1. bölüm: Kalbin savaşı

6.9K 62 27
                                    

Bu hikaye #HerYerdeSen dizisinden esinlenerek yazılıyor.
Orada ki Selin ve Demir zoraki olarak aynı evde kalıyor ve bir süre sonra  birbirine aşık oluyorlar.

Demirin eski nişanlısı çıkıp geldiğinde genç adamın dengeleri bozuluyor

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Demirin eski nişanlısı çıkıp geldiğinde genç adamın dengeleri bozuluyor. Bundan sonrası benim kalemimden...
Hayalimde canlandırdığım gibi yazacağım. Şimdiden okumanıza sağlık. Geri dönüşlerinizi beklerim...  

Demir Seline derin bir sevgi beslesede Eylülün gelişiyle hayatı allak bullak oldu. Bir yanda Selinle bulduğu mutluluğu kaybetmekten deli gibi korkuyor diğer yanda Eylülle yaşadıkları aklından çıkaramıyordu. Onu her gördüğünde hissettiği öfke bir süre sonra yerini çaresizliğe bıraktı. Ne kadar inkar etsede ona karşı hala savunmasız olduğunu fark etti. Nefret olduğunu zannettiği duygunun altına hala aşk mı vardı? Kendinden şüphe etmeye başlıyordu. Eylülü tüm yaptıklarına rağmen unutamamış mıydı yoksa arafta bırakıldığı için aklı mı karışmıştı? Aslında karşısına geçip ondan hesap sorabilse, nefretini doya doya yüzüne kusabilse, onu affedebilse hiçbir anlamı kalmayacaktı. Demir içinde tuttukça nefretini büyütüyor ona olan aşkını besliyordu. Eylül de hâlâ ona zaafı olduğunu hissediyor olmalıydı. Her karşılaştıklarında yaşattığı depremi, onu nasıl savunmasız bıraktığını, hatırlattıklarını. Gücünün farkındaydı ve bu Demiri deli ediyordu.

Ya Selin. Ona başka bir hayatın kapısını açan, sevgisiyle sarıp sarmalayan kız. Onu düşündükçe içi sımsıcak oluyordu:
- Ah Selin... Deli, masum, benim herşeyden habersiz tatlı sevgilim. İlişkinin fazlardan bahsediyordunya, birlikte hepsini aşıp bir aile olacağız, sen ve ben BİZ olacağız. Ama üstünden atlamayacağım öyle bir engel var ki. Öyle bir yarım kalmışlık. Onu arkamda bırakmadan olmayacak. O nefreti, aşkı aşmadan sana haksızlık ederim. Benim koşulsuz seven meleğim, sen eksiksiz sevilmelere layıksın. Ben kendimi bulmadan tamamen senin olamam. Aşkına kıyamam, yapamam sana bunu. Bir başkasını düşünürken senin olamam.

Demir daha ne kadar böyle bocalayacaktı? Selinle gülüp eğlendiği, onunla mutlu olduğu her an suçluluk duyuyordu. kafasında başka birini bitirememişken onu aldatıyormuş gibi hissediyordu. Bunun sonu neye varacaktı? Böyle olmayacaktı, ona karşı dürüst olmalıydı, Eylülü anlatmalıydı. Ama her konuya açmaya yeltendiğinde Selini kaybetmek korkusu baş gösteriyor ve bu ona olan düşkünlüğünü arttırıyordu. Ona dokunmalara öpmelere doyamıyordu. Ve sonunda evde yine koştura koştura oyun oynadıkları bir gün onu bir köşede kıstırıp öptü.

 Ve sonunda evde yine koştura koştura oyun oynadıkları bir gün onu bir köşede kıstırıp öptü

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Ama uzun süre kendini tuttuğu için artık arzularına gem vuramıyordu. Elleri kollarını okşarken, dudakları boynuna indi. genç kızın tenine hapsoldu. Selin de hep bunu bekliyormuş gibiydi:
- Bu an hiç gelmeyecek sandım...
- Seni ne kadar çok istediğimi anlamadın mı?
- Anladım, sadece...

