BÖLÜM 6: ASKERE GİDECEĞİM GÜN

4.7K 181 34
                                    

MERHABA DEĞERLİ ARKADAŞLAR, BU BÖLÜM İLE ASKERLİK HAZIRLIKLARINI SON BULDURUYORUZ. ARTIK KÜTAHYA'YA YOLA ÇIKMA VAKTİ GELDİ. ASKERLİİN İLK AYLARI, ACEMİ BİRLİĞİ İÇİN HAZIRIZ...EĞLENCELİ BİR ACEMİLİK DÖNEMİ SİZİ BEKLİYOR OLACAK...İYİ OKUMALAR:))
ÜSTTE HER ASKER GİDERKEN DUYABİLECEĞİNİZ GÜZEL BİR ŞARKI VAR:))

O gece eve döndüğümde uzun uzun sohbet etmiş ve ailemle vakit geçirmiştim. Erken uyudum ve askerlik için yola çıkacağımız günün sabahı, heyecanlı ancak bomboş bir kafayla uyanmıştım. Etrafıma baktım şöyle bir. Son günümdü ve akşam trene binip memleketimden çıkacaktım. Valizim hazırdı, kahvaltıda hazırdı tabiki. Kalktım hemen üzerime birşeyler giyip, elimi yüzümü yıkadım ve kahvaltıya geçtim. Hemen diyaloglar başlamıştı. Annem hem sevinçli ve gururlu, hem de üzgündü. Belli etmediği yanlarını çok rahat anlardım annemin. Çok bağlıydım anneme ve gözleri konuştuğunda rahatça okuyabilirdim söylediklerini.

- Askerimizle, son kahvaltımız 15 ay yok artık evde.

- Yok be annecim, izinlerim olacak ya! Gelmeden haber vereceğim, bana menemen yapacaksın. Dolmalar, sarmalar.

Gözleri dolmuştu bile ve ağlaması an meselesiydi. Hemen masadan kalkıp başını göğsüme yasladım ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Hem ağlıyor hem konuşmaya çalışıyordu.

- Yaparım tabi yavrum. Ne istersen söyle yaparım ben.

Benimde gözlerim dolmuştu bu durumda. Babam ağırlığını koruyor, kardeşim ise bana çok bağlı olduğu için, gözyaşlarını tutmak için büyük mücadele veriyordu. Annemi biraz rahatlatıp, sandalyesine oturttum ve karşısına geçtim. Teselli edecek sözler söylemeliydim özellikle annem ve kardeşime. Babam hep toparlayıcı ve ağır başlı olmuştur. Ona söylememe gerek bile yoktu.

- Bakın ağlarsanız böyle, oralarda rahat duramam biliyorsunuz. Askerliği çocukluğumdan beri istiyor ve bekliyordum. Biliyorum sizin kadar benim içinde zor olacak, ama alışacağız. Allah'ın izniyle sağ salim bitirip geleceğim. Hem bak birlikte gideceğiz, birliğimi gözlerinizle göreceksiniz Anne. Fırsat buldukça görmeye gelirsiniz beni. Yakın yer yahu, üzmeyin artık kendinizi nolur.

- Doğru söylüyorsun yavrum, ama elde mi üzülmemek. 20 yıl sonra evde olmayacaksın, alışamam gibi geliyor.

- Alışması tabiki zor annecim, bak ben senin için hayatımı veririm bilirsin. Gözyaşlarını görerek gidersem, orada rahat edemem ben.

Aslında ne desem haklıydı kadın. Bir annenin evladı için döktüğü gözyaşını anlama imkanım yoktu. Çünkü ne anneydim ne de baba. Kahvaltımızı iyi kötü sohbet ederek bitirimiştik. Gece 00.15'te trenimiz kalkacaktı ve ben son bir kez çıktım dışarı. Şöyle bir hava aldım fakat kimseyi çağırmadım. Yalnız olmak istedim bu kez. Akşam üstüne kadar biraz gezdim, asla diyemediğim çayımı içtim çarşıda. Her zamanki restoranda girip bir yemek yedim. Cebim paralıydı, yemeğe alan akrabalarımız cebime 50-100-200 koymuşlardı birşeyler. Akşam saati yaklaşıyordu ve ben eve doğru yola çıktım. Eve geldiğimde harika bir sofra beni bekliyordu. Sanırım onlarda askeriye yemeğinin ev yemeği gibi olmayacağını bildiklerinden, gitmeden son kez ev yemekleri yememi istediler. Hemen sofraya geçti herkes ben gelince ve söze girdim:

- Ooo! Annem döktürmüşsün valla yine.

- Oğlumdan değerlimi, gel gel otur yavrum. Bak çorbayada kardeşin yardım etti. Salatayıda o yaptı.

- Canım o benim ya, ellerinize sağlık kızlar.

Oturduk güzel bir sohbet eşliğinde, her ne hikmetse ağlama olmadan güzel bir yemek yedik. Saat yaklaşıyordu, akrabalar ve arkadaşlar tren istasyonunda olacaklardı 23.30 gibi. Yavaş yavaş kalktık ve hazırlanmaya başladık. Bir duş aldım hemen ve üzerime koyu lacivert yeni aldığımız kotu, eflatun üzeri siyah yazılı sweatshirt'ümü giydim. Ayağıma siyah spor ayakkabılarımı geçirdim. Odamdan hazırladığım valizi aldım ve yola çıktık. Çok uzun sürmemişti 25 dakika kadar yolu taksiyle 5 dakikada varmıştık. Teyzemler, dayımlar oradaydı taksinin camından görmüştüm. Amcamlar halamlar uzakta yaşadığı için, gelememişler fakat iyi dileklerini iletmişlerdi. Yeğenlerim, arkadaşlarım teyzemler, dayımlar derken bayağı kalabalık olmuştu. Hemen gittim ve büyüklerime selam verdim. Bir süre bekledik ve bu süreçte getirilen davul zurna çalmaya başladı. Yeğenlerimle, arkadaşlarımla, sonrasında dayım, eniştem ve babamla, en son olarak benim gibi askere gitmek için bekleyen asker adayı arkadaşlarla güzelce oynadık.

Saat çabuk geçmiş ve 00.15 olmuştu. Trenin sireni uzun uzun çalıyordu uzaktan. Artık vedalaşma vakti gelmişti. Büyüklerimle vedalaştım önce, ellerinden öpüp sarıldım sıkı sıkı. Teyzem ağlamaya başlamıştı ve teselli ettim onu kısa yollu. Sağolsunlar orda da cebime 50'şer tl sıkıştırdı büyüklerim. Eniştem ayrıca valizimin yan cepliğine 5 adet sigara koydu. Allah hepsinden razı olsun ki beni yalnız bırakmamışlardı. Tren yavaşlaya yavaşlaya önümüzde durdu ve ailemle ben trene bindik. Camından baktım hemen, bizimkiler oradaydı. Arkadaşlarım, yeğenlerim sarılıp vedalaştığımız halde camdan elimi tutmaya çalışıyorlardı. Öyle kötü olmuştum ki ağlamadığım için, iki kaşımın üzerine muhteşem bir baş ağrısı girmişti. Neden sonra herkese el salladık ve onlarda bize. Tren harekete geçmiş ve Kütahya'da son bulacak olan yolculuk başlamıştı.

ASKERLİK AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin