- 131 -

332 46 62
                                    

3 hafta sonra

Sınava bir hafta kalmıştı. Güney Songül'ün ders çalışmasından iyice bunalmıştı. Çünkü ne başbaşa zaman geçirebiliyor, bir yere gidebiliyorlardı ne de Songül'ün yüzünü görüp sohbet ediyordu.

Yine yorgun argın işten geldiğinde Songül yatağa uzanmış çıkardığı notları okuyordu.

Songül:

"Hoşgeldin.." dedi başını kaldırmadan.

Güney:

"Hoşbulduk." diyerek gömleğini çıkarıp attı ve eşofman altını giydi. Elini yüzünü yıkayıp odaya geldiğinde Songül hala bıraktığı gibiydi.

Güney:

"Yatmıyor musun?"

Songül:

"Birazdan yatarım. Az kaldı."

Güney:

"Songül abartmıyor musun sence de?"

Songül:

"Neyi?"

Güney:

"Ders çalışmayı." dedi sertçe. "Evleneli daha bir yıl bile olmadı ama şu halimize bak. Başbaşa bir şey yapmayı geçtim oturup iki çift laf edemiyoruz."

Songül:

"Ama sınav..."

Güney sinirle güldü.

"Doğru sınav her şeyden önemli şu an. Bana ayıracak birkaç saatin bile yok."

Songül:

"Güney..."

Güney:

"İyi geceler Songül." deyip yatağa uzandı ve arkasını döndü. "Sabah erken gideceğim ben. Akşam da geç gelirim bizim çocuklarla buluşup içeceğiz."

Songül:

"İçecek misiniz?" dedi kaşlarını çatıp.

Güney:

"Ne yapayım evde otur otur sıkılıyorum. Biraz kafa dağıtacağım. Sen de rahatça çalışırsın dersini."

Songül dudaklarını kemirirken sessiz kalmıştı.

***********
Ertesi gün akşam Güney'in son müşterisi gelmişti.

"Merhaba kusura bakmayın biraz geciktim."

Güney:

"Sorun değil hoşgeldiniz." diye gülümsedi. "Hazal hanım değil mi?"

Hazal:

Kalp TutulmasıМесто, где живут истории. Откройте их для себя