0.9

23.6K 1.1K 97
                                    


10.Bölüm

"İyi günler. Ben taciz ve tehditten bir numarayı ihbar etmek istiyordum."

Başından beri aklımda olan bir fikirdi bu, sadece doğru zamanı bekliyordum. Amacını çözecektim ve ona göre harekete geçecektim. Eğer, iyi niyetli birisi ise yazık olmasını istemezdim ama sınırını aşmıştı artık. Hayatımı, hadsiz birinin gelip karıştırmasını öylece oturup izleyecek halim yoktu. Bakalım, kimsin anonimcik?

"Tabi, şu taraftan lütfen." Diyerek ayağa kalktı ve eliyle sağ tarafı işaret etti. Uzun bir koridorun sonundaki kapıya geldiğimizde,

"Komiser Vedat size yardımcı olacaktır." Dedi ve geri döndü. Derin bir nefes alıp, kapıyı tıklattım. İçeriden "Gir!" diyen tok bir sesle, usulca içeriye süzüldüm. İçeride oturan yaklaşık 30 yaşlarında oturan adamla, kısa bir şok yaşadım. Bu kadar genç bir yaşta komiser olmak, güzel bir şey olmalıydı. Ben olsam egomdan geçilmezdi sanırım.

"Buyurun?" deyip eliyle ikili deri koltukları işaret etti. Hafifçe gülümseyip, hızla koltuklardan birine iliştim.

"Merhaba, ben taciz ve tehditten bir numarayı ihbar etmek istiyordum." Hafifçe gülümsedi, genç komiser.

"Öncelikle, merhaba. Ne zamandır, rahatsız ediliyorsunuz?"

"3 gündür. Telefonuma aniden bir numaradan mesaj geldi. Tanımadığım için cevap vermedim. Ardından küfür etti. Ben de kesinlikle küfür barındırmayan bir mesajla karşılık verip engelledim. Ardından yeni bir numaradan yazdı ve onu da ufak bir sohbetten sonra engelledim. Fakat o kadar yapışkan bir insan ki, yeni bir numaradan tekrar yazdı. Üstelik tehditleri de kesilmiyor."

Komiser, konuşmam boyunca dikkatle beni dinledi. Ah, etkileyici konuşmuştum değil mi? Not aldığı küçük defterden başını kaldırdı ve tekrardan ufak bir tebessüm bahşetti.

"Pekâlâ. Mesajlar duruyor mu?"

"Elbette." diyerek engellerini kaldırdığım 3 numarayla olan konuşmaları gösterdim.

"Mustafa Bey!" diyerek gür bir sesle bağırdı. İçeriye giren, hafif tombul ve gergin adamla tekrardan bana döndü.

"Küçük Hanım, numaralarla ilgili şikâyetlerden Mustafa ilgileniyor. Gereğinin yapılacağından emin olabilirsin." Diyerek elini uzattı. Ufak bir tebessümle komiserin elini sıktım ve Mustafa adlı polise yöneldim. Hemen karşı odaya girdiğimizde, numaraları istedi ve araştıracağını belirtti. Ben de daha fazla oyalanmayarak, oradan okula geçtim.

-------------------

"Ee, numarayı sonra tekrar engelledin mi peki?" Şuan öğle arasında Merve'yle birlikte kantinde tıkınıyorduk.

"Yok kanka, engelleme dediler. Zaten telefonu takibe aldılar. Mesaj geldiği an görecek onlar da." Gözlerini belertip, şaşırdı.

"Vay be, ee bunlar kim olduğunu ne zaman bulacaklar? Filmlerde falan 'şıp' diye buluyorlar." Omuzlarımı silkip, etrafa kısa bir bakış attım.

"Nereden bileyim? Biz sizi arayacağız dediler işte." Muzlu sütümden kocaman bir yudum alıp, piskevite gömüldüm. Merve'nin kolumu dürtmesiyle, ağzımdaki piskevitleri saçarak "Ne oldu la?" dedim. Bakışlarıyla, kantinin kapısını işaret ettiğinde öksürük krizine girecektim.

Berke kolunu Yağmur'un omzuna atmış, gülüşerek içeri giriyorlardı. Hemen Merve'ye döndüğümde, yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Ayaklanmaya çalıştığımda yapmaya çalıştığım şeyi anlayıp, bileğimi tuttu.

"Lan bırak da sıçayım ikisinin ağzına." Bağırmıştım fakat onların duyabileceği düzeyde değil.

"Bırak Derinsu. Bizi ilgilendirmiyor bundan sonrası. Olmuşlar işte." Yalvaran bakışlarına ve haklı oluşuna daha fazla dayanamayarak, sinirle geri oturdum sandalyeye. Yüzsüzler! Dik dik onlara bakmaya başladığımda bizi ilk fark eden Berke oldu. Aptal çocuk! Kolunu bu sefer Yağmur'un beline atıp, kendine çektiğinde iyice delirmek üzereydim.

İnsanda birazcık vicdan olur ya. Gerçi Berke, Merve'nin duygularını bilmiyordu ama fark ettiğini düşünüyordum nedense. Hem fark etmese bile ona bu ilişkiyi onaylamadığımı çok net bir şekilde ifade etmiştim ve çocukluk arkadaşının fikirlerine insan biraz saygı duymalıydı. Kantinden çıktıkları sırada telefonum titremeye başladı.

"Alo?"

"Alo, Derinsu Hanım. Ben Mustafa. Numara hakkında aramıştım. Bugün lütfen tekrardan buraya geliniz."

"Öyle mi? Tabi, okul çıkışı hemen geliyorum."

"Pekâlâ. İyi günler."

"Size de." diyerek kapattım telefonu. Nedense, heyecanlanmıştım biraz. Sanırım elime düştün artık, gizemli hadsiz.

---------

"Ne demek, bulamıyoruz? Şaka mı yapıyorsunuz?" Mustafa denilen adam, gözlerini kaçırdı.

"Bakın bu 3 hat özel ve çok iyi bir şekilde saklan-"

"Neyse ne kardeşim. Senin bunu bulman gerekmiyor mu?" Belki adamın üstüne fazla gidiyordum ama çıldırmak üzereydim. Hatların hepsi özelmiş de, çok iyi gizlenmiş de. Gizlenmese ben de bulurdum zaten.

"Evet ama bu imkansız. İsterseniz başka şubelere de başvurun, bulunmayacaktır."

"Delireceğim. Bu böyle devam mı edecek yani?"

"Yeni hat almazsa eğer eve-" Elimle kaldırarak, adamın susmasını sağladım.

"Ve biz yeni hat alacağına eminiz. Süper, gerçekten gösterdiğiniz performans gözlerimizi yaşarttı." Adamı alkışladım ve ardından seri bir şekilde eve doğru ilerlemeye başladım.

Bu kişi, düşündüğümün aksine çok ama çok güçlü aynı zamanda cesur birisiydi. Almıştım artık başıma bir bela ve bununla başa çıkmaya çalışacaktım. Hadi bismillah.

-------------------------------------------------------------------------

Ve hepinizi merhaba! Biliyorum bayadır bölüm atmıyorum nedeni ise misafir ve sanırım biraz da benim tembelliğim. Fakat siz yorumlarınızı arttırırsanız böyle bir durum yaşayacağımızı sanmıyorum. Smvüçlaüslmüçsemzç

Hepinizi kocaman öpüyorum. Hikâye yeni mi başlıyor dersiniz?

Görüşmek üzere efenim.

09.07.17

REİSWhere stories live. Discover now