28. Bölüm: Taze Kan

2.2K 88 10
                                    

    "Gelmissin." Nihat amcam kollarini gögsünde baglamis ve omzunu duvara yaslamisti. Annesine karsidan sadece basiyla kuru bir selam vermekle yetindi. Maya, yanindan gecerek hizli adimlarla yanimiza geldi ve babaannemin boynuna sarildi.

    "Hosgeldin! Nasilsin, yolculuk nasil gecti? Dedem nerede?" nefes almadan ardi ardina siraladi sorulari.

    "Tanrim, bu kizin enerjisi basimi döndürüyor." dedi yarim bir gülümsemeyle. "Eger bu tavrin halani korumak icinse kenara gec hayatim. Cünkü onunla siki bir konusma yapacagiz."

    Geri geri yürüyerek amcamin yanina gittim. "Yine formunda, sanirim Azra siki bir azar isitmekten fazlasini alacak." diye konustum kisik sesle.

    Nihat amcam annesine bakmaya devam etti. "En basindan bana gelseydi bunlarin hicbiri olmak zorun degildi. Annemin bu evde olmasi beni de memnun etmiyor ama Azra bunu hak etti."

    "Eminim su an senden nefret ediyordur."

    Gülümseyerek bakislarini bana cevirdi. "Annesinin kizi, bu cok dogal olurdur."

    Gözlerimi devirdim ve yanindan gecerek mutfak kapisindan girdigimde Azra'yi bir elini beline koymus, digeriyle yüzünü ovusturarak ortada volta atarken buldum. Ondan beklenmeyecek sekilde stresli görünüyordu. "Korkuyor musun?"

    Voltasini yarida kesti ve bakti. Cenesindeki kaslar segiriyordu. "Sence bogazina yapismadan ona kac dakika dayanabilirim?" Kahkaha atti, ama hic de eglenir gibi bir hali yoktu. "Benim icin gelmis inanabiliyor musun? Beni azarlamak ve asagilamak icin... tanrim kim bilir aklindan daha neler geciyordur?"

    Su an onu sakinlestirmek icin yapabilecegim pek fazla sey yoktu. Sakin olmali ve durumu kabullenmeliydi. "Sakin olmalisin, biliyorsun onu en cok umursamaz oldugunda cildirtiyorsun. Daha önce böyle durumlardan kac kez sag ciktin." dedim ve sonuna carpik gülümsememi eklemeyi ihmal etmedim.

    Derin bir nefes aldi ve omuzlarini diklestirdi. "Dogru söylüyorsun, onunla daha önce de binlerce kez ayni duruma geldim." Tek kasini havaya kaldirdi ve o umursamaz güclü ifadesine büründü. "O Mehves Önal'sa, ben de Azra Önal'im."

    "Iste benim kizim! Karsisina cik ve ona kim oldugunu göster."

    Güldü. "Kendimi boks macina cikmak üzere gibi hissediyorum."

    Güldüm. "Sana kocluk yaparim ama ringe ciktiginda ortadan sivisirim, cünkü babaannem Mike Tyson gibi sadece kulak kopartmakla yetinmeyebilir."

    "Babam da gelmis mi?"

    "Bilmem, görmedim. Ama bu sacma olurdu, bence gelmistir."

    Basini salladi ve eliyle kiyafetini sok kez düzelttikten sonra mutfak cikisina dogru yürümeye basladi.

    "Arkandayim sampiyon." diye fisildadim hemen arkasindan yürürken.

    Kapi girisinden gectik ve salona girdik ama Azra fazla ilerlemeyerek kendine güvenli alan yaratti. "Merhaba!" dedi manidar bir sekilde. "Babam da geldi mi?"

    Babaannem oturdugu koltuktan yavasca kipirdandi ve kistigi gözlerini Azra'ya cevirdi. "Geldi ama bu sefer senin tarafinda olmayacak."

    "Ve güle güle anne." diyip arkasini döndü. Tam pesinden koridora girmistim ki dedemin evin kapisindan girdigini gördüm.

    Azra "Babacim." diyerek dedeme dogru gitti ve sikica boynuna sarildi. "Iyi ki geldin, seni cok özledim."

    "Bu sefer boyunu asan islere bulasmissin prenses. Ögrendiklerim beni bir hayli üzdü." diye konustu dedem, tok sesiyle. En azindan o babaannem kadar kizgin degildi ya da disina yansitmiyordu. Üstelik Azra onun prensesiydi ve ömrü boyunca ona bir kez bile hayir dememisti. Onlar icin en dogru aciklama kötü polis, iyi polis kavrami uygun olurdu. Dedem iyi polis olandi. Daima herkesle iyi gecinir ve asla kalp kirmazdi; ama babaannem onun aksine kötü polis olandi. Teknigi sert ve can yakiciydi, o hep güclü olandi, acimasiz ve sefkatsiz görünendi. Fakat ben aslinda onun öyle biri olmadigini iyi biliyordum. O böyle görünmeyi secmisti sadece, güclü görünürse kimsenin onu yikamayacagina inaniyordu.

Tesadüf Serisi 2: GÜNAHKAR SEYLERWhere stories live. Discover now