BÖLÜM8:Külden Adamın Kordan Kalbi

235 36 15
                                    

Merhabaaa cankuşlarım, nasılsınız? Umarım hepiniz iyisinizdir. 

Biliyorsunuz ki geçen hafta YKS sonuçları açıklandı. Umarım hepiniz istediğiniz sıralamaları elde etmişsinizdir. 

Ben bu bölümü yazarken çok ağladım umarım siz benim kadar ağlamazsınız. Bol bol yorum yapmayı unutmayın. Beni de şuradan takip ederseniz çok sevinirim. crcbeyzaa

Sol alt köşedeki yıldıza dokunup sayfanıza ışık olmasını sağlayın.

Sizleri seviyorum.

İyi okumalar.💚

~~~

Soluğum kesilmişti.

Deniz'in söylediği, kulağımın işittiği, gözlerimin gördüğü, zihnimin anladığı bu cümle ve fotoğraftaki detayla şu an içinde bulunduğu durumu tek kabullenemeyen yerim; kalbimdi. Kalbim içimde allak bullaktı. İçi dışına, dışı içine çıkmış ve tüm içi Canan'ken artık dışı da Canan'a bulanmıştı. Oturduğum deri sandalyede vücudum kaskatı kesilmişken hayatımda ilk kez ellerim bu kadar soğuktu. Ellerim o kadar soğuktu ki annemin mezar taşı bile şu anda ellerimin soğukluğunun yanında sıcak kalırdı. Elimde tuttuğum kar tanesi işlemeleri olan kristal kadehin içindeki bal rengi viskiden gözlerimi ayıramazken ben şu anda ne Cihan olarak ne de Kül olarak ne yapacağımı bilemiyordum. Canan'ı can evinden vurmuştum. Onun hiçbir suçu günahı yokken. Elimdeki kadehi az daha sıktığımda kırılacaktı. Kim bilir Canan'ın bana karşı dağ gibi olan güveni kaç yerinden kırılıp kaç parçaya ayrılmıştı? Çat! Elimdeki kadeh kırıldığında odanın duvarlarına çarpıp gelen sesle irkildim. Avcumun içine saplanan cam parçasının üzerinden süzülen kanlar ceviz ağacından oyma olan masanın üzerine damlıyordu. Şıp! Bir saniye geçti. Şıp! Bir dakika oldu. Bin bir saniye de olsa Canan gelmeyecekti. Canan neredeydi? Kimin yanındaydı, nasıldı? Benim onsuz, onun bensiz iki haftası geçmişti. O bensiz, benim kokumsuz uyuyamazdı. Benim göğsüm onun yatağı, tenim çarşafı ve kollarım ise örtüsüydü. Ben yokken üşürdü. Ben bu kadar üşüyorsam o ne haldeydi? Gözlerim kırk dereceye yakın bir şekilde yanmaya başladığında şu an ağlamak için hiç uygun bir zaman değildi. Kafamı yukarı doğru kaldırıp ellerimle yüzümü avuçladım. Uzayan sakallarım tenime gelirken gözlerimi yumup açtım. Kapı tıklatıldığında derin bir nefes aldım. Ceketimin cebindeki lacivert kumaşa uzanıp onu esir olduğu cepten çıkartırken "Gel." dedim. Sedat içeriye girdiğinde avcumdaki kader çizgimi yarıp giden camı saplandığı yerden çıkardım. Sedat bir şeyler söylüyordu ama anlamıyordum. Kader çizgilerim parçalanmıştı, Canan'la bir yazıldığını düşündüğüm kaderi de benim sözlerim böyle yırtıp atmış, onun masum çehresine inat yüzüne nefretle bakmaya zorladığım ve o anda rol yaptığım bakışlarımın sertliği ise aramızdaki kırmızı ipi böyle kesip gitmiş olmalıydı. Bezi avcumun içine alıp sıkarken kafamı kaldırıp Sedat'ın yüzüne baktım. Çatık kaşlarıyla elime bakıyordu ve kafamı kaldırdığımda zehir yeşili gözlerime döndü. "Antonio'nun eşi, seni bekliyor abi." Kafamı salladım. Bir de bu kadın çıkmıştı başımıza. Mırıldanarak "Sikeceğim Antonio'sunu da, eşini de." dedim ve masadaki puroyu dudaklarıma götürdüm. "Çağır gelsin. Neymiş derdi anlayalım. Sen de arama yapan adamlarla konuş, bir haber var mı öğren." "Abi daha iki saat olmadı sen adamlarla konuşalı. Ancak ekiplere ayrılmışlardır." Kaşlarımı çatarak ona döndüğümde sustu ve "Ben çağırmaya gideyim." diyip çıktı dışarı. Şişli'deki mekanın arka kısmında buraya gelen adamlarla konuşmak için özel olarak yaptırdığım odadaydım. Gidecek bir yer bulamamıştım Simge'lerden çıktığımda. Oysaki Canan varken koşa koşa gittiğim bir evim vardı ve ben o evi kendi ellerimle ateşe vermiştim. Yaşadığım pişmanlık öyle can yakıcıydı ki ilk defa hissettiğim bir duygunun ağırlığının altında eziliyordum. Belimde taşıdığım silahı yerinden çıkarıp kafama sıksam ve bu histen kaçsam kurtulur muydum? Ya annem ve ona yapılanların intikamı? Ya da Canan ve benim ona hissettirdiklerimin özrü?

Kaderin Kırmızı İpiWhere stories live. Discover now