6.BÖLÜM: "MİSAFİR"

10.6K 640 14
                                    

''Sedat misafirlerin geldi.'' Annemin sesi benim odama kadar gelmişti.

Kirpiklerim birbirine yapışmıştı sanki. Gözlerimi açmakta zorlanıyordum.

Annemin ayak sesleri odamın olduğu koridordan geliyordu. Babam ve annemin odası benim odamın biraz ilerisinde olduğu için rahatlıkla duyabilmiştim. Göz kapaklarımı birbirlerinden ayırmaya çalışarak yatakta doğrulup etrafta telefonumu aradım. En son çekmeceye koyduğum aklıma gelince, yerinden çıkarıp elime aldım. Saate baktığımda on ikiyi geçiyordu.

Telefonu yatağın üzerine gelişigüzel fırlatıp terlikleri ayağıma geçirip banyoya gittim. Lavaboda yüzümü yıkayıp aynanın önünde duran saç lastiklerinden pembe olanı alarak saçımı rastgele bir topuz yapıp tekrar odaya geçtim. Dolabımın köşesinde asılı olan mavi bornozu alıp çekmecelerden birinde saç havlularını aramaya başladım.

''Eftelya, girebilir miyim?''

''Evet.''

Annem odaya girdiğinde hala saç havlusu aramakla meşguldüm. Topuzumdan sağa sola saçılan saç tutamları da yüzüme gelerek işi daha da zorlaştırıyordu. Tek elimle onları ittikten sonra derin nefes alarak doğrulup anneme baktım.

''Günaydın.'' dedim.

''Günaydın. İyi uyudun mu?

''Evet.''

Ona gülümseyip tekrar havlu aramaya koyuldum. Giysi dolabının alt çekmecelerine baktığımda bir tane pembe bir havlu bulabilmiştim.

''Bu havluların gerisi nerede?''

''Banyoda, dolapta. Bakmadın mı?''

''Hayır, bakmamıştım.'' Ona gülümseyip pembe havluyu da koluma astım.

''Misafirlerimiz var aşağıda. Bir gelip bak istersen. Yeni okulunun müdürü.''

''Okulumun müdürü neden bizim evimizde?''

''Babanın yakın bir arkadaşı.''

''Haa.''

Anladığıma dair çıkarttığım bu sesten sonra annemde odamdan çıktı. Banyodaki suyu kapatıp bornoz ve havluyu da kapının arkasına astıktan sonra üzerime bir hırka geçirip merdivenleri indim.

''Her şey ayarlandı, gelip okula başlayabilir.'' dedi, tanımadığım ses.

Ayaklarımı sürüyerek salona girdiğimde tüm gözler bana dönmüştü.

''Hoş geldiniz.'' dedim.

''Merhaba, Eftelya.''

Tanımadığım o değerli misafirlerimizden diğerinden yaşlı olan konuşmuştu.

''Ben Faruk. Faruk Esen.'' dedi.

Sarıya yakın saçları ve yeşil gözleri vardı. Kıskançlıkla gözlerine bakarken bunu kesmem gerektiğini düşünüp tekrar babama baktım.

''Yeni okulunun müdürü ve yakın bir arkadaşım. Okulda yeni olduğun için seninle özel olarak ilgilenebileceğini söyledi.''

Eliyle yanında oturan çocuğu göstererek;

''Ve bu da oğlu Emir. Seninle aynı yaşta. Arkadaşlık edebilirsiniz.'' dedi.

Adının Emir olduğunu öğrendiğim çocuğa baktığımda benimle arkadaş olmakla ilgilenmiyor gibiydi. Tek elini çenesine yaslamış diğer eli telefonu tutarken kaşları çatık bir şekilde bir şeylerle uğraşıyordu. Bende onunla ilgilenmemeyi seçerek tekrar, adı Faruk olan müdürümüze döndüm.

''Memnun oldum.''

''Kahvaltı edelim isterseniz hep beraber.'' dedi babam.

''Teşekkür ederiz Sedat, ama Emirle okula gitmemiz gerek. Eftelya'nın okul kıyafetlerini Canan Hanıma verdim. İstediği zaman gelebilir okula.''

Anneme baktığımda poşetleri koltuğun üzerine koyuyordu.

''Yarın okuluna başlayabilir. Değil mi Eftelya?'' dedi, babam.

''Olabilir.''

Onlara kısa cevaplar vermem yüzünden babamın içten içe sinirlendiğini tahmin edebiliyordum ama sabahları huysuz olmakta üzerime yoktu. Gitmeleri gereken okul olduğu halde ettikleri uzun sohbetin ardından müdürümüz ve oğlu evden ayrılmıştı. Giderlerken teşekkür edip odama çıkmıştım ve babam da kahvaltısını yaparak evden çıkmıştı. Annem de Büşra'yla beni dikkatli olmamız hakkında bininci defa uyardıktan sonra işe gitmek için evden ayrıldı. Herkes gittikten sonra duş almış, odamda bornozumla oturuyordum.

En sonunda yerimden kalkıp, iç çamaşırlarımı giydikten sonra saçlarımı taradım. Kuruttuktan sonra, dolabıma yönelip, içinden siyah bir pantolon ve üzerine bordo renginde bir kazak giydim. Saçlarımı yukarıdan at kuyruğu yapıp, üzerime montumu geçirdikten sonra, telefonumu da cebime koydum. Odamdan çıkıp aşağıya indiğimde, Büşra'nın hazırlanmış ve beni bekliyor olduğunu görmüştüm. O da beni görünce, yerinden kalkıp, yanıma geldi.

''Çıkalım mı?''

Her ne kadar istemesem de, dudaklarım benden bağımsız dökmüştü sözcüklerini dışarıya.

''Çıkalım.''

ÖLÜM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin