12 (SON VEDA)

20.5K 985 354
                                    

Sevdiğim adamı son kez göremeyecektim. Naaşı bile yoktu. Tabutuna konulan kum torbasını gördüğümde ölmek istemiştim. Nefesa almak hiç bu kadar zor olmamıştı çünkü. Acar gitmişti. Beni bırakmıştı. Seni seviyorum deyip gitmişti. Kalbimdeki ağırlığı kaldıramıyordum. Şehit haberi için Özgür Yüzbaşı gitmişti. Bizde sözde Acarın naaşının bulunduğu tabutla birlikte gidecektik Kastamonuya.

Helikoptere zorla da olsa bindiğimde tabutun üstündeki Acarın fotoğrafını görmemle çığlık attım ve Acarın fotoğrafına sarıldım. Arkasındaki Türk bayrağından ve Acarın yüzünden öptüm. Hiç öpemediğim yanaklarını fotoğrafta öpüyordum. Geçmiyordu yüreğimdeki acı, durmuyordu yüreğimdeki yangın. Yol boyu Acarın fotoğrafına sarılarak ağladım. Pars timi de benimle birlikte ağladı. Benimle birlikte gözyaşı döktüler. Sanki gözyaşlarıyla yüreğimdeki yangını söndürmeye çalışıyorlardı.

Kastamonuya geldiğimizde askeri havaalanında Özgür Yüzbaşı, Acarın annesi ve babası olduğunu tahmin ettiğim kadın ve adam.  Kadın

"Oğluuuuuum." Diye koşup tabuta sarıldı. Biliyor muydu ki oğlunun parçalarını bile bulamadığımızı. Bilmiyordu tabi. Hangi anneye söylenirdi ki bu.

"Yavruum kınalı kuzum hangi it aldı seni benden. Hangi şerefsizin kör kurşunu geldi benim dokunmaya kıyamadığım bedenine. El bebek gül bebek büyüttüğüm yavruma nasıl kıydınız. Nasıl kıydılar sana yavruum."

"Halime teyze ne konuşmuştuk metanetli olacaktık hani." Diyerek Acarın annesini tabutun üstünden çekmeye çalıştı. O da ağlıyordu. Ben en sonunda dayanamayıp yere çöktüme elimdeki Acarın fotğrafıyla. Hıçkırarak ağlıyordum. Annesi geri çekilirken beni gördü. Durdu sadece bana baktı. Sadece yaşlı gözlerle baktı bana. Bir süre öyle baktıktan sonra yanıma geldi yavaş yavaş. Benim gibi yere çöktü ve bana sarılıp ağlamaya başladı. Orada öylece Acarın fotoğrafı aramızdayken ne kadar ağladık bilmiyorum ama Halime teyze geri çekilince.

"Senin fotoğrafını bulurdum hep odasının farklı koşelerinde. Bu kim diye sorduğumda gülüşüyle kalbimi ezen kadın derdi." Dedi. Ben daha çok ağlamaya başladım.

"Şş ağlama kuzum. Sende benim evladımsın artık. Acarımdan kalan son hatırasın. " dedi ve tekrar sarıldı bana. Hem ağlama deyip hem de hıçkırarak ağlıyordu. Hem teselliye ihtiyacı vardı hemde beni teselli ediyordu. Ne güzel kadınsın sen diye geçirdim içimden. Özgür Yüzbaşı bizi ayırdığında oda ağlıyordu. Çocukluk arkadaşını kaybetmişti. Çocukluğu da Acarın bedeniyle birlikte yanmıştı, kül olmuştu.

"Hadi Umay kalk böyle harap etme kendini." Diyerek beni kucağına alan Özgür Yüzbaşı ya tepki bile veremiyordum.

💫💫💫

Şehitlikte sözde Acarın mezarının başında oturuyordum. Tabutun üstüne toprak atıkırken halime teyze dayanamamış ve fenalaşmıştı. Burada sadece ben, Özgür Yüzbaşı, Nami amca ve imam kalmıştı. Ben sessiz sessiz ağlarken onlar sadece mezara bakıyorlardı. Bir süre daha orda kaldıktan sonra imamın sesiyle irkildim.

"Artık siz de gidin isterseniz. " hemen Nami amcayla Özgür Yüzbaşına döndüm. Medet umarcasına yüzlerine bakıyordum.

"Nolursunuz biraz daha kalayım lütfen komutanım,  lütfen Nami amca." Dedim ve tekrar ağlamaya başladım. Özgür Yüzbaşı yanıma geldi ve beni kendine çevirdi.

"Umay bak biliyorum acın büyük, acımız büyük. Ama böyle yaparak hiçbir şey elde edemeyiz. Hadi şimdi kalk sonra tekrar geliriz olur mu?" Dedi şefkatli bir ses tonuyla. Önce itiraz edecektim ama herkesi zor duruma düşürdüğümün de farkındaydım. O yüzden usulca kafamı salladım.

UMAYTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang