4.8

7.8K 443 765
                                    

           

Duyuru: Bölüme atacağınız 50 yorum ve fazlasıyla diğer bölüm için ithaf hakkına sahip olacaksınız. (Oyu da atlamayın bebehlerim)

49.BÖLÜM

Çaresiz hissettiğinizi veya boğulduğunuzu düşündüğünüz zamanlarda ne yaparsınız?

Hıçkıra hıçkıra ağlar mısınız?

Yoksa tıpkı bir psikopat gibi susmadan güler misiniz?

Veya sarhoş ve acılı bir insanın gecenin koynuna saklanması gibi sadece susar mısınız? Ben öyle yaparım, tıpkı şu an gibi.

Tüm zehirleri içime akıta akıta, yaşamın içinde elbet bir güzelliğin olduğuna ve o güzelliğin bir gün beni bulacağına inanarak sadece susarım. Geçecek derim kendi kendime, geçecek. Belki kırılacak kalbin, yüzlerce kez daha. Ama sen kendi kendini iyileştireceksin.

Güçlü olmamın tek sebebi de buydu sanırım.

Kendi kendimi iyileştirebildiğime inanmam ve bunu başarmam.

İkimizden de çıt çıkmayan bir halde geri yata dönerken Aykan'ın neden hayatıma girdiğini sorguluyordum bir yandan. Her insanın hayatımıza girmesinin elbet bir nedeni vardı. Bazıları kısa bir süreliğine misafir olup sana dersler verir bazıları ise daimi kalarak, yanında olurdu. Aykan niyeydi?

Bana ders verip, hayatımdan hiçbir şey olmamış gibi çıkmak mı yoksa benliğime kattığı hislerini kalıcı kılarak, gitmemek mi?

"Seni eve ne zaman bırakayım?" Bomboştu sesi.

Olması gerektiği gibi.

Omzumu silkip, umursamaz görünmeye çalıştım. "Bilmem, ama çok vaktim yok." Kırgındı sesim.

Olmaması gerektiği gibi.

"Anladım." dediğinde bir şey demeden yürümeye devam ettik. Ben kendi içimde yaşadığım çelişkilerden ötürü ne kadar durgunlaştıysam Aykan da öyle durgundu. Kafeden sonraki ilk konuşmamız bu olmuş, başka bir şey dememiştik. Öyle cümleler kurmuştu ki, ne bana söyleyecek söz bırakmıştı ne de kendisine. Acılı ama en net bir şekilde bitirmişti yeni yeni şahlanan hayallerimi. Son yarım saattir gözüme çarpan çiftleri görmezden gelmeye çalışsam da, gözüme takılıyorlar ve boğazımdaki yumruyu durmadan hatırlatıyorlardı.

"Üzülmedin mi, kalbimi çarpıp çıkarken?

Küçülmedin mi, aşkla verdiğin sözden cayarken?

Nasıl bakıyorsun gözlerime, veda ederken?

Ben çok üzüldüm, sen üzülmedin mi?"

Yolun kenarındaki barlardan birinde duyduğum müzik adımlarımı yavaşlatıp, daha da kötü olmamı sağlamıştı. Belki anlamsızdı sözleri durumumuz için, belki anlamlı bilmiyordum ancak canım çok acıyordu. Tek bildiğim hakikat buydu. Canım acıyordu.

O da biliyordu ama umursamıyordu.

"İyi misin?" Avucumun içinde sıcak ellerini hissettiğimde irkildim ve geri çektim. Kirpiklerinin altından attığı bakışla olduğum yere kitlendim. Bakışları artık kötü hissettirmekten öteye geçmiyordu.

Bu geceden önce aramızda bir şeyler var sanıyordum meğer, uçurumummuş. Beni önemsiyor sanıyordum meğer, koca bir saçmalıkmış. Her şeyi atlatırız sanıyordum meğer, hepsi hayalden ibaretmiş.

"İyiyim Aykan." dedim soğuk bir ses tonuyla. Anlaması için bir adım geri attığımda kaşlarını kaldırıp indirdi ve önüne dönüp geri yürümeye başladı. Ben de şarkının etkisinden çıkıp peşinden ilerledim ve başka hiçbir şey olmadan yata geri döndük.

REİSWhere stories live. Discover now