaman beni neden çağırdın? Benimle oyun mu oynuyorsun?
- Hayır. Sadece ellerimi kirletmeden tertemiz bir şekilde herkesin isteği şeye ulaşmasını sağlıyorum. Bu bir imtihan Eylülcüm. Bende dahil herkesin birbirine olan bağlılığını, aşkını sınıyorum. Günün sonunda gerçek olan kazanacak.
- Taşları yerinden oynatıp binanın sağlam olup olmadığına bakıyorsun. Ama unutma ki eğer o bina çökerse seninde altında kalma ihtimalin çok fazla. 
- Eğer ipin ucunda sevdiğim birisinin mutluluğu varsa ben bunu taşıyabilirim.
- Bu da demek oluyor ki Demire güvenmiyorsun, onun Selini
mutsuz edeceğinden korkuyorsun.
- Evet. Demirin seni reddedişinin altında başka bir neden yatıyor gibi geliyor. Gelişine zemin hazırlayıp şimdi geri adım atması...

Keşke yıkılsan karşımdan!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin