BÖLÜM 17: YEMİN TÖRENİ VE EVCİ İZNİ

2.8K 105 13
                                    

MERHABA ARKADAŞLAR. BAZEN BİRKAÇ GÜN GECİKMELİ GELİYOR BÖLÜMLER. BUNUN SEBEBİ HİKAYENİN GERÇEK OLUŞUNDAN KAYNAKLI. İYİCE DÜŞÜNÜYORUM VE SIRALAMAYI DOĞRU HATIRLAYARAK YAZIYORUM. HİKAYENİN ANA KONUSU OLAN ASKERLİK AŞKIMI ANLATACAĞIM BÖLÜMLERE İSE ÇOK AZ KALDI. HERKESE İYİ OKUMALAR DİLİYORUM.

Yeni bir gün daha başlamıştı. Her gün yaşanan rutin olayların dışında bir gün olacaktı. Bugün yemin edecek ve artık birer "Er" olacaktık. "Acemi Er" vasfına veda edecektik. Ailelerimiz de bu gün olacaklara şahit olmak üzere burada olacaklardı. Ve daha da heyecanlı olan şey, tam 2 gün, evet bir asker için koskoca 2 gün boyunca ailemizle olma şansımız olacaktı.
Bu heyecanla uyandık ve herkes hazırlanmaya başladı. Ben öncelikle gidip tertemiz bir traş oldum. Tek tip denilen, haki yeşili tek renk yemin töreni kıyafetlerini giymeden önce, tam bir askerin olması gerektiği gibi hazır olmalıydım. Traşımı olduktan sonra, giyinmeden önce yatağımı bana göre kusuru olmayacak şekilde topladım. Halk arasında söylendiği gibi, "üzerine para atsalar zıplardı."
Artık koridora çıkıp, bu önemli günde giyeceğim elbiselerimi giymeliydim. Hemen dolabımı açtım ve dünden boyadığım postallarımı çıkardım. Onları bir kenara bırakıp, elbisemi askıdan çıkartıp üzerime giydim. Altına da tertemiz postalları geçirdim. Koridorda giyinirken sohbet ediyorduk bizimkilerle.
- Vay be yemin töreni de geldi çattı millet.
- Aynen devrem, inşallah alnımızın akıyla çıkarız şu işten.
- Merak etmeyin ya, kimse heyecan yapmasın yeter. 30 gündür boşuna mı prova yapıyoruz arkadaşlar?
- Hasan Hüseyin haklı, o kadar eğitim aldık hakkını verelim. Hem bak ailelerimiz de izleyecek oğlum gururumuza yani herşey.
Sohbet ederken giyinmiş ve kahvaltı için koğuştan çıkmıştık.
Yemekhane önünde toplandık ve sıraya girdik. Yemekhanemizin tam karşısında merdivenlerden inince töreni yapacağımız yer vardı. Tribünler ve askeri stadyumun çevresinde bulunan sandalyeler, gelecek olan aileler içindi.
Kahvaltımızı etmek için yemekhaneye girdik. Ben pek fazla kahvaltı etmiyordum. Normalde boğazına düşkün biriyken, burada kola ve akşam yemeği dışında, bazen yemeklere girmiyordum. Kola,  kahve, çay ve sigara vardı sanki sadece.
Az sonra kahvaltıdan çıktık ve bir süre sigara içmeye zamanımız vardı. Sonrasında ise her bölük aynı yerde toplanacak, aldığımız eğitime uygun şekilde stadyumun sağ ve solundaki girişlerden ikişer bölük halinde giriş yaparak, yerlerimizi alacaktık. Tabi bunun olması için ailelerin içeri alınması gerekiyordu. Saat ilerliyor ancak bizimkiler hala ortada görünmüyordu. Toplanmamıza an kalmışken, hemen telefona sarıldım ve Annemi aradım.
- Anne!
- Efendim yavrum?
- Aileler toplandı, içeri almaya başlayacaklar. Sizi göremedim geldiniz mi?
- Eyvah, kahvaltı ediyorduk yavrum hazırlandıkta. Merak etme sen hemen çıkıyoruz, taksiyle 5 dakikada ordayız.
- Tamam anne, acele edin yer kalmayacak yoksa.
- Tamam oğlum, görüşürüz.
- Görüşürüz anne.
Aileleri bir süre sonra, üst aramaları yapılarak içeri almaya başlamışlardı. Benim aklım hala bizimkilerde, acaba geldiler mi diye düşünüyordum. Henüz toplanın dememişti. Ailelerin girişi ile ilgilenmekten, bizleri baya baya serbest bırakmışlardı.
Etrafa bakıyordum ve bazı arkadaşlarımın aileleri ile buluştuğunu gördüm. Onlara bakınıp dururken, arkamdan biri seslendi:
- Abi! Abi!
Arkamı dönüp baktığımda seslenen kardeşimdi. Tribünün üst bölümlerinde yer ayarlamışlar ve kardeşim de o kalabalıkta büyük bir şans, beni görmüş. Demirlerden atlayıp yanıma koşmuştu. Annemler de arkada tribünde bize doğru bakıyordu. Kardeşim yanıma gelince, öyle bir sarıldık ki, sanki asırlar olmuştu görüşmeyeli. Asker için gerçekten de öyleydi ama.
- Ben de diyorum kim sesleniyor. Hoşgeldiniz valla aklım sizde kalmıştı Nazlı. Gel bir kere daha sarılayım. Oyy kokunuzu bile özlemişim.
- Biz de seni özledik abi. 2 gün beraber zaman geçireceğiz.
- Öyle canım ya, o ayrı bir moral bana.
- Abi bak, annemler de orada.
- Anne! Gelemiyorum ben törenden sonra konuşacağız tamam mı?
Annemin gözlerindeki parıltıyı o kadar mesafeden görebiliyordum. Benim soruma tamam dercesine kafa salladı.
- Nazlı, bak destek ol annene ağlar çünkü töreni izlerken.
- Ben onunla ilgileniyorum abi, sen hiç kafana takma.
- Millet, içtima alanına hadi, hadi, hadi!
Aşağı eğitim alanına gitmemiz gerekiyordu. Kardeşimle vedalaştım ve onu yerine yolladım. İçtima için herkes aşağıya gidiyordu. Biz de bizim grup ile yürürken buluşup, aşağı doğru yürümeye başladık. Heyecan doruktaydı. İçtima alanına gelmiştik ve az sonra bölükler olarak, 30 günlük eğitimin hakkını vererek yukarı yemin töreni alanının oraya doğru ilerleyecektik.
Toplandıktan sonra komutanlar kısa kısa uyarıda bulundular. Son uyarılardı artık. Az sonra herkes hazır olduğunda yola çıkmaya başladık. İlk olarak 1. Bölük çıktı, ardından  2-3 ve en son olarakta bizim bölük. Yürürken yürüyüş kararı sayıyor ve ortalığı inletiyorduk. Aslında ailelere göstermek istediğimiz bu güzelliği en iyi şekilde yapmaya çalışıyorduk. Nihayet yine aynı yere gelmiş, herkes yemekhane aralarında yerini almış ve hazır bekliyorduk. Tören alanından mikrofon ile ses gelmeye başlamıştı. Yemin töreni programı da böylece başlamış oldu. Heyecan içinde bekliyorduk. Sanki 30 gün çalışan başkalarıydı.
Bir süre bekledikten sonra, artık hareket etme zamanı gelmişti. Sol yoldan 1.bölük, sağdan ise 2.bölük giriş yaptı. Hemen ardından soldan 3.bölük ve sağdan biz, yani 4.bölük giriş yaptık. Stada girerken "Her Türk asker doğar." " Ne Mutlu Türk'üm diyene." gibi coşkulu yürüyüş kararları ile son ses gücümüzün yettiği kadar, hatta onun bile üzerinde bağırarak yeri göğü inletiyorduk. Tribündeki ailelerin alkışları ve postalların yeri delercesine çıkardığı o seste birbirine karışmıştı. O saniyeleri yaşamak gerekiyor, anlatmak gerçekten imkansız bir şey.
O tempoda yemin töreni alanında belirli olan yere doğru yürüyerek, sonunda yerimizi aldık. Kesinlikle kıpırdamak yasaktı ve benim adıma zor bir durum değildi. Çünkü bir askerin alması gerektiğince iyi bir eğitim almış ve bunları şu an uygulamaya hazırdım. Tören başlamıştı ve bizler bekliyor, göz ucuyla törenin gidişatını izliyorduk. Kendimi tutamadım yine ve kafamı hafif sağa yatırıp tribünde bizimkileri bulmaya çalıştım. Öyle kalabalıktı ki bulmak neredeyse imkansız gibiydi. Ancak annemler ile önceden konuşmuştum ve yerleri az çok belliydi. Sonunda gözüme ağlayan anamı ve gözlerini silen kardeşimi kestirmiştim. Ancak kıpırdadığım farkedilmesin diye eski halimi aldım. Bir süre sonra beklemek daha da zorlaşmıştı. Ayakta sabit durmak, hele ki sıcağın altında çok büyük bir olaydı. Bayılmamak için gözlerimi oynatıp,avuçlarımı sıkıyordum. Nihayet herşey tamamlanmış ve yemin etme vakti gelmişti. Emirle birlikte masalara doğru dönüp bayrak üzerindeki silahlara el bastık. Ve yeminimizi etmeye başladık. Nihayet o yeminde tamamlanmıştı. Artık ailelerin ve misafir olan bölge komutanının önünden tören yürüyüşü ile geçme zamanı gelmişti. Çok zorda olsa bu yürüyüş de bitmişti. Birkaç detay sonrasında tören sona erdi ve bizi giyinmeye yolladılar. Aileler ile buluşup yemekhanede bölük komutanına imza vermeliydi. Koğuşa koştum ve öyle hızlı giyindim ki.
Az sonra yemekhane önünde beni bekleyen ailemin yanına uçmuştum resmen. Öncelikle sımsıkı sarıldım onlara. Sonrasında ise, yemekhaneye girerek beni çıkaracaklarına dair imzalarını verdiler. Artık 2 gün boyunca ailemle kalacaktım. Vakit kaybetmeden oradan çıktık ve askeriyeden ayrıldık. Hemen ailemin tuttuğu misafirhaneye gitmek için, o civara giden bir minibüse bindik. Amacım çıkar çıkmaz gezmek değildi. Ailemle uzun uzun hasret gidermek istiyordum.
Bir süre yol aldıktan sonra, misafirhane yakınında indik. Karşısında bulunan büyük marketin önünden geçerken Annem lafa girdi:
- Markete girelim de, Emre sen, kardeşin birşey istiyorsanız alalım oğlum.
- Olur Anne, öyle özledim ki gerçekten birşeyler yemeyi.
İçeri girdik ve özlediğim şeylerden almaya başladım. Kahvaltılık reyonundan da birşeyler seçmiştik. Çünkü içerde bunların eshamesi bile okunmuyordu. Çok geçmeden marketten çıktık ve karşıya geçip misafirhane bahçesine girdik. Harika bir bahçeydi. Çimenler ve üzerinde bakımı yapılmış rengarenk çiçekler. Gerçekten özlemiştim bu tür şeyler görmeyi. Az daha etrafa baktım ve içeri girdik. Koskoca bir salon ve mutfak bizimdi. Otel odası gibi iki oda tutulmuştu. Birinde annemler, diğerinde kardeşim ve ben kalacaktık. Valizlerimi koyup salona geçtim. TV açıktı ve hayranı olduğum Gülşen'in "Adı Aşk Sebebimin" adlı şarkısının klibi ilk kez yayınlanıyordu. Heyecanla ve pür dikkat izlerken, kardeşim de bana eşlik ediyordu. Gülşen en sevdiğim şarkıcılar arasında birincidir. Askeri hatıra defterimin içi onun çıkarmaları ile kaplıydı. Yemeğimizi yerken, her konuda sohbet ediyorduk. Muhteşem hissediyordum o an. Özgür bir kuş gibi, heryere uçabilirdim sanki. Sevdiklerim yanımda, telefonumun ucunda ise özlediğim sesler. Doyasıya konuşuyor, birini arıyor kapatıp diğerine geçiyordum. O günü misafirhanede dinlenerek geçirmiştik.
Ertesi sabah annem ile birlikte, askeriyeye imza vermeye gittik. Bunun için sabah erkenden kalkmıştık. Zaten alışık olduğum için, artık geç saate kadar uyumam imkansızdı. Kahvaltı edip yola çıktık. Kardeşim ve babam uyuyordu. Annemle ikimiz otobüse bindik ve tam askeriyenin önünde indik. Hemen nizamiyeye doğru ilerledik ve sakinlikten fırsat bularak imzamızı verip geri dönmek için yola koyulduk.
Hava aşırı sıcaktı ve akşam üzerini bekleyip, çarşıya çıkmak için hazırlandık. Ailecek geziyorduk ve bu bir rüya gibiydi. Size anlatırken bile 8 yıl öncesini yaşıyor gibi hissettiren bir rüyaydı sanki.
Çarşıya indiğimizde, beni ziyarete geldiklerinde getirdikleri lahmacunu tekrar tatmak istedim ve Kütahya'da bulunan Antep Sofrasına girdik. Herşey harikaydı ve uzun zamandır görmeye hasret kaldığım lezzetlerdi.
- Ye oğlum, kıyamam doyur karnını.
- Özlemişim ya bunların adını da tadını da unuttuk biz.
- Nasıl oğlum zorlanıyor musun peki?
- Yok be anne, tatil gibi geliyor artık. Alıştık ne de olsa.
Askerlik üzerine edilen sohbetle bir güzel yemeğimizi yedik. Hiç unutmam çarşının her yerinde gümbür gümbür Sibel Can-Çakmak Çakmak çalıyordu.
2 günümüz gezmek ve geceler boyu oturup sohbet etmekle geçmişti. Ve nihayet ayrılma zamanı geldi çattı. Ailemle birlikte askeriyeye geldik pazar günü akşam üzeri. Hepsine sımsıkı sarıldım ve zor gelse de yeniden kısa süre daha kalacağım birliğe giriş yaptım.

ASKERLİK AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin