BÖLÜM 15: DENETLEME

2.6K 126 9
                                    

YENİ BÖLÜM İLE MERHABA ARKADAŞLAR. YEMİN TÖRENİ SONRASINI ANLATAN BİR BÖLÜM İLE SİZLERLEYİZ. BUNDAN SONRAKİ BÖLÜMDE İSE YEMİN TÖRENİ GÜNÜNDE YAŞANANLAR YER ALACAKTIR. İYİ OKUMALAR DİLERİM.

Denetleme olacağı haberi geldiğinden beri neredeyse 5 gündür birçok iş düşmüştü üzerimize. Devasa bir alan, birçok bina mevcuttu. Her yerde temizlik düzen havası esiyordu. Denetleme olmadan önce tertemiz, tertipli ve düzenli bir tabur oluşmalıydı.
Her bölük kendi binaları ve alanlarını temizliyordu. Askerde mantık aramayan bir konuda tertip olsun diye yoldurulan çimlerin, aynı gün itina ile sulanmasıdır. Askerlik tecrübesi olanlar bunu iyi bilirler. Denetleme öncesinde de yolduğumuz otlar bir güzel sulanmış ve haliyle uzamışlardı. Güne onları yolup toparlamakla başlayacaktık.
- Eziyet gardaş bu ya, madem yolacaz ne diye sulatıyorlar?
- Kardeşim boşver onu sen. Düşünürsek işin içinden çıkamayız zaten.
Ankaralı bir devremin düşüncesi bu şekildeydi. Çocuk haklıydı aslında. Ama orası eziyet değil sabrın öğrenildiği bir yerdi. Sadece bizler asker olduğumuz için zor geliyor isyana geçiyorduk içten içe. Bilinen yerlerdeki otları zor bela toparlamış ve el arabaları ile çıkarmıştık. Öğle arasına kadar bitince oh demiş ve derin bir nefes almıştık. Yemekten sonra ise asıl olay başlamıştı. Hiç görmediğimiz ağaçlık ve belimizden uzun kuru otların olduğu alanlara getirmişti komutanlar. Kullanılmayan binalarda vardı burada. Terkedilmiş ölü kasabalar gibiydi tıpkı. Arkadaşın biri daha birşey söylenmeden kuru otları yolacağımızı tahmin etmişti ve söze girdi :
- Aha! Şimdi y....ı yedik!
- Lan sus duyacak şimdi komutan yiyecen istikameti!
İstikamet bir cezaya verilen addır, askeriyede. Askerler o adı kullanıyor en azından. İçeriği ise sürünmektir. Komutan herhangi bir durumda ceza olarak ya da eğitim adı altında keyfi olarak bağırır:
- İstikamet sağınız! Marş marş.
Bu şekilde hitap ederse sağınız dediği an başınızla sağa bakarsınız ve önünüze çevirirsiniz başınızı. Marş marş derse de koşarsınız. İki kez tekrar edilmesi koşmak anlamına gelir. Ve bir anda "Yat!" der, kendinizi yerde bulursunuz. Sürünmeye başlarsınız. Bu zor olayı yaşamayalım diye susmasını istemiştim arkadaştan.
Gün boyu, kuru veya yaş ot yolarak, arada bir sigara çay molası vererek ve hatta avuç içlerimiz yara olmaya yüz tuttuğu için fırsat buldukça kaytararak geçmişti. Mecburen bırakmak istiyorduk, çünkü inanılmaz derecede acıyordu avuç içlerimiz. Zor da olsa o günü bitirmiş ve gereken alanları temizlemiştik. Akşam yemeği sonrası serbest bıraktı nöbetçi komutan. Ellerimi ve yüzümü kremlemek için koğuşa gittim hemen. Dolabımı açtım ve kremimi alıp ellerime ve yüzüme sürüp yerine koydum. Hazır gelmişken hemen kamuflajları çıkarıp eşofman giydim. Ayağıma spor ayakkabı dahi giymedim. Çünkü acısına alışsamda çekilmez bir hal alan yara daha da kötü olmuştu ayak bileğimde. Terliklerimi taktım ayağıma ve sigaram ile cüzdanımı aldığım gibi kantinlere doğru ilerledim hızla. Her an kapanabilirdi ve birkaç saatlik serbest zamanı boş boş geçirebilirdik. Hemen gazinoya girip asker kantini önünde sıraya girdik devrelerimle. Hem sohbet ediyor hem de sıranın gelmesini bekliyorduk. Nihayet sıra geldiğinde çikolata  gofret  buzlu çay,traş bıçakları ve yeni bir kaç atlet aldım. Daha sonra aldıklarımı dolabıma bıraktım ve bahçedeki oturma alanlarına çıktım. Herkes bir yerlerde ya geziyor ya dinleniyor, birşeyler yapıyorlardı. Az sonra arkadaşlar gelmeye başladı yanıma. Her masada birileri vardı. Bizim masada anında dolmuştu. Oturup bir şeyler içtik ve uzun uzun sohbet ettik. O günü öyle bitirmiştik. Denetleme gününe az kalmıştı. Yemin töreninden sonra gerçekleşen bu olay için birçok eğitim almıştık. Hem asayiş hem cezaevi derken bir çok konuda bilgilenmiştik. Ertesi günü kalktık ve sabahın ilk saatlerinde işlerimizi halledip, kahvaltı için yemekhaneye gittik. Yemekhanede kahvaltı ederken, beklediğimiz haber gelmişti. Denetleme bugün olacaktı. Ben eğitim grubunda yer alacaktım. Her grup özenle seçilmişti. Eğitim, spor, bakım ve atış...
Öncelikli alanlarımız üzerinden notlar alacaktık. Günün bir bölümü gelecek denetleme için hazır olmakla geçmişti. Ve nihayet yüksek rütbeli komutanların olduğu denetleme heyeti gelmişti. Herkes fazlasıyla heyecanlıydı. Sırasını beklemek gibi bir durum söz konusu değildi. Neden sonra herkesi seçildikleri gruplar halinde gerekli bölümlere aldılar. Bizimki eğitim olduğu için, eğitim için hazırlanan cezaevi önünde toplanmıştık. Yüksek rütbeli komutanlar çevremizde bulununca ister istemez heyecan yapmıştık ama bunu belli etme lüksü yoktu maalesef. Hepimiz sıralar halinde alınarak 7 sayfalık eğitim notlarımız, cezaevi, adliye bölümlerinden soru ve pratiklerle karşı karşıya kalmıştık. Nihayet bu konuda sormak istedikleri bitmiş ve bizi aşağıya, eğitim alanına doğru yola çıkarmışlardı. Sordukları 4 soru olmuş ve sorunsuz cevaplamıştım. Ayrıca silah bırakmak, tüfek omuza gibi hareketler ile yanaşık düzenden de notlar almıştık. Heyecanlı bir gün geçiyordu. İşin en sevmediğim kısmı gelmiş çatmıştı. Spor notlarını bölük olarak toplu şekilde alacağımız için, spor kıyafetlerini gitmiştik. Bizi daha önce hiç görmediğim çık çık bitmeyen bir yokuşta, sınıra kadar gitmiştik. Çok dik bir yokuştu ve koşu başlayınca korkusuzca koşarak eğitim alanına inecek ve  12.50 gibi bir sürede tamamlayacaktık konuyu. Hayatta tamamlamadığım spor eğitiminde bu kez güç bela koşmuştum  Nefesim bitmiş dalağım kakılmış, her an kendimi yere atacak gibiydim ama koştum, koştum, koştum! Bölük içinde tek tük ilgi çekecek bir performans ile koşuyu bitirmek, asla mümkün değildi. Herşeyi kenarı bıraktım ve koştum. Sonunda dakikayı aşmadan bitirmiştim koşuyu. Kendime inanamıyordum. Yapmıştım bu kez yapamadığım tüm koşuyu ve spor eğitimlerini.
Herşey bitmiş ve denetim heyeti ayrılmıştı taburdan. Bizleri bir süre sonra eğitim alanlarında topladılar. Bölük komutanının konuşması için bekliyorduk. Bir süre sonra geldi ve söze girdi :
- Arkadaşlar herkesi tebrik ederim. 3 flama bizde kaldı ve sizin beceriniz bu.
Bir süre sonra önceden hazırlanan takdir belgeleri geldi ve dağıtmaya başladılar. Ben de almayı başarmıştım. Takdir alan her askere ise haftasonu 2 kere çarşı izni verilecekti.. Bugün bunları duymak çok güzel ve onur vericiydi.
Hafta sonu bizim için harika bir gün olacaktı.

ASKERLİK AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin