Bölüm27:Magazin

698 27 24
                                    

Hoş geldiniz...

Gelen eylül ayı umarım hepiniz için çok güzel şeyler getirir.

Sizler için tek temennim buyken Kaderin kırmızı ipinin evreninde ise eylül Cihan'a Canan'ı getirmişti.

5 eylülde odaya dan diye giren orman gözlü adam...

Bu bölüm sana özel.

İyi okumalar canlarım💚

Satır aralarında buluşalım... Olur mu?

~~~

"Recordar" kelimesi İspanyolca'da "Anımsamak" demektir. Kelimenin latince olan kökü Re-cordis ise kalbi delip geçen şey anlamında kullanılıyor.

Yani etimoloji diyor ki:

Hatıralar kalbi deler...

~~~

Sabah huzurlu uykumdan Cihan'ın sırtımda gezen elleri eşliğinde uyandım. Başım, Cihan'ın göğsünün üzerindeyken Cihan iki eliyle beni sarmıştı. Uykulu sesi ile adımı söylüyor, uyanmamı bekliyordu. Tekrardan hayranı olduğum sesi ile "Canan, güzelim." dediğinde hâlâ açmadığım gözlerimle biraz kıpırdanıp ellerimi iyice ona sardım. Bu yaptığıma hafifçe güldü. Bir eli yukarıya tırmanıp yüzüme düşen saçları çekti. Kafasını sola doğru eğip alnıma bir öpücük bıraktı. "Bebeğim, hadi kalkalım. Kahvaltı yapalım. Toplantım var Canan." dediğinde derin bir nefes aldım. Gözlerimi açıp gülümseyerek "Üzerinden kalkmam için birkaç öpücük daha lazımmış. Bu öpücükler yeterli değilmiş. Ben demiyorum, vücudum öyle diyor." dediğimde gülerek "Hmm, öyle miymiş?" dedi ve beni altına alacak şekilde büyük yatakta sağa doğru döndü.

Kafamın iki yanına koyduğu kolları üzerinde doğrulup yüzünü tam yüzümün üzerine getirdi. Ellerimi boynunda birleştirdiğimde eğilerek yanaklarıma birkaç öpücük bıraktı. Çapkın bir edayla "Yeterli mi, sor bakalım vücuduna." dediğinde gülerek cilveli bir şekilde kafamı iki yana sallayıp dilimi damağıma vurarak "Cık, değil." dedim. Bu sefer dudakları boynumu talan etmeye başladığında ellerim saçları arasında artık öğrendiği yolda devam etti. Islak öpücükleri git gide şiddetlenip aşağı doğru kayarken bacaklarım beline sarıldı. Daha koyulaşan yeşil gözleri, gözlerime gelince "Ah, Canan ah... Senin yüzünden toplantıya geç kalacağım." dediğinde omuz silkip köprücük kemiğinin üzerine bir öpücük bıraktım. Elim eşofmanın lastiğinin oradan içeri kaydığında beni kucağına aldı ve yataktan kalktı. Onun adımları banyoya doğru ilerlerken ben ise boynuna öpücükler bırakıp onun boğazından dökülen hırıltıların büyüsü altındaydım.

~~~

"Hayır, beyaz gömlek giyme." dediğimde kaşlarını kaldırıp sorgular bir şekilde bana döndü. "Neden sevgilim?" dediğinde üzerimde bornozumla oturduğum deri kaplamalı pufun üzerinde kalkıp Cihan'ın önünde durduğu gömleklerin oraya doğru yürüdüm. "Siyah giy, siyah daha çok yakışıyor." dedim. Elime siyah bir gömlek alıp ona uzattım. Dediğime pek inanmış gibi durmasa da "Peki, siyah giyeyim." diyerek gömleği elimden aldığında ben  onun elindeki beyaz gömleği gülümseyerek aldım ve tekrardan yerine astım.

"Beyaz, daha çok yakıştığı için bunu yaptın."

Gömleğini giyerken ben de gözlerimi her bir hareketinde kasılan karın kaslarında gezdiriyordum. İyi ki siyah gömlek giyiyor diye düşündüm. Aslında iki renkte çok yakışıyordu. Ama en azından siyah gömlekte kasları o kadar belli olmuyordu.

"Hani sen kıskanç biri değildin?"

Gömleğinin düğmelerini iliklerken içeriden gelen ses ile Cihan bana göz kırpıp kıyafet odasından çıktı. Ben ise hâlâ onun kıyafet odasının üzerindeki pufta uzanıyordum. Telefonla konuşarak geri döndüğünde çekmecelerden birini açıp içinden gümüş renkte bir saat aldı. Başını sağa doğru eğip telefonunu omzu ile başı arasına sıkıştırarak saatini bileğine taktı.

Kaderin Kırmızı İpiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon