BÖLÜM 21: ELVEDA KÜTAHYA

2.1K 91 20
                                    

MERHABA, ACEMİ BİRLİĞİ ANILARIMI İÇEREN BÖLÜMLER SONA ERİYOR DEĞERLİ DOSTLARIM. DİĞER BÖLÜMDE KISA BİR DAĞITIM İZNİ VE USTA BİRLİĞİ ANILARINA GEÇECEĞİM. O AŞKI YAŞADIĞIM GÜNLERE DOĞRU İLERLEYECEĞİM. HERKESE İYİ OKUMALAR.

15 aylık vatandaşlık görevinin acemilik kısmı bitiyordu. Geçmiş günlerde komutanın izni ile çarşıya çıkış yapmış ve tren biletlerini almıştık.
Artık Kütahya'ya veda zamanımız gelmişti. Bütün valizlerimizi hazırlamış ve koğuşun girişinde, dolapların önünde bırakmıştık. Eğitimin olmadığı günlerden biriydi o gün. Herkes sivil kıyafetlerini giymiş, saatlerin gelmesi için zaman geçiriyordu.
Önceden ayarlanmış birçok otobüs, tabura giriş yapmış ve koğuşların önünde dizilmişti. Anladığımız kadarıyla, otobüs ile gidecek olanların hepsi toplanmış ve bir otobüs Konya'ya gidecekleri, diğeri ise Mersin'e gidecekleri götürecek ve bütün otobüsler bu şekilde işleyecekti. Biz de otobüs ile gidecektik ancak bunun yerine tren yolculuğu yapmayı tercih etmiştik.
Grup olarak toplanmış ve belki de koğuşun karşısında son kez çay içiyorduk. Tabi bu esnada sohbet muhabbet zaman geçiriyorduk.
- Kötüyüm oğlum ben. Napcam siz olmadan bilmiyorum amına koyayım.
- Bilmiyorum ki napacağız dostum. Alıştık birbirimize, kardeş gibi olduk. Yeni insanlar ile birlikte usta birliğinde böyle kardeşlik bulacak mıyız ki?
- Mümkün değil millet! Bizim aramızdaki kardeşliği hiçbir yerde bulamayız.
Herkesin gözleri dolu doluydu. Henüz vedalaşma zamanı gelmediği için, gözlerden yaş akmıyordu. Akşam yemeğine kadar bahçede vakit geçirdik. Yan bölüklere gidip tanıdık arkadaşlar ile vedalaştık. Onları otobüslerle uğurlamaya başladık. Otobüsler yemek öncesinde bile kalkmaya başlamıştı. İşte o an bugün buradan gideceğimizi tam anlamıyla hissetmiştim.
Askerde bulduğun arkadaş, kardeşten öte oluyormuş meğerse. Sivilde kardeşinle bile paylaşamayacağın sırlarını verebilirsin asker arkadaşına. Ailenle gelemediğin kadar birarada yaşarsın. Günün 24 saati birliktesindir. Uykuda bile asker arkadaşın, ya yan ranzada ya üst yada alt yataktadır mutlaka. Onun karşısında ağlarken utanır, oda sana sarılıp gözyaşı dökünce utanmanı bir kenara bırakıp devam eder, dökülürsün tamamen.
Asker arkadaşı, yoklukta veya varlıkta yanındadır hep. Paran yoksa utanmaz bir dal sigara, ailenden gelene kadar bir miktar para isteyebilirsin. Öyle kardeşçe bir bağın oluşurki bazıları ile borcunu vereceğin gün asla kabul etmek istemez, zorla geri verirsin. Varlıktada yanındadır dedim ya hani, bu kez onda yoktur. Sen rahat olamazsın bu sefer. İhtiyacı olan ne varsa düşünmeden destek olursun. Utandığını hissedersen eğer, sırtına hafiften vurup sonra da sarılırsın ve "Oğlum kardeşiz biz" sözü çıkıverir ağzından. Askerde bazıları ile böyledir arkadaşlık. Memleket farketmez, sen Balıkesirli ol, o Şırnaklı, diğeri Adanalı, öteki ise Antalyalı, dahası Angaralı evet evet Angaralıdır, onun yada diğerlerinin memleketini önemsemek gibi bir adilik yoktur askerde. Kayserili de dostun olabilir, Siirtli de. Adıyamanlı ile ekmeğini bölüşür, son sigaranı İstanbullu, Bolulu, Karslı, Vanlı, Batmanlı ile birlikte dönersin.
Demem o ki, askerliğin dili dini, ırkı, memleketi yoktur işte. Askerlik bu yüzden güzeldir. Ayrılmak bu yüzden bu kadar zor gelir insana. Erkek adamsındır ancak, son defa sarılıp veda ederken hüngür hüngür ağlarsın.
Bizim de saatimiz gelmiş çatmıştı. Koğuşun girişindeki, dolaplarımızın olduğu koridorda, yavaş yavaş birbirimize sarılıp vedalaşmaya başlamıştık. Herkes iyice dolu ve hüzünlüydü. Arkadaşlarıma sarılırken, kendimi sıkıyor ve ağlamamak için tutuyordum. Ancak bu bir yere kadar mümkün oldu. Hepsini çok sevsem de, bende yeri apayrı olan Hasan Hüseyin ve Halil ile vedalaşma anı geldiğinde, hemen dışa bakan pencerelere doğru dönmüştüm. Ağlamaya başladım, gözümden düşen yaşlara engel olmak istesemde olamıyordum.
- Emre
- Oğlum yapma böyle
Bana teselli için bunları diyorlardı. Ben bayılacak gibi olmuştum. Kendimi saatlerdir fazlaca sıkmıştım çünkü. Ağlamaktan utanmıyorsun o an, ancak ağladıkça akacak sümük düşüncesi feci şekilde utandırıyor adamı. Çok geçmeden selpakla yüzümü gözümü silip döndüm arkadaşlarıma. Döndüğümde bir şaşkınlıkta ben yaşadım. Bu kezde Hasan Hüseyin ağlıyordu. Halil biraz gaddar bir adam olduğu için ağlamaması normaldi. Hasan Hüseyin'in ağladığını görünce gittim ve sımsıkı sarıldım. Oda aynı şekilde bırakmak istemiyor gibi sarılmıştı bana. Ben yine ağlamaya başladım ama sadece kan çanağına dönmüş gözlerimden yaş akmasına engel olamıyordum. Bu kez biraz daha katı olmaya çalışıyordum.
- Hasan'ım yapma kardeşim. Ben yaptım bari sen ağlama nolur.
Omzuma yasladığı ağzından çıkan sözler zorda olsa anlaşılıyordu.
- Napacaz oğlum biz şimdi. Sen olmadan, Halil olmadan naparım orada ben?
- Mecburuz oğlum, elimizden birşey gelse keşke. Ama birbirimizi kaybetmek yok, merak etme sık sık arayacağız birbirimizi. Anlaştık mı kardeşim benim? Sil gözlerini hadi, yapma nolur.
Kendim boka batmış gibi hissederken, arkadaşıma da teselli olmaya çalışıyordum. Onunla zorda olsa vedalaşıp, Halil ile sarıldık bu kez. O anları kaleme dökmek mümkün, ancak ifade etmek imkansız.
Hepimiz komutanın emriyle valizlerimizi alıp, bize ait yemekhanede toplanmıştık. Artık buradan servislere binerek, tren istasyonuna gidecektik. Saat akşam 22.00 sıralarında bizi servislere aldılar ve 22.30 gibi ancak çıkabildik taburdan. Çok kalabalıktı çünkü. Birçok minibüs vardı önlerde bekleyen. Taburdan çıkarken beynim bomboş gibiydi. Sanki beynim durmuş gibi hissediyordum. Son kez camdan baktım aylarımın geçtiği bu yere. Ve artık göremeyeceğimiz kadar uzaklaşmıştık askeriyeden. Çok fazla zaman geçmeden bizi istasyona getirdiler. Yine başımızda komutanlar bulunuyordu. Sağ salim trene binene kadar da ayrılmadılar yanımızdan.
Saat 23.30 treninin sesi duyulmuştu. O an tüm geçmiş günlerim geçti gözümün önünden ve önümüze gelip duran, bizi buradan alıp götürecek trene adımımı attım.
Girdim ve trende yerimi bulup yerleştim. Cama yasladım başımı ve dışarı baktım. Komutanımı görmüştüm son olarak. Ona doğru baktım ve el salladım. Oda bana el salladı tren hareket ederken. İşte Kütahya'dan ayrılıyorduk artık. Memleketlere dönüyorduk 1 haftalık iznimiz için.
Elveda Kütahya. Elveda sabahı serin şehir. Elveda ikinci evim. Elveda..!

ASKERLİK AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin