31.BÖLÜM: ''KAPALI KUTULAR''

Start from the beginning
                                    

Dudaklarımın arasından çıkan hıçkırığa engel olamamam işleri daha da zorlaştırıyordu.

''Çok fazla ağlıyorsun.''

Hızla ayağa kalkarak alnımı duvara yaslayıp, duvara hızlı ve sert tekmeler atmaya başladım. O kadar kontrol edilemez bir haldeydim ki, sanki duvara vurduğum her tekmede içimde ki acı hatıralardan birini söküp alıyorlardı benden. Sanki attığım her tekme de beynimin içinde durmadan dönen kelimelerden biri silinip gidiyordu. O kadar fazlaydı ki...

''O kadar saçma ki!'' diye bağırdım, kime bağırdığımı bilmeden. ''Bunlar o kadar saçma ki!''

Arel'e dönüp, kızarmış gözlerimden yayılan nefret dolu bakışlarımı ona çevirdim.

''Neden? Neden oluyor bunlar?''

Arel hala başı duvara yaslanmış bir haldeydi. Bakışlarını bana doğru çevirdikten sonra derin bir nefes alarak, ayağa kalktı.

Tam karşımda durup, montunu üzerine geçirdi.

''Gidelim hadi.'' dedi, benim aksime sakin bir sesle.

Sesinin sakinliği karşısında, garip bir şekilde az önce ki öfkemden geriye yine sadece üzüntü kalmıştı ama daha sakindim. Omuzlarım çökmüş, gözlerimde ki şaşkınlıkla, kafamı sallayıp, yanaklarımda ki gözyaşlarını elimin tersiyle sildim.

Arel'e arkamı dönerek, merdivenlere yöneldim. Arel de sessizce arkamdan geliyordu. Tam dış kapıya varmak üzereyken, Ceylan Hanımla karşılaşmıştım.

Bir bu eksikti.

''Eftelya?'' dedi, kaşlarını çatarak. Sanırım ağladığımı anlamıştı.

''Merhaba.''

''Ne oldu?''

''Önemli bir şey değil.

Arel yanımıza geldiğinde, seanslardan bahsetmemesini diledim.

Ceylan Hanım, Arel'e bakarak, ''Merhaba.'' dediğinde, Arel kafasını sallayıp uzattığı elini sıktı.

''Ben, Eftelya'nın doktoruyum. Doktoruydum demeliyim sanırım çünkü uzun süredir seanslarına gelmiyor.'' dedi, gülerek.

Arel, yüzünde ki ifadeyi bozmadan, bana bakıp ardından Ceylan Hanıma döndü.

''İhtiyacı olmadığı için olabilir.''

''Tabii ki buna kendi karar verebilir.''

Arel'in dediğinde karşılık, şaşkınca ona baktım. Ardından Ceylan Hanıma dönerek, ''Bizim gitmemiz lazım, hoşça kalın.'' dedim.

''Umarım tekrar görüşürüz, hoşçakal.''

Sadece gülümsemekle yetinip, dış kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açar açmaz yanan tenime çarpan soğuk rüzgar rahatlamamı sağlarken, gözlerim istemsizce kapanmıştı, yine rüzgarın büyüsüne kapılmıştım. Bir süre sonra gözlerimi açıp, kafamı yere eğip, burnumu çektikten sonra, Arel ne zaman aldığını bilmediğim montumu bana uzatarak, ''Giy.'' dedi.

''Teşekkür ederim.'' dedim. ''Her şey için.''

''Şu teşekkür olayını geçmedik mi?''

Kafamı aşağı yukarı sallayıp, park alanında duran arabaya doğru ilerledim. Arel arabanın kilitlerini açtığında, ön koltuğa binip, ellerimi birbirine sürttüm.

Arel arabayı çalıştırırken bir taraftan bana bakıyordu.

''Kıvanç ne zamandır hastanede?''

ÖLÜM YILDIZIWhere stories live. Discover now