38. Bölüm: Icimdeki Seytan

1.5K 73 45
                                    

     Bu bölümü okumaktan en cok keyif aldigim yazara ithaf ediyorum. Herkese keyifli okumalar :))

*

    Degismisti. Inanmasi güctü ama degismisti.

    Bakislari aniden yüzüme cevrildi ve saniyesinde gözlerimi buldu. Onu izledigimi biliyordu. "Senin derste olman gerekmiyor muydu?" diye sordu.

    "Gerekiyordu ama seninle konusmaliydim."

    "Ne hakkinda?" diye sordu. Konusmasi ve sesi hic degismemisti. Hala sertti, gereginden fazla...

    "Neden buradasin?" diye sordum. Evirip cevirmeye gerek yoktu. Bakislarinin sertligi altinda yok olup gitmek üzereydim ama direndim. Cattigim kaslarimla karsi bakis yolladim ve verecegi cevabi bekledim.

    Basini öne dogru egdi ve aramizda cok az bir mesafe kala durdu. "Senin icin geldim, Arya."

    Bunu biliyordum. Kanlar icinde o evden ciktigim andan itibaren bu günün gelecegini biliyordum; sadece zamanimi bekliyordum. Elbet bir gün benim icin gelecekti. Gelmek zorundaydi. Cünkü ben onun cok sevdigi birini öldürmüstüm. Yaptigim cezasiz kalmamaliydi.

    Marco, Alfred icin patrondan fazlasiydi. Aralarinda is iliskisinden daha derin bir bag vardi. Birbirleri icin gözünü kirpmadan ölüme altlayabilirlerdi ama Alfred o malum gün beni cok sasirtacak bisey yapmisti. Gitmeme izin vermisti. Üstelik ellerini hala Marco'nun kanayan yarasinin üzerine bastirirken.

    Vahsi sesi tekrar kulaklarimda cinladi. "Senin icin geldim, Arya."

    Kalbim gögsümün icinde taklalar atarak, deli gibi carpmaya basladiginda aklimdan tek bir düsünce gecti; beni öldürecek.

    Gözlerinde tuhaf bir ifade vardi; avini parcalamak üzere olan yabani hayvanla, ona aciyan bir insanin celiskisi...

    Korku, dagin eteklerinden düsen bir cig gibi icime doluyordu. Seslice yutkundum. "Bana zarar vermek O'nu geri getirmeyecek."

    Bir kac saniye daha gözlerime o sekilde bakmaya devam etti, ardindan geri cekilerek arkasina yaslandi. Bakislari hala üzerimdeydi ama en azindan simdilik aramizda güvenli bir mesafe vardi.

    Uzun süren bakismanin ardindan konusmaya karar verdi. "Buraya seni öldürmek icin mi geldigimi düsünüyorsun?"

    Iste bu cevabi hic beklemiyordum. Biraz saskinlik, biraz rahatlamayla basimi diklestirdim. "Bunun icin gelmedin mi?"

    Birden öyle bir sey yapti ki, saskinliktan nefesim kesildi.

    Basini arkaya atti ve gür sesiyle kahkaha atmaya basladi. Bense saskinlik dolu bakislarla onu izledim tüm bu süre boyunca.

    Basini arkaya attigi icin uzun boynu meydana cikmisti. Aralanan dudaklarindan inci gibi bembeyaz dislerini görebiliyordum ve sesi...

    Sesi, tipki.... ahh bunu tarif edebilecek bir tabir yoktu. Gür ama boguktu. Sanki uzun yillar kapali kapilarin ardinda kalmis tozlu bir esyanin yeniden gün yüzüne cikmasi gibiydi. Kullanilmaya kullanilmaya paslanmisti ama kabul etmeliyim ki gülünce bambaska bir insan oluvermisti.

    O güldü; bense saskinliktan dili tutulmus bir halde onu izledim. Sayamadigim saniyeler boyunca bu böyle devam etti.

    Sonunda basini önüne egdi ve gülümsemesi yavasca solarken bogazini temizledi ve derin bir nefes aldi. Bakislari bana döndügünde ifadesi adim adim sertlesti ve kaslarini catti. "Buraya seni öldürmeye degil, canini kurtarmaya geldim ancak; eger uslu bir kiz olmazsan sana neler yapabilecegimi biliyorsun, degil mi?"

Tesadüf Serisi 2: GÜNAHKAR SEYLERWhere stories live. Discover now