100. Bölüm: Herşey yerli yerinde (final)

135 4 0
                                    

Demir çimlerin üstünde oturmuş, Selinin başı kucağındaydı. Genç kadın gözlerini kapatmıştı. Derin derin temiz havayı soluyarak yüzünde bir tebessüm, sesinde huzurla konuştu:
- Bu mutluluğun son olacağını bilsem şimdi ölmek isterdim...

Demir eğilip onu anlından öptü:
- Neden öyle dedin? Biz bir daha asla ayrılmayacağız.
- Hayat... tüm yaşadıklarımız...
- Hepsi birer imtihandı. Artık sınanmayacağız, çünkü şartlar bizi ne kadar ayırırsa ayırsın biz hep seveceğiz.

Sevdiği kadının başına çenesini dayayarak göğe seslendi:
- Yine de yetmez dersen... herşeye hazırız. Sevgimiz bitmeyecek. Bunu en iyi sen biliyorsun Allahım.

Selin başını omzuna doğru uzatıp kocasıyla birlikte sırt üstü yere yattı:
- Bitmeyecek değil mi? Ben buruş buruş, kırış olunca...

Yüzünü gizliyerek:
- Sen andropoza girince...
- Sen de menopoza gireceksin...
- Benden uzaklaşacaksın...
- Daha da yakın olacağım.
- Belki kulaklarım az işitecek, gözlerim seni seçemeyecek...

Demir şaka yaparak:
- Ya ben? Belki alzeimer olur seni tanımam bile.

Selin yerinden sıçradı:
- Hayır! Bunun şakasını bile yapma! Bu hissi öyle iyi biliyorum ki...

Genç adam karısına sarıldı:
- Çocuksun sen! Elli sene sonrasını düşünüyorsun. Biz hiç yaşlanmayacağız, ruhumuz hep genç kalacak. Çocuklarımızla birlikte büyüyecek, onların çocukları olduğunda onlarla yine yeniden doğacağız.
- Böyle diyince yaşlılık sahiden çok uzak geliyor.
- İster misin bir haftasonu başbaşa tatil yapalım? Gençliğimizin tadını doya doya çıkaralım?
- Birlikte bir maceraya atılalım mı?
- Macera derken? Tedbiri elden bırakmadan birkaç aktivite yapılabilir.

Karısının minik göbeğine bakıp, arkadan sarıp ellerini karnının üzerine koydu. Selin başını salladı:
- Bana bebekler gibi bakacağımdan şüphen yok. Gözün hep üzerimde olacak. Maceradan kastın hamakta sallanırken yıldızlara bakmak, yada havuz başında bir gölgede uyuklamaksa...
- Balta girmemiş ormanlara dalmamızı bekleniyorsun herhalde.
- Hiç yanıltmıyorsun.
- Aksiyona doymadın mı sen?

Onsuz geçirdiği zamanı anımsayınca titredi. Kocasının kollarının arasına girdi:
- Seninle olsun da, ben bütün gün yerimden kıpırdamasam da olur.

Gözlerinden yaşlar boşaldı. Damlalar Demirin omzuna düşüyordu. Genç adam şakaya vurdu:
- Senin hormonlar yine coştu galiba.

Genç kadın gülümseyerek burnunu çekti:
- Bilmem.

Yanağını yanağına dayadı:
- Mutluluktan sersemlemiş gibiyim. Öyle baş döndüren bir sarhoşluk ki, beni her zaman tutacağını bilerek... Hani boşluktaki özgürlüğe atlarsın ya... Sonunda beni bıraksan, çakılsam bile zevkten ölecekmişim gibi geliyor.
- Kollarımdan hiçbir yere gidemezsin. Ölmek istersen birlikte atlarız.

Birbirlerine yüzlerini döndüklerinde dudakları buluştu. Birbirinin dudaklarını şıfa niyetine bol bol içerken uzaktan çocuk sesleri duyuldu. Ayrılmak isteyipte daha çok asılan dudakları birbirinden zorla koparttılar. Ne kadar göz göze diz dize olsalarda her an baş gösteresen bu çıldırtıcı arzulardan fenalık basıyordu. Genç kadın kendine hava üfleyerek kocasından biraz uzaklaşarak ona doğru koşan kızına el salladı. Vedat ve Sahil arkadan geliyordu. Sahilin elinde bir olta vardı, Vedatın elinde de bir kova:
- Aşk olsun! Hala bıraktığım gibisiniz.

Demir yerden kalkıp üzerini sirkeledi:
- Kalkıp halay mı çekecektik?
- Isgara, mangal birşey hazırlasaydın. Derya kuzuları bunlar!

Kovanın etrafını sardılar. Derin elini suya batırıp balıklara dokununca sevinç çığlıkları atıyordu. Sahil yan yan Vedat'a bakıyordu:
- Vedat amca bunları yemiyeceğiz değil mi?
- Valla kurt gibi açım. Elime taze balık yeme fırsatı geçmiş.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 21, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Keşke yıkılsan karşımdan!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin