13 (GERİ DÖNÜŞ)

19.1K 949 224
                                    

Acarın şehit oluşunun üstünden 2 hafta geçmişti ve beni hala operasyona götürmüyorlardı. Karakolda saçma sapan dosyaları veriyorlardı önüme onları düzenliyordum. Burada iyice sinirlerim bozulmuştu.

Bu gün de Pars Timinin yeni komutanı geliyordu. Acarın yeri sadece kalbimde eksik kalacaktı. Halime teyze ve Nami amcayla görüşüyorduk. Annemler de onlarla konuşup başsağlığı dilemişti ben ordayken. Onlara söylememiştim Acarla beni ama anlamışlardı. Vatan saolsun derken bile zorlanıyordum. Acar sanki giderken kalbime kendi ismini kazımıştı. Yaptığım her şeyde, gittiğim her yerde onu hatırlıyordum. Asena bana her anımda destek oluyordu. Her ağlamaya başladığımda omzundaki yerim bana açık oluyordu. Timdekiler de aynı şekilde. Ne kadar onların yanında ağlamasam ve güçlü dursam da biliyorlardı ki içimde durdulamayan bir yangın var.

Şuan yemekhanedeyim  ve Pars timiyle birlikte yeni yüzbaşıyı bekliyorum. Açıkçası burda olmak en son istediğim şeydi ama Özgür Yüzbaşı gelenin tanıdık biri olduğunu ve burda beklemem gerektiğini söyledi. Hem sohbet ediyor hemde yüzbaşıyı bekliyorduk. Yaklaşık 1 saat sonra Asenanın telefonu çaldı. Yüzbaşının geldiği haberini aldıktan sonra dışarı çıktık.

İçtima alanında timini bekliyordu. Kafam yerde gidiyordum. İçtima alanına geldiğimizde yeni yüzbaşıyı görmek için kafamı kaldırdığımda yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oldu. O da bana gülümseyerek bakıyordu. Koşarak onun yanına gidip sarıldığımda gözyaşlarım gözümden tekrar firar etti. Bir süre ona sarılarak ağladım. Ağladığımı ondan başka kimse fark etmiyordu. Sonra ondan ayrıldım ve konuşmaya başladım.

"Senin burda ne işn var?"

"Tayinim buraya çıktı küçük hanım komutanınızı sorgulamaya utanmıyor musunuz siz? " dedi gülerek. Hafif tebessüm ettim. Yüzüme acıyla baktı.

"Başın saolsun. Acar çok iyi bir askerdi." Dedi bende sadece kafa sallamakla yetindim. Sonra time dönüp konuşmaya başladı.

"Merhaba Pars Timi ben Yüzbaşı Umut Özgür. Bundan sonra beraberiz. Umarım herhangi bir sorun yaşamayız." Dediğinde hafifçe fısıldadım.

"Afilli afilli konuşuyor bir de salak." Dediğimi duyduğuna emindim. Hesabını sonra soracağına da emindim. Pars timi tek tek kendini tanıttıktan sonra bahçedeki kamelyalardan birine oturduk.

"Umay Üsteğmenimle nerden tanışıyorsunuz komutanım?" Diyen Yektaya döndü herkes sonrada cevap vermemiz için bize. Umut konuşmaya başladı

"Akademiden tanışıyoruz. 1 sınıf üstündeydim Umayın. Ama okulda onu tanımayan yoktu nerdeyse. Tuhaf bir tanışma hikayemiz de var. Onu da başka zaman anlatırım." Dedi. Acar da Akademiden tanıyirdu beni. Benim salak kafam onu görmemişti bile. Özgür Yüzbaşının buraya doğru geldiğini görünce hemen kalkıp asker selamı verdik. Umut da kalkıp Özgür Yüzbaşının yanına gittiğinde erkekçe selamlaştılar ve sarıldılar.

"Başın saolsun tertip."dedi Umut hala sarılırlarken.

"Saol kardeşim. " dedi Özgür Yüzbaşı ve geri çekildiler. İkisinin de aniden gözleri dolmuştu. Onları öyle görünce gözlerimden düşen 2 damla yaşı elimin tersiyle sildim ve hemen konuyu değiştirdim. Yoksa burda herkesin önünde ağlayacaktım.

"Komutanım ben ne zaman göreve çıkacağım sizinle?" Dedim

"Parsla birlikte göreve çıkacağız 2 gün sonra sende geleceksin. Başımın etini yedin günlerdir." Dedi ve yanıma oturdu. Bir yanımda Özgür Yüzbaşı  bir yanımda Umut oturuyordu. Şuan Umuta sarılıp ağlamaya çok ihtiyacım vardı ama olmuyordu işte. Sonra yanımıza bizim tim geldi.

"Komutanım biraz gelirmisiniz." Diyen Selime baktım.

"Neden?" Dedim ve anlamazca ona baktım.

"Konuşmamız gerekiyor." Dediklerinde tamam anlamında kafamı salladım ve ayağa kalkıp yanlarına gittim. Pars timinden ve Özgür Yüzbaşından yeterince uzak bir kamelyaya geçip oturduk.

"Ne oldu anlatın bakalım. Yine ne boklar yediniz de arkanızı toplamam gerekiyor." Dediğimde Emir konuşmaya başladı.

"Yok komutanım bu öyle bir şey değil." Dedi. Ben onlara anlamazca bakarken Baran konuştu.

"Komutanım biz bu sabah bir şey duyduk. Yanlış anladığımızı düşündük önce ama yanlış anlamış olma olasılığımız da çok düşük."

"Konuşsanıza lan lafı dolandırıp durmayın." Dedim sinirle. Adem

"Lan hakikaten film mi çekiyoruz şurda adam gibi anlatın da öğrensin her şeyi." Dediğinde Erdem konuşmaya başladı.

"Komutanım biz." Dediğinde cümlesini bölen patlama sesiydi. Karakolun 5-6 kilometre kadar ötesinde gerçekleşen patlamayla hepimiz ayaklandık ve karakola koşmaya başladık. Karakola girdiğimizde çoktan hazırlanmaya başlamışlardı. Asım Yarbay konuşmaya başladı konuşmaya başladı.

"Pars timi burda kalıyor. Hançer, Kartal ve Kaya  patlamanın gerçekleştiği bölgeye gideceksiniz. Dedi ve odasına geri döndü fazla stresliydi. Acar şehit düştüğünden beri onu hiç iyi görmüyordum. Acarı ve Özgürü oğlulları gibi götüyordu malum.

Biz hemen hazırlıkları tamamlayıp askeri araçlara bindik. Yolda giderken kimse konuşmuyordu. Olay yerine geldiğimizde patlayan şeyin bir otobüs olduğunu görmüştük. Önce otobüsün içinde sivillerin olduğunu da düşünmüştük ama sonra Baranın duyduğu ağlama sesiyle birkaç metre ötede sivilleri bulmuştuk. Bu benim buraya ilk geldiğim otobüstü. O yüzden şoför ve muavin tanıdıktı. Hemen yanlarına gittim.

"İyi misiniz?" Dediğimde hepsi tek tek kafa salladı.

"Tamam sakin olun şimdi karakola gideceğiz. Güvendesiniz artık." Dedi Mehmet Yüzbaşı.

Kartal timi sivilleri araçlarla karakola götürdüklerinde biz de buraları kontrol ediyorduk. Biz de buradaki kontrolleri bitirdikten sonra araçlara binecekken ilerde bir hareketlilik gördüm. Hemen o tarafa ilerlediğimde yüzünde siyah maske olduğunu gördüğüm uzun boylu vücut tipinden erkek olduğunu anladığım adama durmasını söyledim. Bizimkilerden biraz uzaklaşmıştım.

"Olduğun yerde kal." Dediğimde duraksadı ve aniden koşmaya başladı.

"Dur lan şerefsiz." Dedim ve peşinden koşmaya başladım. Benden hızlı koştuğunu fark edince durdum nişan alıp bacağına sıktım. O yere yığılırken ben de yanına koştum. O benim yanına geldiğimi görmüş olacak ki kalkıp zorlukla koşmaya başladı. Ben ona yaklaşmışken o da arkasını dönüp ates etmeye başladı kurşunlara denk gelmemek için daha temkinli davranıyordum. Benden kurtulamayacağını anlayınca arkasını döndü ve ateş etti. Karın boşluğumda hissettiğim acıyla hızla yere yığıldım. Kalkmaya çalıştıkça daha çok kan kaybediyordum. O arkasını döndü ve bana baktı. Görüşüm bulanıklaşmıştı. Kim olduğunu ayırt edemiyordum. Silahını havaya kaldırıp tüm jarjörü boşalttı ve hızla arkasını dönüp koşmaya başladı. Gözlerim yavaşça kapanırken aklımda sadece şehit olup Acarın yanına gitmek vardı...





Yeniii bölüüüümmm.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Umut'u nasıl buldunuz?

1K olduğumuza hala inanamıyorummm kdndkdjekndksn

Yeni bölüm akşama hazır olur diye düşünüyorum.



Devam edecekkk...

UMAYWhere stories live. Discover now