Bölüm5: ODA HIRSIZI

1.1K 81 4
                                    

Merhabaaa canlarım. Hoş geldiniz.

Yeni bir bölümle karşınızdayım, umarım beğenirsiniz. 

Bölümü okumaya geçmeden önce sol alt köşedeki yıldıza dokunup sayfanıza ışık olmasını sağlarsanız çok sevinirim.

Hepinize iyi okumalar dilerim.

Sizleri seviyorum.

~~~

Oda Hırsızı

"Verilen sözler tutulmazdı ve sevgi hiçbir zaman baki kalmazdı."

Elli sekiz dakika.

O dağ kaçkını gibi odama dan diye girip bana bağıran adamın arkasından tam elli sekiz dakika geçmişti. Tahminlerime göre o adam Cihan ÖZKAN'dı ve yine tahminlerime göre hiç tanımadığı kişinin odasına kapıyı çalmadan girip emirler yağdıran o kişi tam iki dakika sonra burada olacaktı.

Artık bir dakika. Elli dokuz dakika oldu.

O odadan çıktığından beri kitaba hiç odaklanamamış gözüm hep şifonyerin üzerindeki masa saatine kayıp durmuştu. Açıkçası biraz gerilmiştim çünkü onu hiç tanımıyordum ve odada istifimi bile bozmadan oturduğumu görünce ne tepki vereceğini bilemiyordum. Hiç tanımadığı bir kişinin odasına kapıyı tıklamadan giren -hayır dalan- ve ona odayı boşaltması için emir veren bir adamın emrine uyulmadığında da bu kaba halinden ödün vermeyeceği belki de bu halinin beni ve odayı olduğu gibi gördüğünde vereceği tepki az öncekinin yanında kibar kalacağı bir hale bürüneceği çok büyük bir ihtimaldi.

Son otuz saniye.

Adım seslerini duymaya başlamıştım. Odaya girdiğinde beni hala kitap okuyor olarak görsün diye kitabı tekrardan elime aldım, sırtımı yatağa yasladım ve derin bir nefes aldım. Sakin olmaya ihtiyacım olacaktı. Ve kapım açıldı.

Bingo! Tam vaktinde.

Kapı açıldığında gözlerimi kitabın kaçıncı sayfası dahi olduğunu bilmediğim o yerinden açılan kapıya doğru çevirmiştim. Odanın açık olan lambasından yansıyan beyaz ışık odanın açılan kapısının hemen önünde duran esmer tenli adamın tenine çarpıyor ve parlıyordu. Ben kıstığım gözlerle ona bakarken o saniyelik olarak benim topraklarıma çevirdiği bakışlarını elimdeki kitaba düşürdü. Gözleri yeşil miydi, yanlış mı görmüştüm? Sert ve büyük bir adım attı içeri doğru ve odaya girer girmez ilk önce bana sonra etrafa bakındı. Bu esnada ben de oturduğum yerden onu süzmeye devam ettim. Siyah dalgalı saçları, buğdaydan koyu ve kahveden açık esmer teni, yeni tıraş olduğu belli olan yanakları, kavisli burnu ve yüzünü çerçeveleyen belirgin, sert çene kemikleriyle baya yakışıklıydı. Ben bunları düşünürken o da sinirle çatılan kaşlarının altında duran ve ormanları andıran yeşil gözlerini bana dikmişti. Sesi tok ve kalındı. Erkeksiydi, fazlasıyla. "Bir saat önce odaya gelip ben sana ne söyledim? Senin kulakların duymuyor mu?" dedi. Daha doğrusu kükredi. Cümlesini bitirdiğinde sertçe yutkundu ve adem elması aşağı yukarı salındı. Çok yüksek tonda konuşuyordu ve bu beni germeye yetmişti. Beni tanısa benim yüksek seslere karşı hassasiyetim olduğunu bilerek bu hareketini kasten yaptığını düşünebilirdim ama beni tanımıyor ve üstelik kasılan çene kemikleri ve hırlar gibi konuşmasından sadece onu sözünü dinlemeyip bu odayı boşaltmadığım için sinirlendiğini anlayabiliyordum. Emrine uymamam bu heybetli adamı biraz fazla sinirlendirmişti. Açıkçası bu kadarını beklemiyordum. Yavaşça yataktan indim; o sırada üzerimdeki saten geceliği fark edip kısa bir an tereddüt etsem de ona doğru yürümeye başladım. Onun önüne geldiğimde aramızdaki boy farkı baya aşikardı. Boyu bir doksan civarı olmalıydı. Yüzüne bakmak için kafamı kaldırdım ve gözlerimi gözlerine diktim. Benim topraklarım ilk defa bu kadar yakından onun orman yeşili gözlerine temas ettiğinde içimde bir kıvılcım hissettim ve yutkundum. Bu kıvılcım onun öfkesinden bana sıçrayan kısım olmalıydı.

Kaderin Kırmızı İpiحيث تعيش القصص. اكتشف الآن