Bölüm 35

3.4K 183 27
                                    

İYİ OKUMALAR... :)

"Malia! Malia aç gözlerini." Sanki bir mağaranın dibinden geliyordu bu ses. Onun hemen ardından yükselen başka bir ses daha vardı ve bu bir çocuk sesiydi.

"Anne. Annee! Beni senden almalarına izin verme anne." diyen bebeğimi aradım.

"Hayır bebeğim, buna asla izin vermeyeceğim canım. Neredesin bebeğim?" derken aramaya devam ediyordum.

Bulamamıştım fakat sesi her geçen saniye bana yaklaşıyordu. Her yerde bebeğimi ararken yüzüme gelen hafif darbelerle  gözlerimi açıp etrafıma baktım. Birkac derin nefes aldıktan sonra gözlerimi karnıma çevirdim.

Aklıma bebeğimin aldırılıp canice öldürülmesi gelince Derek'i yakasından tutup kendime çektim ve öfkeli gözlerimi gözlerine diktim.

"Sen benim bebeğimi hangi hakla öldürebilirsin? Seni cani, vahşi herif!" diye bağırdım.

Ve ardından onu geriye itip serumu kolumdan çıkarıp yataktan kalktım. Derek "Bir dakika beni dinler misin?" demesi ile şaşkınca ona baktım. Sanırım eski Derek geri geliyordu ama ben eski Malia değildim artık.

"Neyi dinlememi istiyorsun? Bebeğimizi hayattan ve benden nasıl kopardığını mı? Sen bebeğime bir şans verdin mi? Vermedin!  Ama ben sana bebeğimin hatırına bir şans veriyorum. Bir daha sakın karşıma çıkma Hale." diye bağırıp o lanet odadan ağlayarak çıktım. Derek'te odadan çıkıp peşimden geldi.

"Malia." dedi ve boğazını temizleyip devam etti.

"Yapmadım. Onu öldürmedim." dedi hızlıca. Bense önce donup kalmış sonra gözyaşlarına yenilmiş bir halde bebeğimi hissetmek istercesine karnıma dolamıştım kollarımı.

"Tanrım. Tanrım sana şükürler olsun. Bebeğim hala benimle. O hala benimle. Şükürler olsunki hala yaşıyor." diyerek ağlamaya devam ettim ve yere oturdum. 

Gözyaşlarım görüntüyü bulanıklaştırıyordu fakat çıkan gürültüden Peter'in geldiğini anlamıştım. Fakat öfkesinin boyutunu hissetmek ürkmeme neden olmuştu.

"Malia! Derek! Neler oluyor burada?" dedi ve yanıma gelip beni yerden kaldırdı. Ağladığımı görünce Derek'e bakıp "Ne yaptın kızıma?" diye tısladı.

"Hiçbir şey." diyen Derek'e bakmadan gözyaşlarımı silip Peter'e baktım. Sevinçle boynuna sarılıp "O hala benimle baba. İnanabiliyor musun? Yaşıyor ve hala benimle." dedim Peter'in şaşkın halini umursamadan. Gözyaşlarım tekrar akmaya başlarken kahkaha atıp geri çekildim ve ellerimi karnıma götürüp "Seni çookk seviyorum bebeğim." dedim.

"B-bebeğin mi?" diye şaşıran Peter'e dönüp kaşlarımı çattım. Bir kişiden daha duymak istemiyordum bebeğimin istenmediğini. Bu yüzden duruşumu dikleştirip kendinden emin bakışlarımı ikisinin üzerinde gezdirip öfkeli bir ses tonuyla konuştum.

"Evet çünkü ben HAMİLEYİM Ve bunu bir daha asla tekrarlamayacağım. Kim ne derse desin ben bebeğimi istiyorum. Ona zarar vermeye kalkışırsanız gözünüzün yaşına bakmam ve sizi gebertirim. Anladınız mı? Şimdi yanımda olup destek olacak olan kalsın." dedim ve gözlerimi Derek'e dikip daha sert bir şekilde  devam ettim.

"Bebeğimi kabul etmeyen de si*tirip gitsin."

******

Jennifer "Şimdi nasılsın canım?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. Evin önündeki masada karşılıklı oturmuş kahve içiyorduk.  Belki de uzun süredir tadamadığım normal bir hayatın başlangıcıydı bu. Çünkü Derek ile hiçbir bağımın kaldığını sanmıyordum. Bu kalbimi yakıp kül etse de bebeğim daha önemliydi. Kahvemi elime alıp bugün yaşananları düşündüm.

AŞK ISIRIĞI #Wattys2016Where stories live. Discover now