Yeşilin En Güzel Tonu.. (52. bölüm)

En başından başla
                                    

“İyi de kim olabilir ki?” derken düşünmeye başlıyorum. Jale teyzemde bu işin içinde olduğuna göre Osman amcamda kesin biliyordur bu işi…

“Peki, Osman amcam olabilir mi?” diye soruyorum hemen aklıma gelen ilk fikirle…

“O nerede ki görünmüyor ne zamandır?” diyor tabi haberi yok biz küsken almıştım haberini.

“Bir haftalığına bir yere gitmişti şuan hatırlayamıyorum ama yarın dönecek olması lazım” diyorum.

“Neyse ya bir süre düşünmesek ya bunları olur mu?” diye soruyor.

Ah olmaz mı! Zaten bende tüm bunlardan uzaklaşmak istiyorum ya..

“Benimde en çok buna ihtiyacım var kerem… Bunları düşünmek istemiyorum bir süre..”

 

“Güzeell” diyor yüzüne kocaman gülümsemesini yerleştirerek.

Bu tabii hemen benimde yüzümün gülmesine neden oluyor. Kerem mutluysa bende mutluyum.

“O zamaaan nereye gidiyoruz?” diye soruyorum büyük bir neşeyle.

“Nereye gitmek istersin?” diye soruyor pat diye.

Ne yani nereye istersem gidecek miydik şuan. Hemen düşünceli halime geri dönüyorum. Düşün bakalım zeynep nereye gidebilirsiniz? Gerçekten şuan farkına varıyorum ki hiçbir yerin önemi yok benim için. Nereye gidersek gidelim keremin varlığı yetiyor. Tamam, biliyorum çok klişe oldu ama gerçekten öyle hissediyorum şuan.

“Eee karar veremedin galiba?” diyerek düşüncelerimi bölüyor kerem.

“Gitmek istediğim özellikle bir yer yok” diyorum tepkisini dikkatle izlerken.

“Nasıl yani? Eve mi gitmek istiyorsun yoksa?” diye soruyor bu sefer de alnı kırışırken. Kendini o kadar kaptırmış ki bu ufak çaplı kaçamağımıza eve gitme fikrine hiç sıcak bakmıyor.

“Hayır hayır” diyerek rahatlatıyorum onu hemen. “Sadece gideceğimiz bir yerin önemi yok demeye çalıştım. Yani birlikte olduktan sonra”

Iyy kendimden utandım şuan. Filmden çıkma karakterler gibi konuştum ama ne yapayım canım Allah Allah! Ama keremin yüz ifadesini incelersek ona hiçte klişe gelmeyen bu sözler karşısında yüzü aydınlanıyor. Öyle güzel gülüyor ki hiç susmadan –sırf o gülsün diye- saçmalayabilirim.

“E bir şey söylemeyecek misin?” diye soruyorum hala sırıtıp duran kereme bakarak. O ise bir yola bir bana bakıp hala sırıtmaya devam ediyor.

“Telefonunu ver” diyor bir elini bana uzatırken.

“Neden?” diye soruyorum anlamayarak.

“Ya zeynep bi ver dedim ikiletmesene”

EVCİLİK OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin