Bölüm 49

2.6K 137 8
                                    

İYİ OKUMALAR.... 😊😊

Sabaha karşı çığlık atarak uyanmıştım. Derek bile sıçrayarak uyanmıştı. Bebeğim yine ve yine hareketlenmişti fakat hareketleri benim acı çekmeme neden oluyordu.

"Sakin ol güzelim." dedi telaşlı sesiyle. Fakat sakinleşmek şu an için en imkansız sıfat olurdu benim için. Tekrar ve tekrar çığlık atarken ağzımdaki kan ile midemi boşaltmıştım yatağa.

Derek'in kükremesi de acımı almaya çalışması da hiçbir işe yaramamıştı. Vücudumdaki her bir hücre isyan ederken bebeğim aniden kesmişti hareket etmeyi. Ne olmuştu, neden olmuştu veya aniden durmasının sebebi neydi bilmiyorum ama durması benim için altın fırsattı. Bitkin bir halde kendimi yatağa bıraktım. Yaralarımın yavaşça iyileştiğini hissederken Derek saçlarımı yüzümden çekip su içmeme yardım etti. Böyle devam ederse hayatım tahmin ettiğimden daha önce sonlanacaktı ki bebeğimin güçlenmesi bu ihtimali arttırıyordu.

"İyi misin güzelim?" diye sordu Derek. O da bitkindi çünkü acımı almasına izin vermiştim. Sebebi ise yaralarımın bebeğime zarar verebilecek olmasıydı.

Başımı olumlu anlamda sallayıp gözlerimi kapattım. Fakat kusmanın etkisiyle ağzımda iğrenç bir tat oluşmuştu. Derek'in yardımıyla lavaboda elimi yüzümü yıkayıp yatağa geri döndüm. İkimizde sessizlik içinde hızlanan kalplerimizi sakinleştirmek için bir süre dinlenmiştik.
Derek bir süre sonra gözlerini bana çevirdi ve elini saçlarıma daldırıp yavaş hareketlerle okşamaya başladı.

"Kendimden nefret etmem için en büyük sebep." diye mırıldandı duyulamayacak bir tonda. Fakat ben keskin duyularım sayesinde onu duymuştum. Bebeğimden arta kalan tek şey duyularımdı. Onun dışında pek bir işe yaradığım söylenemezdi.

Yine aynı şeyi yapıp kendini suçluyordu. Ve ben yine ondan daha beter hissetmeye başlamıştım.

"Derek lütfen." diyerek doğruldum.

"Malia..." dedi nefesini vererek ve ekledi.

"Eğer kendime hakim olsaydım böyl-"

"Bebeğimiz olmayacaktı. Derek lütfen artık. Bu sancılar normalinden biraz daha sert çünkü bebeğimiz çok güçlü." dedim çünkü bebeğimizden nefret etmesini istemiyordum.

"İnan bana ondan nefret etmeye kalkışman bile bebeğimizin verdiği acıdan daha çok acıtır." dedim gözlerimin dolmasına engel olamayarak.

"Derek ben bebeğimizi sevmeni istiyorum. Her ne yaparsa yapsın..." dediğimde çok farklı bakışlar kaplamıştı yeşillerini.

"Annem benden nefret etmişti. Bu babamın hatasıydı ve annem babama daha çok bağlanırken benden nefret etmişti." dediğinde ağzım açık ona bakakaldım. Gözlerini ellerine çevirmiş duygularına hakim olmaya çalışıyordu.

"Fakat ben onu sevdim. Hala seviyorum. Ama o-...." dedi ve sustu. Ellerimi yüzüne yerleştirip bana bakmasını sağladım. Ne söyleyebileceğimi düşünürken o gözlerime sevgi dolu gözlerle baktı ve ekledi.

"Ama sen öyle değilsin. Sen annelik ile donatılmış gibisin. Bir melekten farkın yok. Ve inan bana o çok şanslı." dedi bebeğimizi ima ederek.

"Evet o çok şanslı. Çünkü babası harika biri." dedim mutlu hissetmesini umarak. Dudaklarında tebessüm belirse de hala berbat hissediyordu.

"Biz acıktık." diyerek masumca baktım. Bunu hep bir bahane olarak kullanıyordum ama her zaman işe yarıyordu. Derek söz konusu biz olunca herşeyi bırakıp bizimle ilgileniyordu.

Derek derin bir nefes alıp duygularından kurtulmak istercesine başını iki yana salladı. Ardından bana yardım edip yataktan kalkmamı sağladı ve mutfağa yöneldi. Bir eli belimdeyken diğeri ile elimden tutmuştu.

AŞK ISIRIĞI #Wattys2016Where stories live. Discover now