- 48 -

411 60 25
                                    

Güney daha önce bir iki kere Songül'ü evin önüne kadar bıraktığı için evi bulmakta zorlanmamıştı.

Kapıyı çalıp beklemeye başladı.

Kapıyı Songül açmıştı.

Songül:

"Güney..." dedi bitkin bir halde.

Güney:

"Aşkım..." diyerek kollarıyla sarmıştı Songül'ü.

Songül:

"Sevgilim babam gelecek şimdi ne diye geldin ki sen?"

Güney:

"Hasta olduğunu bile bile seni görmeden nasıl gideyim?" dedi Songül'ün saçlarını okşayarak. "Nasılsın?"

Songül:

"Bitkin, halsiz.. Ayrıca donuyorum."

Güney dudaklarını Songül'ün alnına bastırdı.

"Of çok ateşin var. Hastaneye gidelim mi?"

Songül:

"Sağol.. Babam gelince götürecek..."

Gülay içerden seslendi.

"Songül içeri girsenize. Kapıda dikilmeyin."

Songül:

"Geliyoruz." dedi ve Güney'e döndü. "Gel hadi."

Güney:

"Hiç girmeseydim ben. Kapıdan azcık seni görüp giderdim."

Songül:

"Annem de ne zamandır tanışmak için bekliyordu ya gelmişken tanışın işte." diye Güney'in kolunu tutup içeri çekti.

Salona girdiklerinde Gülay ayağa kalktı.

"Hoşgeldin.."

Güney:

"Hoşbulduk.." diye gülümsedi. "Nasılsınız?"

Gülay:

"Sağol iyiyiz... Songül hasta birkaç gündür. Onunla uğraşıyoruz işte."

Güney:

"Evet öyleymiş dün öğrendim ben de..."

Gülay oturması için işaret ederken karşılıklı oturmuşlardı. Songül de annesinin yanına oturdu.

Gülay:

"Ee sen nasılsın?"

Kalp TutulmasıWhere stories live. Discover now