28.BÖLÜM: ''SIRLAR''

8.7K 465 16
                                    




Göz kapaklarıma düşen ağırlık uyumam için yalvarıyordu ama uyumak istemiyordum. Güneş tüm parlaklığıyla gökyüzünde yerini almıştı ve ben geceden beri aynı bankta oturuyordum. Soğuktan ellerim kurumuş aynı zamanda üşümüştü ama şimdi ısınmaya başlıyordum.

Yerimden kalkmak için harekete geçtiğim de yanıma küçük bir kız çocuğu yaklaşıp buna engel olmuştu. Kazağımın kollarından tutup, gülümseyerek bana baktı. Ne olduğunu anlayamadığım için kaşlarım hafiften çatılmıştı. Kaşlarımı çatmamla beraber karşımda ki kızın yüzündeki gülümseme kaybolmuştu.

''Kaşlarını çatma.'' dedi, huysuzca.

Kaşlarım çatıklığını düzeltip bu defa ne yaptığını sorarcasına kaşlarımı kaldırdım.

''Sen sadece kaşlarınla mı konuşursun?''

''Ne yaptığını anlamaya çalışıyorum.'' dedim, soğuk bir tavırla. Açıkçası çocukları sevmezdim ve genelde onlarda beni sevmezdi.

Kız, elinde ki kitabı gösterip, ''Bana okur musun?'' dedi.

''Sana kitap okumamı mı istiyorsun?''

Gülümseyerek kafasını salladı ve kitabın kenarını kıvırdığı sayfasını açarak bana uzattı.

''Burada kalmıştık. Dün gece bana babam okuyordu ama sonra kalp krizi geçirdi. Annem şimdi onun yanında ve bana kitap okuyabilecek kimse yok.''

Dediğine karşılık dudaklarım şaşkınlıktan aralanırken bu yaşta ki birinin bunları bu kadar kolay nasıl anlatabildiğini düşünüyordum.

''Baban kalp krizi mi geçirdi?''

''Evet. Annem bana onun kısa süreliğine uykuya daldığını söylüyor ama beş yaşındayım. O kadar aptal değilim.''

''Üzülmüyor musun?''

''Olacakları engelleyemem. Ben daha beş yaşındayım. Artık şu kitabı okur musun?''

Boğazımı temizleyip, kitabı kucağıma yerleştirdim. Okumak için derin bir nefes aldığımda, yanımda ki kızın ağlamaya başlamasıyla kitabı kapatıp, tekrar ona döndüm.

''Beş yaşındasın ve ağlıyorsun öyle mi?'' dedim, hafifçe gülerek.

''Ölmesini istemiyorum.''

''Herkes bir gün ölecek.'' dememle, ağlaması şiddetlenirken söylediğim şeyin pekte mantıklı olmadığını anlamam uzun sürmedi. ''Yani, şimdi olmasa da, bir gün. Çok uzun bir zaman sonra.''

''Sen hiç iyi bir konuşmacı değilsin.''

''Biliyorum.''

Burnunu elinin tersiyle silip, gözlerini bana dikti.

''Sen neden buradasın?''

''Arkadaşım için.''

''Ona ne oldu?''

''Yediği bir şey yüzünden zehirlendi.'' dedim, yalan söylemeyi tercih ederek.

Başını öne eğip elleriyle oynamaya başladığında, ''Adın ne?'' dedi, sessizce.

''Eftelya. Senin?''

''Duygu.''

''Beğendim.''

''Bende seninkini.''

Kısa süren sessizliğin ardından kitabı ona vererek, ayağa kalktım.

ÖLÜM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin