BÖLÜM33:Başka Bir Evrende

138 24 8
                                    

Merhaba cankuşlarım. Umarım hepiniz iyisinizdir, biraz daha toparlamışsınızdır. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Yorum yapıp düşüncelerinizi benimle paylaşmanızı temenni ediyorum.

Sol alt köşedeki yıldıza dokunup sayfanıza ışık olmasını sağlayın.

Sizleri seviyorum.💚

İyi okumalar diliyorum.

~~~

Cihan ÖZKAN'dan

Bir şiir kitabıydın Canan. Ömrünün başı hayal kırıklarıyla kirlenmiş olan. O hayal kırıkları ömrünün günlerine dağılmış olan. Ben o kitabın tüm baskılarını alacak, o kitapta yazan tüm şiirleri noktasına ve hatta virgülleri dahi ezberleyecek olan adamdım. Bu hayranlığımın sekteye uğrayacağından bir haber olan bir adam.
Sen bir şairsin ancak şairliğin de ruhun gibi incinmiş. Bu incinmişliğindendir belki de şiirlerinin son kelimelerini yazmadan intihar edişi kaleminin. Sen bir kız çocuğu ben ise tüyü çıkmamış bir oğlan. Biri virgülken diğeri nokta olamayan.
Sekteye uğrattığın anda, yokluğunu ince ince ruhuma işlediğin zaman öyle akıcı öyle duraksızdı ki şiirlerini anımsattı bana o günler. Şiirlerin bitmesin isterdim okurken, insan öylesine umut eder ve devamı gelsin diye bekler. Sen öyle vurucu bir mısrayla geliverirsin ki okurken nefesim kesilir. O küçücük kız çocuğu kadın, noktalar tamamlanıp üç nokta oluverir. Yerle gök birleşirken gürültülü bir sessizlik yayılır kalbinden kalbime. En derin manalar çıkar kaleminin akan mürekkebinden ve son noktayı koymaya hep çekinirsin. Nazın, niyazın orada da devam eder ya; işte o zaman gülümser dudaklarım. Bu senden ruhuma kalan en büyük miras olur. Elimde tuttuğum benliğimin kontrolünü yitirir işte o zaman senin kalbinin emrine girmeye razı olurum. Ne nefret kalır içimde ne kin. Sen gelince, seni görünce hepsi kaçar ruhumdan, uzaklaşır sevgilim. Bir tek öfkem kaderedir bu andan itibaren. Kaderin bencilliğine bir ömür öfke kusarım. Senin kaderin benim kaderime karışsın isterim. Öyle bir karışsın ki bir gün değil bir saniye bile uzaklaşmayasın benden. Bunu sağlamak amacıyla bu saatten sonra sana verdiğim tüm sözleri iki elim kanda olsa da tutarım. Bir şiir yazarım sana özenip. Ruhum senden önce bedenimi terk ederse sol tarafıma toprak değil o şiirin yazılı olduğu kağıdı atsınlar diye. Çünkü sevgilim, çünkü Canan'ım, ben seni daima sol yanımda yaşatacağıma senin yokluğunda söz verdim.

"Nikah derken..?"

Canan'ın sorgulayan sesi odaya döküldüğünde kafamın içinde onun için yazılan satırlardan uzaklaştım. O satırları bir gün ona da söyleme dileğini içimde bir yerlere gömerken. "Evlenmeniz lazım Canan'cım. Ortada bir çocuk var. O çocuk da mutlu bir ailede yetişmeyi hak ediyor. Hem bu olanlar duyulduğunda insanlara ne diyeceğiz?" Canan'ın çatık kaşlarından ve sürekli salladığı bacağından çok sinirlendiğini anlamıştım. "Bakın Tuğçe Hanım, ben buraya ne yeğeniniz ile evlenip mutlu bir aile kurmak ne de bu konularda başkalarının ne diyeceğini düşünüp ona göre hareket etmek için gelmedim. Kimin ne diyeceği de inanın bana zerre umurumda değil. Ayrıca," dedi kollarını göğsünün üzerinde birleştirip kafasını bana doğru çevirirken. "Bizim hakkımızda size bu konuda bu şekilde konuşma hakkını yeğeniniz mi verdi? Yoksa," dedi tekrar masanın arka tarafında oturan halama dönerken. "Siz de diğerleri gibi ya yaşınıza ya da bu ailedeki konumunuza güvenerek mi bize ne yapmamız gerektiğini haddiniz olmadan söyleyebiliyorsunuz?" Son cümlesi kaşlarımın havalanmasına sebep olduğunda halamın da yutkunduğunu gördüm. Canan ayağa kalktı. "Ben kendi durumumu da, çocuğumun mutluluğunu da hatta yeğeninizle aramdaki ilişkinin gidişatına da yön verebilecek yaşta ve akılda bir kadınım. Bu yüzden ne evlenmek ne de ayrılmak için kimsenin beni de onu da yönlendirmesine izin vermem. Şimdi rica ediyorum beni yeğeninizle baş başa bırakır mısınız?"

Kaderin Kırmızı İpiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin