Bölüm 8

7.4K 334 26
                                    

İYİ OKUMALAR

multi:Malia'nın dansı(temsili)

*********************

Sabah prenseslere benzer bir şekilde uyandım demeyi ne kadar da çok isterdim ama ne yazık ki öyle olmadı.Kulağımın hemen yanındaki telefonum çalınca kendimi yerde buldum.Söylene söylene ayağa kalkıp ısrarla çalan telefonumu elime aldım.Bu numarayı tanımıyordum ama eğer gerçekten önemsiz bir şey içinse arayanın benden çekeceği vardı.

"Merhaba Bayan Space.Ben Beacon Hills Lisesi müdürü John Clark."

"Evet, dinliyorum Bay Clark."dedim.Sesim heyecanımı ele veriyordu ama heyecanımı şimdilik bastırıyordum.

"Detayları okulda konuşuruz ama şunu belirtmeliyim ki sizi okulumuzda görmekten onur duyarız.İki hafta sonra okulda görüşmek dileğiyle."dediği anda mutluluğum tavan yapmıştı.Annem ve babam göremese de ben kendi ayaklarımın üstünde durmaya başlayacaktım.

"Peki teşekkürler."

"İyi günler Bayan Space."dediğinde "İyi günler." dedim ve telefonu kapatıp yataktan kalktım.Şu an çok mutluydum.Mutlu olduğumda yaptığım dansımı yapmaya başladım(multide).Benim bu dansımı sadece annem ve babam biliyordu.Yani başka kimseye rezil olmamıştım.Eh, bu da iyi bir şey...

Sonunda nefes nefese kaldığımda kendimi yatağa attım.Annem ve babam bunu görmeyi çok istiyorlardı.Ben onların tek çocuklarıydım ve tek istekleri buydu.Annemin ayrıca bir isteği vardı; onunki gibi mutlu bir yuvaya sahip olmamdı.Ama ne yazık ki ikisini de göremediler.

Günümün ilk dakikalarında aldığım sevindirici haberle bu günü kendime hediye ettim.Önce gidip dışarıda kahvaltı edecektim.Ayrıca ormanda yürüyüş yapıp mağazaları gezmeye karar verdim.Ya da önce mağazaları gezip ormanda yürüyüş yaparım.Buna daha sonra karar vermeye karar verip pencereden dışarıya baktım.Normal bir yaz sonu havasıydı.Dolabımdan kot şortumu ve tişötümü çıkarıp yatağımın üzerine bıraktım.Hemen duşa girdim.Duştan sonra giyinip telefonumu alıp aşağı indim.Görünüşe göre Kate yine av peşindeydi çünkü arabası evin önünde değildi.

Arabamla gidip gitmeme konusunda kararsız kalmıştım.

-Yürüyüşü de arabanla yaparsın artık.-diyen iç sesim alaycılığını yüzüme vurmuştu yine.

'Sana da günaydın canım.Boşuna uğraşma bugün sen bile benim mutluluğumu bozamazsın.'diye karşılık verip evden çıktım.Resmen iç sesimle konuşuyordum ama ilginç bir şekilde tek dostum oymuş gibi hissediyordum.Evet arkadaşlarım olmuştu fakat bana göre dostun yeri bambaşkaydı.

-Desene eski Malia geri geldi.-

'Aynen öyle şekerim.Şimdi müsaade edersen bugünün tadını çıkaracağım.' 

-O zaman afiyet olsun canım.-

İç sesimin esprisiyle mutluluğum birazcık sendelese de kısa sürede toparlanmıştım.İnternetten kafe adreslerine baktım.Ormandan çokta uzak olmayan bir kafeyi gözüme kestirip asresini aldım.

Kafeye girdiğimde kalabalık olduğunu görünce yüzümü buruşturdum.Ben buraya yürüyerek gelmiştim ve midem varlığını her geçen dakika guruldayarak hatırlatıyordu.Tam kafeden çıkacakken bir garson yanıma gelip bir masanın boş olduğunu söyleyince midem sevinçten bir kez daha guruldamıştı.Midemi umursamayarak garsonun peşinden gittim.Cam kenarındaki masayı gösterip siparişlerimi getirmek için gitti.

Aklıma Derek gelince yüzümde bir tebessüm oluşmuştu.Onunla uyumak çok huzur vericiydi.Onunla uyandığımdaki mutluluğum ise anlatılamazdı.O gün içindeki bir yara daha gün yüzüne çıkmıştı.O aldatılmıştı ve bunu ustalıkla saklayabiliyordu.Aramızdaki bağ ateş kırmızısı rengindeydi.Yani ben o bağı her hissettiğimde aklıma bu renk geliyordu.Gözlerime bakarak beni sevdiğini söylemesi oyun olsa da beni çok mutlu etmişti.Bir erkekten ilk kez duyuyordum bu cümleyi ama o da yalandı.Kalbim bu cümleyle kıpır kıpır olmuştu ta ki beni öpene kadar...

Elim dudaklarımı bulurken onu özlediğimi hissettim.Ben ilk kez birini bu kadar düşünüyordum ve o da kalbi yaralı bir kurt adamdı.Henüz iki gündür tanıdığım biri için çok abartılı hislerdi bunlar fakat kendime engel olamıyordum.

"Çok üzgünüm bayan ama bu masa rezervasyonlu."diyen garsonla düşüncelerim dağılmıştı.O az önce ne dedi?Şaşkınlık dolu gözlerimi garsona çevirdim.Açlıktan olsa gerek sinirlenmiştim.

"Siz nasıl garsonsunuz yaa!Masalardan haberiniz yok.Onu geçtim sizin birbirinizden bile haberiniz yok.."dedim.Oyun falan mı bu?

"Biliyorum bayan özür dileriz.Ama maalesef bu kafedeki tek boş masa ve o da rezervasyonlu.Yapacak bir şey yok."

Bu resmen kibarca buradan defol demekti.Ama ben çok açım yaa.Başka bir kafeye kadar yürüyemezdim.Burada da yer yoktu.Acaba ormana gidip ağaç mı kemirsem?Sonuçta orman buraya başka bir kafeden daha yakındı.Offf saçmalamaya başlamıştım yine.

Daha fazla oyalanmamak için masadan telefonumu aldım ve garsona dönüp "Yaptığınız affedilir değil ama sırf bu masayı rezerve eden kişi için kalkıyorum."dedim.Hızla buradan çıkacakken duvara çarptım.'Kafenin ortasında duvar mı olur be!'diye  isyanlara girmeden kafamı kaldırıp neye çarptığıma baktım.Ama bu duvar falan değildi.Bu Derek'ti.

************************

Merhaba, sizleri çok seviyorum yorumlarınız beni çok mutlu ediyor.Çoooookkk teşekkür ederim.Yeni bölümü bu kadar geciktirmemeye çalışacağım. ;)

AŞK ISIRIĞI #Wattys2016Where stories live. Discover now