14. Bölüm: Biz Dostuz

2.7K 81 6
                                    

    Önemli Haber!

    Ates Önal'dan Arya Önal'a

    Hey, Arya, tahmin et bakalim ne oldu? Hala oluyorsun! Lucy ve ben bir bebegimiz olacagini ögrendik. Eger bu dünyaya cigliklar atarak gelirse, ona senin adini verecegiz.

    Sevgilerimle,

    Ates.

   ---

    Günler gecip gidiyordu. O günden sonra Azra ile o konu hakkinda bir daha hic konusmadik. Bazen birbirimize bakarken ikimiz de dalip gidiyorduk. O gün olanlari unutamiyordum. Basimiza gelen sey korkunctu. Evden cikarken, sokakta yürürken, hatta okulda tuvalete giderken bile gözlerimle sürekli etrafi tariyordum. Sanki o adam yine bir yerlerden cikip gelecekmis gibi. Aslinda korkum yersizdi, cünkü adam benim degil; Azra'nin pesindeydi. Yine de ne biliyim, korkuyordum iste. Yanima biri sessizce yaklassa, ya da arkadaslarimdan biri ne zaman bir saka yapsa asiriya kacan tepkiler gösteriyordum. Bu halim Derin'in ama en cok da Beren'in dikkatini cekmisti. Gözlerini her an üzerimde hissediyorum. Ne zaman ona baksam bana tuhaf bakislarini yakaliyorum. Sanki alnimda kocaman acik bir yara varmista ben farkinda degilmisim gibi bakiyor bana.

    Ögle yemegi arasinda, bitirdigim elmanin cöpünü atip, Kader hanimi görmeye gitmek icin arbama binmeden önce, kizlarin yanina gittim. Kader hanima kitap okurken horlamaya baslamasina, gitmem icin beni polis cagirmakla tehdit etmesine karsin yine de bu saatler, cennette hazinelerimi depolamaya basladigim saatlerdi. Tanri bunun icin bana borcluydu. Tüm bunlar olurken Maya'nin eslestigi büyükanne ona coktan bir sapka ve uyumlu bir atki örmüstü bile.

    "Tünaydin, Kader hanim." Kapiyi iki kez caldiktan sonra iceri girdim. "Bugün kendinizi nasil hissediyorsunuz?"

    Kader hanim'in yataginin yanindaki arabanin üzerinde tepsisi vardi. "Git buradan."

    "Sizi görmek de cok güzel." Tepsideki üstü kapali tabagi gösterdim. "Bu nedir?"

    "Sosis ve püre."

    "Anladim."

    "Sosis. Patates püresi. Daha ismini bile duymadigim seylerle besliyorlar beni burada."

    "Pekala, madem yemekler bu kadar güzel, o halde neden yemiyorsunuz?"

    "Cünkü yemek istemiyorum." Kader hanim yastigina yaslandi, sadece okuma lambasiyla aydinlanan odada kirisiklari daha da belirgindi.

    "Onu sizin icin dilimlememi ister misiniz?"

    "Kendi yemegini kendi dilimleyemeyen bir cocuk muyum ben?" Haftalardir kendi yiyeceklerini dilimleyemedigini ikimiz de biliyorduk. Gecenlerde yemek yerken ona yardimci olan bir hemsire görmüstüm. "Sadece ac degilim. Sunun kapagini kapat." Yüzünü burusturarak diger yanina döndü. "Kokusuna tahammül edemiyorum."

    "Kendinizi rahatsiz mi hissediyorsunuz?"

    "Elbette kendimi rahatsiz hissediyorum. Kanserim ben."

    Yemegin kapagini kapattim ve tekerlekli yemek masasini ileriye dogru ittim. "Yine de bir seyler yemek zorundasiniz ama."

    Gözlerini devirerek söylenmeye basladi. "Bana yagli bir seyler getirmedikleri zaman, getirdikleri tek sey, sanki kücük bir bebekmisim gibi et suyu oluyor."

    Cantami karistirdim ve dünkü ögle yemeginden kalan krakerleri cikardim. "Tam size göre bir seyim var." Paketi actim ve ona uzattim. "Simdi, bunlari yiyin."

    "Sana daha önce hic, insanlara emirler yagdirmaktan hoslanan biri oldugunu söyleyen olmus muydu?"

    "Size hic sacinizin taranmasi gerektigini söyleyen biri olmus muydu?" Yataginin basucuna gectim ve yastigini kabarttim. Sonra, artik masanin üzerine koymaya basladigi taragi aldim ve gün boyunca dügüm dügüm olmus saclarini acmaya giristim. "Görüyorum ki bugün banyo yapmissiniz. Saclariniz mis gibi kokuyor ve cok temiz görünüyor."

Tesadüf Serisi 2: GÜNAHKAR SEYLERWhere stories live. Discover now