5.0

8.5K 408 411
                                    

51.BÖLÜM

Tedirginliklerimiz, düşüncelerimizi birbirine dolaya dolaya çoğalır. Hatta o kadar fazla çoğalırlar ki, ortadaki şey tedirginlikten gerginliğe oradan da korkuya doğru hızlı bir geçiş yapar.

Korkuyu birden fazla kategoriye sokabiliriz. Mesela gizli saklı işler çevirirken aniden yakalandığınızda yakalandığınız korku farklıdır, emek verdiğiniz bir işin sonucunu bilememenin korkusu farklısıdır.

Benimkisi ise en kötüsüydü. Zira henüz yeni kazandığım bir hazineyi kendi isteğim dışında her an kaybedebilirdim. İstediği kadar sakinleştirmeye çalışsa da kadın kadını hissederdi ve ben Arzu'yu iliklerime kadar hissediyordum. Bazı şeyleri mahvetmeden gitmeyecekti.

Hatta belki de gitmeyecekti?

Otobanda hiçbir sıkıntı çıkmadan ilerleyen arabanın tekdüze sesi yine düşüncelerime dalmama neden olmuştu. Başımı usulca sola çevirdim ve Aykan'ın yoldaki ışıklar yüzünden bir aydınlanıp, bir karanlığa gömülen yüzünü incelemeye koyuldum.

Yüzü pürüzsüz, burnu bir erkeğe göre şaheser sayılabilecek düzgünlükteydi. Hafif kemikli ve kalkık bir burun. Gözleri ela olsa da çoğu zaman yeşile kaçan bir elaydı ve bu da bir erkekte rastlayabileceğiniz nadir özelliklerdendi. İnsanı içine çeken bir çift renkli göz. Üst dudağı alt dudağına göre bir tık daha kalın ve dolgundu.

Aykan mükemmeldi.

Ve ben bu mükemmeliyetle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Eğer bu yolda ilerlersek emindim ki karşıma yüzlerce kadın çıkacaktı. O yüzlerce kadınla hiç yorulmadan uğraşırdım belki ama âşık olduğu kızla uğraşma konusunda emin değildim.

Arzu onu en saf, en temiz haliyle tanışmıştı. O halinden de eser bırakmamıştı. Dolaylı yoldan da olsa en iğrenç işlere girmesini sağlamış, gözünü nefretin bürümesini sağlamıştı. Güvenini yakmış, parçalamıştı adeta. Çok sinsi bir kadındı emindim ki, nasıl başa çıkacaktım? Hadi onu hallettim diyelim, Aykan'ı nasıl durduracaktım?

O kadını yıllar sonra görecekti yarın ve kafası elbet karışacaktı. Herkesin karışırdı böyle bir durumda, Aykan'da suç bulmuyordum ama dediğim gibi korkmaktan da geri duramıyordum.

Beni itip geri o kadına dönmek isteyebilirdi.

Evimin önünde durduğumuzu fark ettiğimde emniyet kemerimi çıkardım ve bu arabadaki tek ses olmuştu. "İyi geceler." diye fısıldadım karışık bir ses tonuyla. Ses tonum kesinlikle allak bullak olduğumu belli ediyordu.

Tam kapıyı açıp ineceğim sırada onun da fısıldadığını işittim. "İyi geceler Derin." Gözlerimi kısa bir an için sımsıkı yumdum ve dışarı çıkıp kapıyı geri kapattım. Kapatmamla gaza basması bir olurken ellerim bomboş, ruhum çaresiz bir şekilde arkasından bakıyordu.

Sadece bakıyordu.

Daha şimdiden kafası karışmış sevgilisinin arkasından, küçük bir genç kız olarak ilk gecelerinin böyle berbat bitmesine sadece ve sadece bakabiliyordu.

---

Tüm gece gözüme neredeyse uykunun zerresi bile uğramamıştı. Ben geldikten bir saat sonra kadar annem gelmiş ve odama çekilmiştim. Saatlerdir de odamda, yalnızlığımı yüzüme vuran yatağımın içinde öylece uzanıyordum. Güneşin ilk ışıkları odama vurduğu anda başıma şiddetli bir ağrı saplanmıştı ama umursamamıştım.

Elim kolum birbirine bağlı öylece yatmaya devam etmiştim.

Belki bir belki biraz daha fazla bir saat diliminin ardından o kadınla yüzleşecekti. Eskiden aşık olduğu, taptığı kadının yüzünün her bir karesini tekrar ve tekrar inceleyecek, tekrardan konuşacaklardı. Arzu eğer Aykan'ın eski sevgililerinden herhangi birisi olsa gerçekten umursamazdım ama değildi. Aykan'ı yaşamı boyunca yaralayan tek kadındı ve hani şöyle de bir söz vardır ya; "Aşk cinayet sever, zaafım belki de bu yüzden katilime." Öyleydi işte. İnsan kendisini yaralayanın peşinde koşardı hep çünkü artık zaafı olmuştur o kişinin.

REİSTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang