5

28.4K 1.2K 379
                                    

3 ay sonra

İdrisin ölümünün üstünden tam 3 ay geçmişti. Tim biraz toparlamıştı. Ama hala eksikliği hissediliyordu İdrisin. Her gülüş biraz buruktu, biraz eksikti sanki. Pars Timi de hala operasyondan dönmemişti. Asenayla ara sıra telefonda konuşuyorduk. Ama bu konuşmalar bir elin parmağını geçmemiştir şimdiye kadar. Özlemiştim onu.

Diğer oda arkadaşımız olan Asuman Yüzbaşı da Asenalar göreve gittikten bir kaç gün sonra görevden dönmüştü. O da 30lu yaşlarının başında çok cana yakın bir kadındı. Komutanım diye demiyorum vallahi tam örnek alınacak kadındı. Her şeyiyle.

Şuan nerde miyim? Hastanede bir piçin başında nöbet tutuyorum. Benim timle birlikte dağda olmam gerekirken neden burdaydım ki. Tamam kendimi tutamayıp sorguda fazla pataklamış olabilirdim ama cezam bu olmamalıydı. Hak etmişti o şerefsiz herif. Uyanmasını hızlandırmaya çalışmak uğruna birkaç kez sertçe dürtmüş olsamda kış uykusundaydı sanki hayvan. Bir türlü uyanmıyordu. Dağ iti.

Kapı sertçe açıldığında elim reflexle belimdeki silaha gitti. İçeri giren Acar Yüzbaşıyla donup kaldım. Görevde değil miydi bu? Ne zaman gelmişti?

"Hoşgeldiniz komutanım. Geleceğinizden haberim yoktu."

"Benim de yoktu."dedi mırıldanır gibi.

"Anlamadım?" Dediğimde

"Bunu bu kadar dövüp bu hale getirebileceğini tahmin etmemiş mi kimse. Allah aşkına Üseğmenim ne yaptığının farkında mısın sen? Adam ölseydi hakkında soruşturma bile başlatılabilirdi. Ayrıca karargahta dinlenmem gerekirken senin yüzünden burdayım Üsteğmen. " söyledikleriyle biraz utanmıştım açıkçası. Sonuçta benim yüzümden dinlenememişti. Ama suçumu bastırmayı tercih etmiştim.

"Adam değil komtanım kalleş. Hem ne yapsaydım komutanım konuşmayan bu yavşağa konuşmadı diye madalya mı taksaydım. Tabi pataklayacaktım."

"Ne yapacağız biz senin bu deli dolu hallerinle. "

"Bir şey yapmanıza gerek yok Yüzbaşım sadece bu şerefsizin başında bekletmeseniz yeter bana." Dedim bıkkın bir sesle

"Tamam ben giderken sen de gelirsin. Nöbet değişikliği için gelecekler zaten."

"Oh be sonunda. Biraz daha bununla burda kalsam sağ çıkamazdı zaten bu odadan şerefsiz. " dedim ve henüz uyanmaya başlayan piçe döndüm.

"Vayy uyuyan güzel. Günaydın. Güzellik uykun nasıldı bari. Rahat uyudun mu?" Dedim ve kafasına sertçe vurdum.

"Yavaş Üsteğmenim. İki gram beyni var zaten. O da gitmesin. " diyerek bana katılan Acar'a gülerek baktım.

"Rahat bırakın lan beni. Ne yaparsanız yapın asla konuşmam. Bunu çoktan anlaman gerekirdi komutan."

"O kadar emin olma heval. Senin gibilerini çok konuşturdum ben. He baktım çok mu sıkıldım senden. Tıkarım ağzına el bombasını. Patlarsın. Götün ayrı yere başın ayrı yere gider. Görürsün sen o zaman konuşmamayı. " dedim karşımdaki itin yüzüne tükürürken. Acar Yüzbaşı da kenarda keyifle bizi izliyordu. Az önce bana bağırmıyor muydu bu? Dengesiz işte ne olacak.

"Öyle bir şey yapamazsın. Bana ihtiyacınız var. İstihbarata ihtiyacınız var. Her ihtimale karşı öldürmeyeceksiniz beni. Bulunduğum yer de bunu kanıtı." Söyledikleriyle  sinirlerim yine tepeme çıktı.

"Lan şerefsiz. Sen kendini ne sanıyorsun bulunmaz hint kumaşı falan mı? Burda senin kafana sıksam kimsenin umrunda olmaz. Şehit de değilsin. Sadece bir leşsin. Bulunduğun örgüt de arkandan yas falan tutmayacak. Onların bir taraflarında bile olmayacaksın. Çünkü onlar için sen sadece bize ulaşmalarını sağlayan bir maşasın. O yüzden ölürsen bok yoluna ölmüş olma. İlk ve son kez iyi bir şey yap."

UMAYKde žijí příběhy. Začni objevovat