- 63 -

390 59 35
                                    

Yemekten sonra bara gitmişlerdi.

Yüksek müzik sesi, yanıp sönen ışıklar, gürültü ve sigara dumanının kapladığı bu ortam Songül'e oldukça yabancıydı.

Songül Güney'in elini sıkı sıkı tutarken yuvarlak küçük bir masanın yanına gelmişlerdi.

Güney:

"Ne içersin?"

Songül göz devirdi.

"Kola..."

Güney:

"Tamamdır. Sen burda bekle ben alıp geleyim."

Songül:

"Ya tek bırakma beni burda."

Güney:

"Bir şey olmaz güzelim. Hemen geleceğim."

Songül:

"İyi çabuk o zaman."

Güney başını salladı ve Songül'ün yanağını okşayıp yanından ayrıldı.

Songül Güney'i beklerken etrafı incelemeye koyulmuştu. Yanıp sönen renkli ışıklar gözlerini rahatsız ettiği için gözlerini kısıp etrafa göz gezdirdi.

Sarhoş olduğu için ayakta durmakta zorlananlar, sahnede çılgınlar gibi dans edenler, yüksek sesli kahkahalar atarak dikkatleri üzerlerine çekmeyi başaran kızlar, kenarda fazla yakınlaşan çiftler...

Songül'e oldukça uzak bir ortamdı. Bu yüzden telefonunu eline alıp oyalanmaya başladı.

Kısa süre sonra Güney elindeki bardaklarla gelmişti.

"Al bakalım..." dedi bardakları masanın üzerine bırakıp.

Songül:

"Sağol aşkım.."

Güney:

"Sıkılmadın değil mi?"

Songül:

"Yok telefonla uğraştım..." derken Güney'in kendisine kola almadığını görmüştü. "O ne?"

Güney:

"Bira... Bakarsan bak tadına." diye bardağı uzattı.

Songül başını iki yana salladı.

Güney birasından bir yudum alıp etrafa baktı.

"İyi bari çok kalabalık değil."

Songül:

"Yeterince kalabalık bence..."

Kalp TutulmasıWhere stories live. Discover now