40. Bölüm: Sakınırım

989 32 37
                                    

Selin başında Merve ve Aydayla uyumaya çalışıyordu. Demir'e söz vermişti bir kere. Ama kafasındaki düşünceler onu meşkul ediyordu. Elini karnına koyup bebeğine odaklandı. Bebeği ona minicik sinyallerle moral veriyor gibiydi, yada Selin öyle hissediyordu.
Genç kadın çocuğunun doğmuş olduğunu hayal etti (doğumu es geçerek, çünkü bu onu korkutuyordu)
Sabah birlikte uyanıp gün boyu yaptıkları aktiviteler gözünde canlandı: Demir'in bebeğe mama yedirişi, aile boyu küvet keyfi, Mösyö tosbağa, Sakız, Karamuk, Çiçiyle oyunları ve baba oğulun halının üzerinde uyuya kalışı. Üstlerini örterken yanlarına sokulup huzur içinde gözlerini yumdu.

Genç kadın uyuya kalırken karnındaki eli yana kaydı. Merve üstünü örterken Ayda gece lambasını kapattı:
- Nihayet...
- Ona birşey olacak diye ödüm koptu.
- Çıldırmış gibiydi.
- Sağlam durmaya çalıştım, ama bir ara bende oturup onunla birlikte ağlayacaktım.

Mervenin gözleri doldu. Ayda arkadaşına sarıldı:
- Sinirlerimiz bozuldu tabi. Bir anımız diğerini tutmuyor. Baksana bugün bütün gün gelinlik bakıp davetiye seçmekle meşkulken şimdi...

Konuşa konuşa aşağı indiler:
- Selini sağ salim Demir beye teslim edelim de başka birşey istemiyorum.
- Bende. Kimbilir o ne halde.
- Gitme demiştim.
- Olacağı varmış. Ama eğer Demir beye birşey olsaydı Selin bir daha anne babasının yüzüne bakmazdı. Haklı da.
- Demir bey Semih amcayı ikna etmiş mi?
- Bilmiyorum. Sormadım, ama zannetmiyorum.
- Bunları bu acılı moddan çıkarmamız lazım.
- Nasıl?
- Azmiye ne diyordu?

- Şimdi şöyle Çalgılı çengili bir gelin  hamamı yapmak vardı ya... Çocuk doğduktan sonra artık.
- Aklıma başka birşey getirdin. Neden kına gecesi yapmıyoruz?

Toplanmak için herkese eliyle işaret verdi:
- Reyhan teyzeyi ikna edip Sinoptan getirtebilirsek çok güzel olmaz mı?
- Semih amca izin vermez.
- Haber veririz, gerisi kendisine kalmış. Ama Seline söylememek en iyisi. Gelmezse hiç değilse hayalkırıklığına uğramaz. Gelirse de zaten sevinçten havalara uçar.

Merve kendini koltuğa attı:
- Şurda düğüne bir ay kaldığına göre kına organizasyonuna hemen el atmamız lazım.
- Happy Pie?
- Yok, bu sefer mekan farklı olsun.
- Atilla beyin villası! Selin resimlerini  gösterdi. Cennet gibi.
- Düğün için daha iyi olmaz mı?
- Orasına erkek tarafı olarak Demir bey karar verir.
- Buldum! Firuze ve Leyla teyzenin köşkü! Hem bayıla bayıla izin verirler, hemde Selinin başında iki büyük olur.
- Onu iyi düşündün.

*****

Saat sabahın dokuz buçuğunu gösterirken Demir anahtarla içeri girdi. Koltukta uyuya kalmış Merve ve Aydayı gördü. Felaket görünüyorlardı.
Açılmış olan üstlerini örtüp hızlı adımlarla yukarı çıktı. Selini çok merak ediyordu. Odaya girerken nefesini tuttu. Eli başının altında uyuduğunu görünce soluğu düzeldi. Solgun yüzü ona yokluğunda harap olduğunu anlatıyordu:
- Ölümden değil, ölümümle seni üzmekten korkuyorum.

Neler diyordu? Küçük bir hasarla atlatmıştı çok şükür. Kaşındaki yara bandına dokundu. Yanağı da morarmıştı. Semih beylerin evinden nasıl bir ruh haliyle çıktıysa bir türlü sakinleşemedi. Arabada giderken Semih beyin söylediği sözler kafasında tekrar etmiş, dikkatini tamamen yola verememişti:
- Bana Selinle karnı burnunda bir halde evleneceğini söylemeye mi geldin? O haltı yemeden önce yapacaktın bunu. Şimdi kabahatini istesende örtemezsin. Birde düğün yaparak utanmadan yaptığın şerefsizliği herkese ilan mı edeceksin?
- Semih bey! Arkasında duramayacağım hiçbir şey yapmam! Utanacak birşey yapmadım. Biz birbirimizi sevdik. Bu düğün, atılacak imzalar bunu değiştirmeyecek, sadece bağımızı güçlendirecek. Düğünü sevdiklerimizle mutluluğumuzu paylaşmak için yapıyoruz. Bazı şeyler farklı olmalıydı belki, ama aşkımızın bizi getirdiği yerden pişman değiliz. Bizim bebeğimiz olacak Semih bey. Bundan daha güzel birşey var mı?
- Ne yapayım? Kızım bir başkasıyla evliyken zina yaptınız diye sizi alkışlayayım mı?
- Bakın bana söyleyeceğiniz lafları yutarım, ama Selin'e birşey derseniz...
- Yalan mı? Vedatın da günahına girdiniz!
- O evlilik sahteydi! Neden anlamıyorsunuz?
- Doğru, bize oyun oynadınız. Şimdi hangi oyunu oynuyorsun? Bir daha kendimi aptal yerine koydurtmam!
- Ne olur Semih bey. Selinin size ihtiyacı var. Onu bu en özel zamanlarında yanlız bırakmayın. Yalvarıyorum. Beni görmezden gelebilirsiniz, ama kızınızı yok saymayın. Selin Vedatla sizin için evlendi. Benden umudunu kesince, sizi kaybetmemek için yaptı. Onu bunun için cezalandırmayın. Hak etmiyor bunu.
- Selinin hak etmediklerini sayayım mı? Bizim ona verdiğimiz eğitimi, terbiyeyi, desteği haketmiyor! Değmezmiş! Yazık oldu emeklerimize.

Keşke yıkılsan karşımdan!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin