4.2

8K 420 303
                                    

Müzik; Shawn Mendes-In My Blood

43.BÖLÜM

Kaderiniz, siz doğmadan önce belirlenir. Siz de bunu doğmadan öğrenirsiniz lakin dünyaya gözlerinizi açtığınız an hepsi teker teker silinir hafızanızdan. Tüm yalınlığınız, tüm çıplaklığınızla adım atarsınız bu nahoş evrene.

Kaderimde ne yazılıydı bilmiyordum lakin güzel şeyler olduğu konusunda şüpheliydim. Özellikle karşımdaki yaşlı adam bakışlarıyla yüzümü resmen paramparça ederken, bırakın şüpheyi emindim kaderimin berbat ötesi olduğundan.

Alarm'a hoş geldin küçük kız, cehennemine hoş geldin.

Beynimde yankılanan tek cümle.

Aykan tam doğrulacağı sırada, Deniz ondan önce hareket edip ayağa kalktı ve adama dönerek konuştu. "Hayır, böyle bir şey olamaz."

Adamın yaşlı ve yorgun çehresinde alaycıl bir gülümseme aydınlanıp söndü. "Nedenmiş?" Sorusu bile zaten buram buram küçümseme kokuyordu.

"Çünkü yaşı ve eğitim durumu nedeniyle giriş yapamaz bu binaya. Yasalara aykırı." dedi Aykan, Deniz'in duraksamasından faydalanarak. Ardından o da ayağa kalktı ve yanıma geldi büyük adımlarla. "Ha bir de tabi kendisi sözlüm olur. Bu yüzden de giremez."

Herkes, ben de dâhil, oldukça şaşırırken Aykan kendinden emindi. Hem de fazlasıyla. Arka cebime ufak bir şeyi çaktırmadan yerleştirirken, yaşlı adam ayağa kalktı. İkimizin karşısına yaşına göre oldukça dik ve özgüvenli adımlarla geldi ve durdu.

"Kanıt?" dedi tek bir kelimeyle. Neredeyse ağlayacak kıvamdayken, artık bittiğimizi düşünüyordum. Girdiğimiz işler resmen bok yoluna gidiyordu ve ben durdurmak yerine resmen daha da körüklüyordum. Aptal bir insandım. Kendi kendimi gaza getirip, sonunu düşünmedi işlere giren aptal kız.

Sağ elini havaya kaldırıp, yüzük parmağını salladı Aykan. Alyansı parıl parıl parmağında duruyorken, daha fazla ne kadar şaşıracağımı bilemiyordum. Adam dumura uğramış bir yüz ifadesiyle Aykan'ı süzdükten sonra bana döndü. Elim kolum bağlı öylece adama bakarken, deminki cesaretimin kırıntıları dahi yoktu ruhumda.

"Ben..." diye cümleye başladım ama devamını getiremediğim için Aykan'a bakmak zorunda kaldım.

"Cebimde demiştin?" deyip tek kaşını kaldırdı. Koyulaşmış ela irislerinin ardındaki uyarıcı ifadeyi algıladığım an, gözlerimin önündeki perde kalktı resmen. Elimi arka cebime daldırıp yüzüğü çıkardım ve sağ yüzük parmağıma takıverdim yüzüğü.

"Unutmuşum." diye mırıldandığımda, odadaki herkesin bakışları hâlâ üzerimizdeydi. Hayatımda hiç gerilmediğim kadar gerilmiştim resmen ama çaktırmıyordum. Omuzlarım dimdik, konuşmam yerindeydi.

Çünkü Aykan'a güveniyorsun.

Çünkü bu odadan seni almadan çıkmayacağına eminsin.

Yaşlı adam elini Aykan'ın sağ omzuna koydu ve dışarıdan oldukça dostane görünen bir tavırla sıktı. Aykan'ın yüz ifadesi ise bomboş ve bir o kadar da katıydı. Her şeye o kadar hazırlıklıydı ki, sırf bu hali yüzünden bile hayran kalınabilirdi.

"Köstebek olduğundan şüphelendiğimi biliyorsun değil mi evlat?" dedi Aykan'ın tam gözlerinin içine bakarak. Aykan'ın ileriye bakan gözleri adama çevrildi ve öyle bir bakışma yaşandı ki aralarında, ortamın sıcaklığına bir odun daha ekleyip, arttırdılar.

Alevler çevremizi çoktan sarmış, bizi kül etmeye hazırlardı.

"Biliyorum efendim." dedi açıklama yapma zahmetine girmeden. Açıklama yapmaması benim de öyle düşünmemi sağlamıştı. Çünkü Aykan eğer bir konuda suçsuzsa size çatır çatır bunu söylüyordu. Susmuyordu şuanın aksine.

REİSWhere stories live. Discover now