1.0

23.7K 1.1K 459
                                    

11.Bölüm

"Ben çalıştım valla kanka." diyen Merve'ye 'İyi bok yedin' adlı 4 numaralı bakışımdan fırlatıyordum. Karakol olayının üzerinden 3 gün geçmişti ve sınav haftamız başlamıştı bugün. Ayrıca, Yağmur ve Berke'nin ilişkisini öğrenen Deniz, bu ilişkiyi sonuna kadar desteklemişti ve biz de biraz atışmıştık. Onun dışında, anonim cephesinde hiçbir şey olmamıştı. Ne bir mesaj ne bir rahatsız edilme durumu falan yoktu. Acaba benimle uğraşmaktan vaz mı geçti?

Teneffüs zilinin çalmasıyla, tam anlamıyla savaş ortamına girmiştik. Sınavlar, kelebek yöntemiyle yapıldığı için okulu çorba gibi karıştırıyorlardı. Herkes farklı bir sınıfta, yanında kendisinden küçük ya da büyük herhangi bir kişiyle giriyordu. 10-A sınıfının önüne gelmemle birlikte, yavaşça sırama ilerledim. Yağmur da bu sınıfta sınava giriyordu fakat artık bir önemi kalmamıştı. Onunla en son ki diyaloğum, suratına tükürmem olmuştu. Sonra ne ben ne de o bir adım atmıştı.

Yanımdaki 12. sınıf olan kişi hâlâ ders çalışıyordu. Zordu valla bunların da işi. Seneye ebem çalışacak değil mi?

"Hangi ders?" dedim. Çünkü çocuk resmen kitabı yalıyordu, yahu!

"İleri Fizik." dedi suratıma bile bakmadan. Haspam! İnşallah kuvvet ve hareketin dinamiğinde geberirsin.

"Hm, kolaymış ya." dediğimde çocuk öyle bir hızla döndü ki bana, kocaman kırmızı gözlükleri düşmüştü. Aslında gözlük olmayınca yakışıklıymış. Ne diyorum la ben?

"Bunu bana sen mi söylüyorsun?" dediğinde kaşlarımı çattım. 12'lerden pek çevrem yoktu, ki olanlar da bu çocuk gibi değildi.

"Tanıştığımızı sanmıyorum?" deyip tek kaşımı kaldırdım. Havalı olmak, ruhumda vardı anasını satayım! He yavrum he.

"Şey ee hani hep kavga falan ediyorsun ya pek çalışkan bir tipe benzemediğin için öyle dedim. Bir de 11.sınıflar için ileri fizik oldukça zordur." Söyledikleri mantıklı olduğu için, başımla onayladım ve hocanın gelmesini beklemeye başladım.

--------------

Okuldan çıkmış ve eve doğru yürüyordum. Evin yakınlarındaki alt sokağa girdiğimde, üzerimdeki cekete biraz daha sarıldım. Kasım'ın sonlarındaydık ve her ne kadar Antalya'da yaşasak bile hava günden güne hırçınlaşıyordu. Adımlarımı hızlandırdım.

Bir anda sessiz sokakta bir mesaj sesi duyuldu. Benimki değildi. Umursamayıp, yoluma devam ettim fakat çok geçmeden tekrar aynı ses duyuldu. Sokakta kimse yoktu, fakat mesaj sesi sanki dibimden geliyor gibiydi. Yan taraftaki binaların balkonlarına kısaca göz attığımda yine de kimseyi görememiştim.

Sinirle homurdanıp, tekrar yürüyecektim ki art arda gelen 4 mesaj sesi artık iyice tırsmamı sağlamıştı. Telefonumu çantamdan çıkardığımda bildirim ya da mesajlardan iz falan yoktu. Tam telefonu tekrar çantama atıp, eve doğru koşacaktım ki çantamın derinlerinde gelen ışık dikkatimi çekti. Elime aldığımda, bunun bir telefon olduğunu gördüm. Üstelik 8 tane mesaj da vardı! Bu ne şimdi?

Kilit olmaması şansın benden yana olduğunu gösterirken, gelen mesajlara girdim.

Gizli: Nasılsın yavrum?

Gizli: Bakıyorum istediklerini elde edemedin

Gizli: Bu telefonda sadece ben olacağım. Başka kimseyi kaydedemezsin ve

Gizli: Beni de engelleyemezsin!

Gizli: Şimdilik sessiz olmam her zaman sessiz olacağım anlamına gelmiyor

Gizli: Aptal sınav haftasının bitmesini bekliyorum

Gizli: Sonra asıl benle tanışacaksın

Gizli: Kiminle oynadığının farkında değilsin ufaklık

Gizli: Ha bu arada ceket yakışmamış ;)

Beyin fonksiyonlarım donmuştu resmen. Vücudum kısa süreli bir şoka girmiş olmalıydı ki en ufak bir kasımı dahi hareket ettiremiyordum. Sokağın ortasında öylece durmuş, telefona bakıyordum. Ve aklımdaki tek bir soru vardı. Bunu da ona soracaktım.

Derinsu: SEN ZENGİN MİSİN?

Gerçekten beni takip etmesi falan şuan ilgimi çekmemişti. Zengin mi bu la?

Gizli: Sen harbiden değişik bir yaratıksın amına koyayım. Buna mı takıldın cidden?

Derinsu: Evet ve hemen bana cevap ver hadi.

(Görüldü)

Derin bir nefes alıp tekrar yazdım.

Derinsu: Bak bana cevap vermezsen eve gitmem, ayrıca üşüyorum

Gizli: Hayır kızım hayır ne zenginliği, şimdi geç artık evine!

Daha fazla bir şey demeden telefonu çantama sokuşturdum. Telefon yanılmıyorsam, Samsung A5 idi. Evet, bu zengin olduğunu göstermezdi. Ama bunu herhangi bir kıza öylesine vermesi kesinlikle zengin olduğunu gösterirdi. Aman be, neyse.

Eve geldiğimde, dış kapının aralık olduğunu fark ettim. Annem her zaman dikkat ederdi bu duruma. Kaşlarımı çattım. Ortada bir şeyler dönüyordu ama hadi hayırlısı. Yavaşça içeri süzülüp, evden gelecek herhangi bir sese dikkat kesildim. Hırsız falan girmiş olamazdı değil mi?

Hıçkırık sesi duymamla birlikte, ellerimi sıkıca yumruk yaptım. Sesin geldiği yöne doğru ilerlediğimde, annemi buldum. Yatağının üzerine yüz üstü bir şekilde uzanmıştı ve ağlıyordu. Çantamı yere fırlatıp, yanına koştum.

"Anne." Diye sessizce çağırdığımda hıçkırıkları, haykırışa dönüştü. Yataktan hızlı bir şekilde doğrulup, sıkıca sarıldı bana. Annemin bu halde olması, canımı yakarken ben de sarıldım ona.

"Şş." Diyerek saçlarını okşamaya başladım. Ne olmuştu da annem gibi güçlü bir kadın bu hale gelmişti.

"Ba-baban be-" dediğinde tekrardan ağlama krizine girmesiyle iyice canım sıkıldı. Annem gözlerimin önünde çöküyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.

"Su getireyim." deyip ayaklandım. Suyu içtiğinde biraz olsun sakinleşmişti.

"Baban kızım, beni aldatıyor."

-----------------------------------

Hepinize merhaba! Bu bölümü yazarken o kadar mutluydum ki! Nedenine hemen geliyorum. Bugün instagrama bir girdim bir sürü bildirim. Hepsi: anonimfanx adlı bir sayfadan ve sayfa benim fan sayfam! Aşşırı mutlu oldum. Açan kişi kitaplarımı okuyup açmış, kısacası buradan birisi. Her kim isen, gerçekten çok teşekkür ederim. Öpüyorum kocaman.

Hikâyeye gelecek olursak, kıza iki yandan darbeler vurmaya hazırım. Çünkü neden olmasın? Mlüçmlzçlmaüzaü A bu arada en uzun bölüm bu oldu!

Sizinde fikirleriniz var ise, buraya iliştirebilirsiniz.

Hepinizi çok seviyorum! Kendinize dikkat edin, ona göre.

10.07.17

REİSWhere stories live. Discover now