Demir dudaklarını boynundan ayırdı:
- Bana işkence etmek hoşuna gitti.
- Nasıl dayandım bilmiyorum.

Genç adam tekrar dudaklarına uzandı. Onu kaldırıp bacaklarını beline doladı. Arkadaki zebra tablosu sallandı. Gülerek dudakları ayrıldı. Demir Selinin saçını tutup kafasına geriye iterek boynunu öptü. Genç kız kollarını boynuna doladı. Sesi kısık kısık çıkıyordu:
- Resim aşağı inecek...

Demir dilini Selinin kulağına sürterek:
- İnsin!
Genç kızın etiğinin içindeki bluzu çıkarıp üstünden sıyırdı. Sonra onu duvara iterek kendi tişörtünü çıkardı. Onu dudaklarından öpmeye devam ederken altındaki eteği aşağı çekiyor, kendi pantolonun önünü çekiştiriyordu. Dayanılmaz konuma gelmişti ikiside. Kontrolsüz hareket ettiklerinden yere düştüler. Genç kız onu nefes nefese bırakan dudaklardan dudaklarını ayırdı:
- Demir... burda olmaz...
Bunu dediği anda genç adam onu kucağına aldığı gibi odasına koştu. Kapıyı tekmeleyip açtı ve genç kızı yatağa bırakarak üstüne abandı. Artık onları hiçbir şey tutamazdı.
(Bundan sonrasını sizin fantazinize bırakıyorum)

Gözlerini açtıklarında hala aşk sarhoşluğu içindeydiler. Kahvaltı faslına geçene kadar saatler geçti. Sırıta sırıta karşı karşıya oturdular. Bütün günlerini evlerinde, bahçelerinde sarmaş dolaş geçirdiler ve gece yine sevişerek birbirinin koynunda uyudular.
Hafta sonu bittiğinde onları bekleyen sorunlardan habersiz el ele şirketten içeri girdiler. İçeri girer girmez Demirin içi içini kemirdi. Seline gerçekleri anlatamadığı, alarındaki tüm sınırların tamamen yok olduğu iki gün geçirmişlerdi. Eylül meselesini halletmeden onunla bu kadar ileri gitmesi doğru muydu? Ama pişman değildi, sevdiği kadınla anı yaşamıştı. 
Ona daha da bağlanmıştı. Bütün gün binbir bahaneyle onu yanına çağırıp rahat bırakmadı. Yüzündeki tebessüm ömre bedeldi. Birde gözünün önündeki Eylül olmasa. Seline ne kadar yakın olmak istiyorsa Eylülden o kadar kaçmak istiyordu. Kontrolü kaybettiğinde yapabileceklerinden korkuyordu.
Birşey olacak, yanlış bir hareket, bir sözle Eylülle aralarındaki tüm duvarlar yıkılacak ve Selin bunun altında kalacak diye ödü kopuyordu. Olmazdı şimdi... Selinle bu kadar yakınlaştıktan sonra nefretini bile çıkaramazdı Eylülden.

Ama ne kadar dikkatli davransanda olacak olur, korkuların gerçekleşir.
Eylül birkaç hafta içinde Selinle çok iyi arkadaş oldu. Selinin gurubuyla kaynaşmış, onlardan biri gibiydi adeta. Selinle arada ekipten ayrı da takılıyorlardı. Eylülün Seline bu kadar yakın olmak istemesinin altında bir sebep vardı. Onun Demirin sevgilisi olduğunu öğrendiğinden beri bir açığını arıyordu. Başta aptal gibi Aydayla sevgili olduklarını düşünmüştü. Hatta bunu Demire de söylemişti. Kendini nasıl gülünç bir duruma düşürdüğünü hatırlayınca yüzü kızarıyordu...

****

Devamı bu hafta😉

Keşke yıkılsan karşımdan!Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon