1.7

21K 1K 244
                                    

18.Bölüm

"Aykan demeni tercih ederim." dedi düz bir ifadeyle. Şaka yapıyordu öyle değil mi? Deniz, iki haftadır beni kandırmıyordu. Gözümün içine baka baka yalan söylemiyordu bana, öyle değil mi? Fakat karşımdaki kişi o kadar ciddiydi ki, bunun şaka olabilme ihtimalini sildi beynim birden.

Bu gerçeğin damarlarıma bomba misali düşmesiyle birlikte, zaten hızlı olan nefesim daha da hızlandı. Ellerim vücudumdan bağımsız bir şekilde titremeye başladı. Neden bana yalan söylemişti? Titreyen ellerimle beraber yüzümü sertçe sıvazlayıp, kendime gelmeye çalıştım.

"Deniizz!" diye haykırmama rağmen kaçıyordu benden. Gülerek ona yetişmeye çalışsam da, nafileydi. O kadar hızlı koşuyordu ki, bir türlü yakalayamıyordum. Artık nefesim yetmezken durdum ve ellerimi diz kapaklarıma yerleştirip, eğildim. Öksürüklerim gittikçe artarken, sırtımı sıvazlayan elini hissettim Deniz'in.

"İyi misin?" dedi telaşlı bir şekilde. Neden bilmiyorum ama bu hareketi birden gözlerimi doldurdu. Benim için en ufak bir şeyde telaşlanan, beni her zaman koruyup kollayan birisine sahip olmak o kadar güzeldi ki...

Anlatamazdım.

"İyiyim." dedim ve sıkıca sarıldım. Belime dolanan kolları kendimi evimdeymişim gibi hissettirirken, mırıldanışını duydum.

"İyi olduğuna emin misin güzelim?" Kollarımı sıkılaştırıp, onun gibi mırıldandım.

"Biz hiç ayrılmayalım olur mu?" Bu sözleri söylemek ne kadar doğruydu bilmiyorduum fakat bir an içimden bunu söylemek gelmişti.

"Bunun ihtimalini bile unutmanı istiyorum." Bu kadar kesin laflar da yanlıştı. Bu keskin sözlerin ucu elbet bir gün batardı birimize.

"Öyle deme. Ortada bir yalan olursa, karşımda babamı bile tanımayacağımı biliyorsun." Geri çekilip, yapmacık bir şekilde kaşlarını çattı.

"Ne yani, sana yalan söyleyeceğimi mi düşünüyorsun?" dedi dudaklarını bükerek. Kahkaham istemsizce yankılanırken, dağınık saçlarını daha da karıştırdım.

"Bilmem, belki şuan bile yalan söylüyorsundur." Öyle bir şey yapmayacağına emindim ama ona sataşmadan da duramıyordum. Yüzümü avucunun arasına alıp, bakışlarını gözlerime dikti.

"Sana asla yalan söylemeyeceğim ve biz hiç ayrılmayacağız tamam mı?" Her ne kadar 'Bu kadar büyük konuşma.' demek istesem de bir şey demeden, başımla onayladım.

Aklıma üşüşen anıları unutmak istiyordum. İki hafta yahu, koskoca 15 gün. Her gün ona anonimi sormama ve kavga etmemize rağmen bana yalan söylemişti.

Yalan, başlarda dünyanın en güzel, ardından en sinsi ve zehirli bir sarmaşığı gibi hayatınızı sarmalayan şey. Küçük yalanlardan bahsetmiyorum, elbet. Hayatınızın dönüm noktası olan, büyük bir acı duymanızı sağlayan yalanlardan bahsediyorum. Fakat Denizin söylediği yalan küçük değildi. En azından benim için.

Neden Deniz? Beni korumak uğruna, sonucunu bile bile, neden bana yalan söyledin?

"Deniz, bak bana doğruyu söyle." dedim sabırsız bir şekilde.

"Sana ne zaman yalan söyledim, Derinsu?" Cevap vermemem üzerine bana yaklaştı.

"Bak güzelim, o anonim denen herifle hiçbir alakam yok. Kim olduğunu araştırdım evet ama bulamadım. Alarma getirin dediğim kişi de, babamla alakalı bir mevzu." Sesi o kadar keskin ve inandırıcıydı ki, gülümsemeden edemedim. Ama tekrardan eski halime döndüm.

REİSWhere stories live. Discover now