35

10.6K 557 262
                                    


1 gün sonra

Asenalar gittiğinden beri içimde kötü bir his vardı. Bir türlü kafamı toparlayıp önümdeki operasyon dosyasını halledemiyordum. Asenanın 2 gün önce söylediği şeyler kafamda dönüp duruyordu. Gerçekten hissetmiş miydi şehit olacağını? Kafamı hızla sallayıp dosyalara geri döndüğüm anda kapıyı çalmadan içeri daaln Semih ve Turana döndüm

"Dingonun ahırı mı lan bura insan kapıyı çalar." Dedim elimdeki kalemi kafalarına atarak. Kalemi ikisi birden tutmaya çalışınca elleri birbirine girdi ve dengelerini kaybettiler. Yere düşmekten son anda kurtulduklarında gülmeye başladım

"Şapşalsınız lan siz harbi." Dediğimde Semih

"Ya şurda insan gibi gelelim dedik bokunu çıkardın kanka." Dedi. Ona gözlerimi devirip masadaki başka bir kalemi alıp dosyaya geri döndüm. Onlar masanın önündeki sandalyelere otururken bende elimdeki lanet dosyaları bktirmeye çalışıyordum. Bir süre daha dosyaları doldurduktan sonra sıkıntıyla elimdeki kalemi masaya attım. Semuhle Turan ellerindeki telefonları bırakıp bana döndüklerinde

"Sıkıldım lan operasyon falan da yok sinirlerim çok bozuk." Dedim. Semihte hızlı bir nefes verdi ve

"Pars Timinden haber alamıyorlarmış. Telsizleri çalışmıyor sanırım. Jammer var büyük ihtimalle. " dediğinde içimdeki korku daha da arttı

"Sakin ol yüzün bembeyaz oldu." Diyen Turana döndüm

"Bir şey olurmu onlara?" Diye sorduğumda

"Biz arkada kimseyi bırakmayız Umay biliyorsun. Eğer gerçekten ters bir durum olursa destek ekip çıkarırlar." Dedi Turan. Semihte hak verircesine kafasını salladığında

"Bir kahve ısmarla bari o kadar geldik." Diyen Semihe kafamı salladım ve telefonu elime aldım.

💫💫💫

Yaklaşık 2 saat sonra bahçeye çıktık. İçimdeki sıkıntıyı hala geçirememiştik. Kamelyalara oturduğumuzda hepimizin telefonu çalmaya başladı. Birbirimizde tuhaf tuhaf bakıp telefonları elimize aldık. Özgür Yüzbaşı arıyordu beni. Telefonu hemen açıp kulağıma götürdüm

"Emredin komutanım."

"Umay odama gel hemen." Dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Hızla ayağa kalktım ve Özgür Yüzbaşının odasına gittim. Odaya girdiğimde timin yarısı burdaydı. Hemen bana asker selamı verdiler ve yerlerine geri oturdular. Masaya geçip oturduğumda içeri timin geri kalanı girdi. Onlar da oturduktan sonra Özgür Yüzbaşı konuşmaya başladı.

"Bu bir kurtarma operasyonudur. Pars pusuya düşmüş. Operasyon bilgilerini helikopterde alacaksınız. Herkes tdchizat odasına. Her şeye hazırlıklı olun şehit de olabilir yaralı da." Dediğinde durmuştum. Acar, Asena, Pars hepsi şehit düşmüş olabilirdi. Asena hissetmişti. Kısılan sesim ve bözlerimden düşe yaşlarla

"Ne? Nasıl komutanım?" Dediğimde Özgür Yüzbaşı hızla yanıma geldi. Transa girmiştim resmen her şey bulanıklaşmaya başlamıştı. Sesler boğuklaşmıştı sanki.

"Pusuya düşmüşler diyorum Umay neresini anlamıyorsun?" Diyen Özgür Yüzbaşıyla kendime geldim. Kendimi toparlamaya çalışıyordum. Hızla teçhizat odasına ilerlemeye başladığımızda aklımdan onlarca düşünce geçiyordu.  Hemen hazırlıkları tamalayıp araçlara binmek için ilerledik. Kaya ve Arslan da bizimle geliyordu. Araçlara bindiğimizde hala toparlanamamıştım. Kalbim eziliyordu sanki. Şehit olabileceği düşüncesiyle sanki ölüyordum.

💫💫💫

Suriyenin en tehlikeli bölgelerden birinde helikopterden indiğimizde etraftaki sessizlik içimi ürpertiyordu. Hızla bildirilen bölgeye ilerlemeye başladık. Kimseden ses seda çıkmıyordu. Tek ses nefeslerimizin sesiydi. Etrafıman göz gezdirirken aynı zamanda da ağlamamak için kendimi tutuyordum. Tam adım atacakken

"Dikkat edin komutanım mayın vaaaar." Diyen Baranın sesini duydum ve  adımımı durdurdum. Kafamı yavaşça indirip ayaklarıma baktığımda mayının üzerine basmak üzere olduğumu gördüm. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hızla geri çekildiğimde Özgür Yüzbaşı yanıma gelip omuzlarımdan tutarak beni sarsmaya başladı

"Senin amacın ne Umay ölmek mi? Biliyorum hem sevgilin orda hem arkadaşın ama unutma bir asker her zaman soğukkanlı olmak zorunda. Her zaman duygularını gizlemek zorunda. Benimde kardeşim orda, askerlerim orda ama senin gibi davranmıyorum. Bir hata daha yaparsan seni geri gönderirim." Dedi ve beni hızla iterek bıraktı. Ağlama isteğim daha çok arttığinda toparlanmam gerektiğinin farkına varmıştım. Kendimi toparlayıp onları ordan çıkarmalıydık. Eğer... eğee şehit düştülerse de intikam almak zorundaydım. Tekrar yürümeye başladığımızda düşünmemeye başlamıştım. Sanki başka insanları kurtarıyormuşuz gibi düşünmeye çalışıyordum.

Yaklaşık 30 kilometre kadar yürüdüğümüzde önümüze çıkan terörist topluluğuyla durduk ve mevzi aldık. Hemen çatışmaya girmemeye karar verdik. İçerdekilere zarar verilmesine izin veremezdik sonuçta. Arka taraftan biz girecektik. Ön taraftan ise Kaya ve Arslanın yarısı girecekti. Arkaya doğru ilerlerken mağalaralardan gelen kurşun ardından da çığlık sesiyle hepimiz yerlerimize çivilenmiştik resmen.



Eveeeet yeni bölümmmmm. Kısa yazdım bölümü kusura bakmayın ama toparlayamıyorum bölümü. Oy ve yorum sınırı koymaya karar verdim bu bölüme 45  oy ve 200 yorum. Sınırlar dolunca görüşürüüüüzzzz






Devam edecekkk...

UMAYWhere stories live. Discover now