27.BÖLÜM: "BOŞLUK"

7.8K 498 28
                                    

Beni tanımasını istemiyordum.

Beni tanırsa, zayıf yanlarımı da öğrenmiş olacaktı. Beni tanırsa, kendime bile cevaplayamadığım soruları soracak ve benden cevaplar bekleyecekti. Cevabını bulamadığım sorular...

Hastaneden çıktığımdan beri diken üzerindeydim. Her an birinin öğrenme korkusuyla yaşıyordum. Merak edeceklerdi. Neden yaptığımı, neden hayatıma son vermek istediğimi...

Hayatıma son vermek istemiştim çünkü öyle olması gerekiyordu. Benim cevabım buydu. Benim için yeterliydi ama karşımdaki kişi daha fazla cevap arayacaktı ve ben bu cevapları vermekten kaçarak geçiriyordum zamanımı. Korkuyordum.

Cebimde titreyen telefonumla beraber, ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarımı elimin tersiyle silip, aramayı cevapladım.

''Buyurun?'' dedim, pürüzlü çıkan sesimle. Boğazımı temizleyip, karşımda ki kadını dinlemeye devam ettim. Hastane görevlilerinden biriydi ve genelde bana ulaşmak için tek bir numaradan ararlardı.

''Kıvanç Bulut'un babasına ulaşamıyoruz ve kimi arayacağımızı bilemedik.'' dedi, telaşla.

''Bir şey mi oldu?'' dedim. Kıvancın ismini duymamla, içimde ki suçluluk duygusu tekrar kendini göstermeye başlamıştı. Onu ziyaret etmiyordum. Uzun bir süredir...

''Hastaneye gelebilir misiniz? Kendini tuvalete kapattı ve çıkmıyor.''

''Ne? Neden?''

''Bilmiyoruz, bur-''

Kadın sözünü bitirmeden, telefonun diğer ucundan başka insanların sesleri gelmeye başladı. Telefonu kapatmadan yoldan geçen bir taksi bulmaya çalışıyordum. Telefonu yere düşürmemek için sımsıkı tutuyordum. Ellerim titremeye başlamıştı. Ağlamamak için alt dudağımı dişlerimin arasına almış, hala kadından cevap bekliyordum.

''Orada mısınız?'' dediğimde, karşıdan gelen bir kaç hışırtıdan sonra telefon kapanmıştı.

Kahretsin.

Kaldırım kenarında duran boş bir taksi bulduğumda koşarak yanına gidip, kapısını açmaya çalıştım ama kilitliydi. Camına tıklattığımda içeride ki adam kafasını yasladığı koltuktan doğrulup bana baktı. Tekrar cama tıklattığımda, camı indirip kaşlarını kaldırarak bana baktı.

''Lütfen, acilen gitmem gereken bir yer var. Beni götürebilir misiniz?''

''Şu an çalışmıyorum.''

''Bakın, arkadaşımın durumu iyi değil. Gitmem gerek.''

Sesim o kadar titriyordu ki, konuşmakta bile zorlanıyordum. Ona bir şey olmamalıydı.

Adam en sonunda kafasını sallayıp, kilitli olan kapıyı açtı. Hızla ön koltuğa oturup, adresi verdim. Yüzümde ki telaştan anlamış olsa gerek, taksici arabayı hızlı sürüyordu. Ön koltukta öne eğilip, yüzümü avuçlarımın içine alıp, uzun bir süre öyle bekledim.

Ben ne yapmıştım böyle? Bana ihtiyacı olduğunu bilmeme rağmen onu yalnız bırakmıştım. Nasıl bir insan böyle bir şeyi yapardı? Nasıl bir insan arkadaşını göz görerek ölüme bırakırdı?

Kötü biriydim ben. Sadece kendini önemseyen, bencil biriydim.

''İyi misin?''

Taksici kısa süreliğine bana dönüp, kaşlarını çattı. Ellerimi yüzümden ayırıp, hafifçe kafamı salladım.

ÖLÜM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin