26.BÖLÜM: ''GEÇMİŞ''

8.5K 448 16
                                    

''Gökyüzü yıldızlardan arınıyordu. Ay ve yıldız, gökyüzünü güneşe bırakırken, gökyüzü onlardan ayrılmanın verdiği üzüntünün içerisindeydi, güneşin sonunda ona kavuştuğundan habersizken.''

Göz kapaklarım yavaşça açılırken yüzüme gelen güneş yüzünden hafifçe kısıldı gözlerim. Sabahın getirdiği nemli havayı ciğerlerime çekerken, böyle bir manzaraya uyanmanın verdiği sevincin içerisindeydim. Sanırım, huzurluydum. Bu sabah huzurlu ve halimden memnundum.

''Günaydın.''

Başımı hafifçe sağa yatırıp, Arel'e döndüm.

''Günaydın.''

''Üşüdün mü?''

''Hayır.''

Arel yavaşça kafasını sallayıp tekrar önüne döndü. Kollarını başının altında sabitleyip, hiç konuşmadan benim gibi manzarayı izlemeye başladı. Sessizlik aramızda ki tek gürültüydü.

Çok geçmeden yerimde yavaşça doğrulup, Arel'e döndüm.

''Üzerimi değiştirip eve gitmem gerek.''

Arel göz ucuyla bana bakıp, yerinde doğruldu.

''Kıyafetlerin koltuğun üzerindeydi.''

''Biliyorum.''

Yorganın altında ki bedenimi dışarıya çıkarıp, soğuk havanın tenime çarpmasına izin verdim. Geldiğimiz merdivenden aşağıya inerek, kıyafetlerimi alıp banyoya gittim. Üzerimi değiştirip, elime dün gece kapattığım telefonumu aldım. Bazen ne yaptığımı ben bile bilemiyordum. Bana ulaşamamalarını istemiştim bir an. Tereddüt etmeden gelmiştim Arel'in evine. Bana iyi geliyordu ve ben bunu kabul etmiştim. Belki de Arel'e özel bir şey değildi bu. Sadece biri varken, Arel varken yalnızlığımı hissetmiyordum ve bu bana iyi geliyordu.

Ağlamaktan şişmiş gözlerimi ellerimle ovuşturup, Arel'in kıyafetleriyle beraber banyodan çıktım. Arel de çoktan hazırlanmış, koltukta beni bekliyordu.

''Çıkalım mı?''

Bakışlarını elinde tuttuğu anahtarlıktan ayırıp, bana çevirdi.

''Kahvaltı etmek ister misin?''

''Eve gitsem iyi olacak.'' dedim, sessizce.

Kafasını sallayıp yerinden kalktıktan sonra, adımlarını önümde durdurup, dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı.

Derin nefes alışverişlerini duyabiliyordum.

''İstanbul'a gitmeyeceksin değil mi?''

Aniden geri çekilmek için hamle yapmıştım ki, Arel eliyle başımı kendi göğsüne bastırıp, beni engelledi. Tekrar kulağıma doğru yaklaşırken, kaşlarımı çatmış ne diyeceğini bekliyordum. Daha dün gece yaşanan bir olayı nereden bilebilirdi ki?

''Okul çıkışında seni almaya geleceğim. Bekle olur mu?''

Hala eliyle başımı tutuyordu. Geri çekilmek için direndiğimde bu defa engel olmamıştı. Kaşlarımı hafifçe çatarak, ''Tamam.'' dedim. Yine garip davranıyordu.

''İstanbul'a gid-''

''Hadi çıkalım.''

Kaşlarımı çatıp, arkasından öylece bakakalmıştım. Sözümü bitirmeme bile izin vermiyordu.

Arkasından gözlerimi devirip, bende kapıya doğru ilerledim. Apartmandan çıktığımız da telefonum elimde titremeye başlamıştı. Derin nefes alarak gelen aramayı reddettim. Babamla evde konuşsak daha iyi olacaktı.

ÖLÜM YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin