3. Bölüm: Bir Bana Yardim Etsin

3K 88 3
                                    

    Daimi sevginin ve sadakatinin her zaman beni koruyacagini söylüyorsun. Bugün kiz kulesine gittim. Kulaga biraz cilginca gelse de bu bana seni düsündürdü; bu kule yüzlerce senedir denizin ortasinda ve sen hep benimle birliktesin. Sen hep ayni kaldin. Hicbir sey sana olan sevgimi eskitemez. Ve hicbir güc bizi ayirabilecek kadar güclü degil. Yakinda babanin seni kapattigi o kuleye gelecegim. Az kaldi sevgilim...

          - Ayaz Önal'in Seyahat Günlügü, Üsküdar/Istanbul

    "Kiz kulesine bayilacaksin." Candan yengem arabayi iskeleye park etti ve kemerlerimizi cözerken arkasina dönüp Maya'yla bana bakarak gülümsedi. "Beren cok yogun biri, seni buraya getirememis olmasina sasmamak gerek. Eminim getirecekti, fakat mutlaka araya bir sey girmistir."

    Tekneye dogru ilerlerken Maya beni dirsegiyle dürttü. "Beren'in dudaklari gibi bir sey mesela."

    "Önemi yok." Rüzgar, montumu asip icime islerken, Candan yengem biletlerimizi paltolu, iri yari bir adama uzatti. "Nihat isle ilgilenirken nihayet bana da seni biraz gezdirme sansi dogmus oldu. Bu konuda biraz ihmalkar davrandim sanirim. Bu gezi, su korkunc Damla'yi biraz unutmanizi saglayacak. Müdür olan babasinin da ondan pek farki yok zaten."

    "Adam tam bir budalaydi. Basinin üstündeki acikliga saplak atmamak icin kendimi zor tuttum." dedi, Azra halam.

    O olayli ingilizce dersinden cikinca hemen Candan yengemi aradim, o da Azra halamla beraber okula gelip Maya ile bizi aldi. Damla'nin babasi olan okul müdürüyle, bize hicbir fayda saglamayan bir görüsme yaptik, sonra Candan yengem bizi disari cikardi ve o gün icin ne yapmak istedigimizi sordu.

    Kardesimin seyahat günlügünü ve ajandadaki gelecek duragi düsündüm. Beren'in ve onun arabasina kimin ihtiyaci vardi ki? Ve o gülen gözlerine. Keskin hatli vücuduna, tatli sesine ve Tanri'nin özene bezene yarattigi o güzel yüzüne...

    Benim bunlara ihtiyacim yoktu.

    Candan yengem ve Azra halamin arasindaki parmakliklarda durdum ve sapkami iyice kafama yerlestirdim. Suyun üzerinde esen rüzgar ortaligi birbirine katiyordu, sanki üzerinde seyahat ettigimiz deniz rahatsizlik verdigimiz icin bize öfkelenmisti. Bunun nasil bir his oldugunu cok iyi biliyordum. Ben de öfkeliydim. Eger o an Damla bizimle olsaydi, onu hic düsünmeden suya atabilirdim.

    Tanrim, Ayaz'in neler yaptigini görebilmem icin bana yardim et. Onun inanilmaz bir inanci vardi. Bir an olsun inanci sarsilmamis miydi? Son anlarini yasarken bile hic mi süphe duymadi, nerede oldugunu hic mi merak etmedi?

    Kardesimin kulesi carpici güzelligiyle denizin ortasinda dikiliyordu. Insanlar kulenin cevresindeki kayaliklara oturmus, fotograf cekiyorlardi.

    Yirmi dakika kadar hircin rüzagarda savrulduktan sonra, lastik gibi bacaklarimla tekneden inip rihtima adimimi atmayi basardim.

    Azra halam arkamdan gelirken bana, "Demek Beren, ha?" diye sordu. Ardindan savrulan sari saclari, en az üzerimde dolastirdigi bakislari kadar vahsiydi.

    "Amcamlarin su aralar isleri cok yogun oldugu icin bana gezi rehberligi yapiyordu. Karsiliginda da ona asistanlik yapiyordum."

    "-dum?"

    "Evet, yapiyordum. Artik kendim gezebilirim. Ya da Maya bana eslik eder belki!" Son cümlemi vurgulayarak söylerken, tek kasimi kaldirip Maya'ya baktim. "Sevgili kuzenim cok yogun oldugundan yan komsumuz beni gezdirmek zorunda kaldi."

    "Beren cok cekici bir cocuk." dedi, halam sinsice siritarak.

    "Degil mi? Bende o yüzden geri cekildim zaten." dedi, Maya.

Tesadüf Serisi 2: GÜNAHKAR SEYLERWhere stories live. Discover now