8.BÖLÜM: "OKUL"

11.5K 634 9
                                    

''Büşra, Eftelya'yı uyandırır mısın? Ben kahvaltı hazırlıyorum.''

Annemin sesiyle gözlerimi hafifçe araladım fakat Büşra'nın silik görüntüsünü görmemle geri kapattım.

''Uyanmışsın. Bende seni uyandırmaya geliyordum.'' Üzerimdeki yorganı kaldırırken bende yorganı tekrar üzerime örtmeye çalışıyordum.

''Büşra çekil şuradan.''

''Okula geç kalıyorsun.''

''Hayır, kalmıyorum.''

''Emin misin?''

Ayaklarımla sinirle yorganı tepip ayağa kalktım. Sabahları huysuz olmakta üzerime yoktu. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp banyoya gittim. Yüzümü yıkayıp odaya geçtim. Okulun kıyafetlerini giydikten sonra beyaz lakosun üzerine siyah bol kazağı giydim. Kısa süre de saçlarımı tarayıp odadan çıktım. Ama çıkmamla Büşra tarafından içeri sokulmam bir oldu.

''Saçların böyleyken okula gitmeyi düşünmedin herhalde.''

''Düşündüm.''

''Bunu düşünmedim olarak duydum sayalım.'' dedi.

''Okula geç kaldığımı söyleyen sendin.'' dediğimde, ''Zaten geç kaldın, birkaç dakikadan bir şey olmaz.'' yanıtını almıştım.

Derin bir nefes alıp maşayı fişe takmasına izin verdim. Bir süre sonra ısındığına dair ses geldikten sonra saçlarımın uçlarından küçük tutamlar almaya başladı.

Sıkıntıyla nefes verip bir an önce bitmesini diledim.

Neyse ki kısa sürede bitirmişti. Saçlarımın birazını yanlarıma alıp çantamı da koluma asarak odadan çıktık. Tam kapıya yönelirken yine biri bedenimi kapıdan başka yöne çevirmişti.

''Kahvaltı etmeden olmaz.'' dedi annem. Sabahları kahvaltı etmediğimi unutmuş olamazdı herhalde.

''Anne ben kahvaltı etmem.'' Saçlarımı geriye atıp tekrar kapıya yöneldim ama annemden bahsediyoruz, vazgeçmezdi.

''En azından tostundan biraz ye.'' Dedi. Sonunda pes ederek masaya oturup tostumdan küçük ısırıklar aldım. Sabahları gerçekten yiyemiyordum. Midemi bulandırıyordu. Tostun yarısını zorla bitirdiğim de ellerimi yıkayıp dış kapıya yöneldim.

Annem arkamdan geldiğinde, ona baktım. ''İlaçların.'' dedi gülümseyerek.

Bu hastaneye yatırılmadan önceki sinir krizlerimden kalan korkusuydu. İnsanlara zarar veriyorsun.

Kafamı iki yana sallayarak anneme baktım.

''Unutmuşum, teşekkürler.'' dedikten sonra evden dışarıya çıktım. ''Hoşça kal.''

''Görüşürüz.''

Sitenin tam karşısında durak vardı. Kapıdan çıktığım an okula giden otobüs geldiği için koşmak zorunda kalmıştım. Otobüse yetiştiğim de içi tıklım tıklımdı. Cam kenarında bir yere sığarak sağımda duran demirlere tutunup dışarıyı izlemeye çalıştım. Ve biraz da yeni okulumu düşündüm. Aslında babam eski okuluma devam etmem gerektiğini düşünüyordu. Ama annem yeni başlangıç için yeni okulun daha iyi olacağına, babamı ikna etmişti. Bana sorarsanız ikisi de benim için farksızdı. Ben arkadaş edinmezdim. Genelde tüm gün gerekli ihtiyaçları dışında sınıftan çıkmayan ve gerekmedikçe sınıftakilerle konuşmayan kız rolünü üstlenirdim. Onlara ne kadar yaklaşırsam, o kadar zarar veriyordum. Kendi zihnimin karmaşasından nasiplerini alıyorlardı ister istemez. Bende uzak durmayı seçmiştim. İnsanlara zarar vermemem için, onlardan uzak durmam gerekiyordu. Her zaman böyle olacaktı.

ÖLÜM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin