BÖLÜM 22: DAĞITIM İZNİ

2.1K 86 7
                                    


MERHABA ARKADAŞLAR GECİKMELİ DE OLSA, YENİ BÖLÜM SİZLERE. İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.

Nihayet tren yolculuğu sona ermiş ve Balıkesir tren istasyonuna ulaşmıştık. Tren yavaşlarken, camdan ailemi görmüştüm ve çok heyecanlanmıştım. Annem karşıdan öyle değişik gelmişti ki, sanki fiziksel değişimler yaşamıştı. Onlarda beni görmüşler ve sevinçle el sallamaya başlamışlardı. Ben de mutluluk içinde karşılık vermiştim.
Tren durduğu gibi, valizlerimi alıp trenden indim. Annemleri görüyordum işte. Üç beş adım uzağımda duruyordu canım annem. Valizleri bıraktığım gibi, koştum anneme. Öyle bir sarıldım ki, kimsenin ayırması mümkün olamazdı. Oda bana o özlem ve hasretle sarılmıştı. Omzuma yaslanan başı içinden, yüreğinden gelerek söylediği "Oğlum" kelimesine engel olamamıştı. Gözlerim dolmuştu ama güçlü görünmeye çalışıyordum. Zaten bir gün boyunca yeterince ağlamıştım ve bu kezde annemi üzmeyi istemiyordum. Ben de saçlarını koklayarak "Annem" diye seslendim. Saçının kokusunu özlediğim kadın, saçlarını boyamıyor olmalı ki saçları aklarla doluydu. Ben annemi hiç böyle görmemiştim. O hep saçını boyar, kendine bakmaya çalışırdı. Biraz sarıldıktan sonra, ellerimi tutarak bana baktı ışıldayan gözleriyle. Bir değişiklik daha farketmiştim.
- Anne! Dişlerin noldu senin?
- Çektiriyorum oğlum, dökülmeye başladı da.
Sonradan öğrendiğim, dişleri dökülmeye başlamış ve muhtemelen bana olan üzüntüsü buna sebep olmuştu. Annem beni o kadar çok severdi ki, beni koca herif olmama rağmen eve geç kalsam mutlaka arar, iyi olup olmadığımı öğrenirdi. Kendi aç kalır, bizi doyururdu. Ve daha nice fedakarlık işte. O büyük sevgisinin yaşattığı özlem ve hasret nedeniyle kilo vermiş, dişlerinden olmuş, kendine bakmayı bile unutmuştu.
Annemle ufak diyalogumuz sona ermişti. Hemen babamın elini öptüm ve sarıldık.
- Hoşgeldin oğlum. Maşallah çok iyi görünüyorsun, değil mi hanım?
- Benim oğlum yakışıklıdır, birtanedir.
- Sağol baba, hoşbulduk. Annem sen de sağol. Benim annem de dünyanın en güzel kadınıdır.
- Eee, ya ben ya ben?
- Haa, kardeşimden sonra tabi!
Kardeşimle de sımsıkı sarıldım ve hasret giderdim. Sabahın 6'sında, sarmaş dolaş bir aile oluvermiştik istasyonda. Ve sonra valizleri babamla bölüşüp yola koyulduk. Hemen çıkıştan bir taksi çevirip, evin yolunu tuttuk. Takside babam önde, annem ve kardeşim ile ben arkadaydık. Annemi öpmeye doyamıyordum. Onun kokusunu duyabiliyordum ve sağ salim yanımdaydı her biri. İçimden şükrediyor ve yeniden sarılıyordum annem ile kardeşime. O özlem ve hasret duygusu bambaşka oluyormuş.
Çok geçmeden eve gelmiştik. Kapıyı açtılar ve önden ben girdim. Evime girmiştim ama sanki benim evim değil gibi yabancı hissediyordum. Askerlik psikolojisi yaşamak böyle oluyormuş. Askeriyeye alıştığın için, ayrılmak çok zor oluyormuş. Askerliği ve henüz bilmediğim aşkı, asıl usta birliğinde yaşayacaktım ama haberim yoktu. Eve girip eşyalarımı bırakmak için, üst kata kendi odama çıktım. Beni bir sürpriz bekliyordu. Uzun süredir odamın koyu kırmızı renge boyanmasını istiyordum. İçeri girdiğimde şaşırmıştım. Çünkü odam istediğim renge boyanmıştı. Hemen valizlerimi bıraktım ve salona geçtim.
- Anne!  Harikasınız siz ya, napmışsınız odamı?
- Sana sürpriz yapalım dedik oğlum. Çok istiyordun biliyorum. - Gerçekten güzel olmuş, ellerinize sağlık. Hem bak saçma olur diyordun, nasıl olmuş ama?
- Ben iyi olmaz sanıyordum yavrum, ama gerçekten güzel oldu. Salonu da o renkten yapacağız.
Sohbet sohbeti açıyor, sabahın köründe laflıyorduk.
- Yavrum, kahvaltıyı hazırlayayım mı? Evden çıkmadan hazır etmiştim, çay kaldı bir tek.
- Valla çok iyi olur annecim, uykum var ama çokta açım.
Annem hemen mutfağa geçti. Ne hızla yaptı bilmiyorum ama, çok geçmeden hem çay hem de menemen hazırdı. Menemeni çok seviyorum ve bunu annem iyi biliyordu.
Az sonra sofraya geçtik ve mutlu, huzurlu, sohbet dolu bir kahvaltı ettik. Askerlik maceralarını merak ettikleri için, askerlikten soruyorlardı. Bende seve seve anlatıyordum merak ettiklerini.
Kahvaltıdan sonra müsaade istedim ve odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Hemen yatağa attım kendimi. Uyuyup kalmışım ve saatlerce dinlemişim. Annem akşam yemeği için seslenmişti. Öylelikle kalktım ve odama, etrafa, perdenin arkasından sokağa baktım. Evdeydim ve şaka gibi geliyordu. Üstüme müsait birşeyler giyip, odadan çıktım. Yemeğe geçtim ve güzel bir akşam yemeği yedik. Özlediğim şeyleri yapmıştı annem. Doya doya yemiştim. Yemekten sonra da akraba gezmesine gidelim istedim. Teyzemlere gitmeye karar verdik. Sürpriz olacaktı onlara. Bugün geldiğimden haberleri yoktu. Giyindik ve yola çıktık. Bir süre sonra teyzemlerin evine varmıştık. Kuzenlerimin evde olmasını dileyerek, kapıyı ben çaldım. Kapıyı açan teyzemdi:
- Aaa! Emrecim bu ne sürpriz böyle. Hay Allah hoşgeldin yavrum. Bilmiyorduk bugün geleceğini bak.
- Hoşbulduk teyze.
Hemen içeri girdik ve herkesin şaşkınlığı arasında eniştem, kuzenlerim hepsiyle sarıldık. Çok mutlu olmuşlardı bu sürprizimden dolayı.
Aynı askerlik sohbetleri burada da mevzu bahis oldu. Çay, kahve, kek eşliğinde gece yarısına kadar güzel bir sohbet ettik.

Diğer günlerim de bu şekilde geçmişti. Gezerek ve eğlenerek 7 günü bitirmiştim. Gideceğim gün gelmişti. Birkaç saat içinde çıkacaktım. TV de haberlere bakıyordu annemler ve bir haber yayınlanıyordu.

GÜMÜŞHANE'DE TERÖR SALDIRISI! 1 ŞEHİT 3 YARALI.

Haber tam olarak böyleydi. Annemin etekleri tutuşmuştu. Çok korkmuştu bu haber yüzünden.
Benim hiçbir korkum yoktu. Ancak o haberden sonra ister istemez tedirgin oluyordu insan. Ancak ne olursa olsun gidecektim ve yola çıktım. Bu kez ailemle kapıdan vedalaştım. Gelip terminalde daha da zorlanmalarını istememiştim. Yola çıktım ve çok geçmeden Şehirlerarası Otobüs Terminaline ulaştım. Önceden ayrılan biletimi kestirdim ve çok geçmeden gelen otobüsüme bindim.
Yeni bir dönem, yeni bir şehir ve yepyeni bir hayat başlıyordu. Hem güzel anılarım olacak, hem de beni hasta edecek duruma getiren aşkı yaşayacaktım.

ASKERLİK AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin