14.Bölüm: Bitmeyen imtihan

1.3K 44 33
                                    

Atilla beyi uyku tutmuyordu. İçinde bir suçluluk duygusu onu kemirip duruyordu. Demire herşeyi anlatmıştı anlatmasına da tek birşeyi atlamıştı. Annesiyle tek bir sefer görüştüğünü söylemişti, yalandı. Beste hanım onlardan ayrıldıktan beş altı yıl sonra onu iş yerinde ziyarete gelmişti. Demiri çok özlediğini, onu görmek istediğini söylemişti. Bu ani değişikliğin sebebini anlamamıştı. Ama onu göstermeyi reddettiğinde mahkeme yoluyla elinden almayla tehtit etmesi onu bir hayli şaşırtmıştı. İşin yüzü sonra anlaşıldı. Beste hanımın kocasının çocuğu olmuyordu. Ve onlarda başka yollara başvurmak yerine kolay yolu seçip Beste hanımın kendi kanından olan oğlunu almayı uygun bulmuşlardı. Şaka gibi. Eski karısının oğlunu sessizce sevdiğinden şüphesi yoktu, ama daha önce yok saydığı oğlunu şimdi sırf bir çocuğa ihtiyaç duydukları için almak istemesi onun ne kadar çıkarcı biri olduğunu göz önüne seriyordu. Atilla bey Demirin böyle birinin yanında büyümesini istemiyordu. Demiri yurtdışına göndermesi şimdi işine yarıyordu. Yerini değiştirip ona ulaşamamalarını sağladı. Eli güçlüydü, kolları uzundu. Kumar yuvasını yıkmıştı, ama şimdi suçunu biliyormuşcasına, birşeyleri düzeltircesine ona kazandırdıkça kazandırıyordu. Ama neye yarardı. Ailesi dağılmıştı bir kere.
Gözü yatağın yanında duran bavullara değdi. Demirle Selin seyahate filan mı çıkacaklardı? Gelişiyle buna mani mi olmuştu? Araları da açık gibiydi, ama yinede her hareketleriyle birbirinin yanındaydılar. Bu çocuklar birbirini çok seviyorlardı. Saatine baktı, altıya geliyordu. Yüzüne su çarpıp aşağı indi. Kendine kahve yapıp içerken yanı başındaki telefonun sesini duydu. Demir telefonunu aşağıda unutmuştu. Alarmı çalıyordu. Kapattı. Onları uyandırmalı mıydı? Pazartesi, iş günü. Bir elinde kahve, bir elinde telefon yukarı çıktı, çatı katına:
- Bunca oda varken neden çatı katı? Bunlar bir değişik.

Kapıyı tıklatıp yavaşça içeri girdi. Yatağa yöneliyordu ki ayağı yerdeki yorgana takıldı. Elindeki kahve dökülecekti neredeyse. Elinden bırakıp gülerek yerde birbirine sarılarak uyuyan çifte baktı:
- İki gönül bir olunca samanlık seyran olur dedikleri bu olsa gerek. Koskoca yatak dururken yerde yatmak? Siz nasıl birşeysiniz acaba? Kedi misiniz? Gelde şu güzel tabloyu boz.

Demirin telefonunu alıp fotoğraflarını çekti. Sonra kendi numarasına yollayıp sildi. Ayağının altında bir kıpırdama oldu. Telefonu bıraktığı gibi sırıtarak hızlı adımlarla aşağı indi.

Demir gözlerini açtı. Sırtında tatlı bir ağırlık vardı. Omzuna başını koymuş sevgilisini uyandırmamak için elini onun güzel başının altına koyup hızlıca omzunu geri çekti. Sonra başını yastığa bıraktı. Genç kadın ne kadar masum uyuyordu. Yüzündeki duru güzellik inanılmazdı. Onu seyrederken bir an bile gözünü kırpmadı:
- Wendy... rüyanda Peter Pan'ı gör olur mu?

Onu yatağa mı alsaydı? Daha mı rahat ederdi? Böyle boynu tutulacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onu yatağa mı alsaydı? Daha mı rahat ederdi? Böyle boynu tutulacaktı. Ya uyanırsa? Ama içi rahat etmedi. Onu yavaşça kucağına alırken Selin kokusunu aldığı için sayıkladı:
- Demir...

Keşke yıkılsan karşımdan!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin