- 41 -

718 43 25
                                    

Songül:

"Güney unuttu seni. Kabul et artık bunu." dedi ciddiyetle.

Mine:

"Sen öyle san... Yakında tekrar benim kollarıma koşacak Güney. Çünkü hala bana aşık."

Songül başını iki yana sallarken Mine konuşmaya devam etti.

"Biz nişanlıydık Güney'le. Yakında senden sıkıldığında kaldığımız yerden devam edeceğiz ve evleneceğiz. Bunu aklına sok."

Songül:

"Nişan mı? O yüzüğün öylesine bir şey olduğunu biliyorum. Boşuna uğraşma kandıramazsın beni."

Mine:

"Güney sana öyle dedi sen de inandın mı?" diye küçük bir kahkaha attı. "Bak yüzüğün içinde isimlerimiz ve tarih yazıyor." diye kendi yüzüğünü gösterdi. "Bu öylesine bir yüzük mü sence? Bildiğin nişan yüzüğü baksana."

Songül yüzüğün içinde gördüğü tarih ve isimle yutkunurken Mine tekrar parmağına takmıştı.

Mine:

"İstersen Güney'in yüzüğüne de bak. Zaten saklıyordur hala. Atmaya kıyamaz beni hala unutamadığı için."

Songül:

"Unuttu..." diye dişlerini sıktığında ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Mine:

"Güney'in başucundaki çekmecede olduğuna eminim. Bi bak istersen. Bakalım unutmuş mu unutmamış mı?" diye aşağılayıcı bir gülüş attı.

Bakkaldan çıkan Güney'i görünce Songül'e göz kırpıp hızlı adımlarla yanından uzaklaşmıştı.

Güney:

"Songül... Mine'miydi o?"

Songül ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırırken başını salladı.

Güney:

"Ne dedi yine? Canını sıkmadı değil mi?"

Songül başını iki yana salladı.

"G.. Gidelim hadi."

Güney kolundan tutup durdurdu.

"Bak bakayım bana. Emin misin canını sıkacak bir şey söylemediğine?"

Songül:

"Eminim. Gidelim hadi annenleri bekletmeyelim daha fazla." diyerek arabaya bindi. İçi içini yese de şimdilik konuyu kapatmaya karar vermişti.

Kalp TutulmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin