Bölüm21:Bilinmeyen Numara

736 47 26
                                    

Artık bir yabancıyım sana
Kokunu alamayacak kadar uzakta
Seni hissedemeyecek kadar boşlukta
Sana ulaşamayacak kadar yoklukta

Eskiden her elimi uzattığımda
Sana her seslendiğimde
Ve sana her sarıldığımda
Hissederdim seni en ücra noktalarda

Şimdi yoksun, olamazsın da
Sana olan hasretim dağlarca
Yapacak bir şey gelmez elimden
Beklerim seni hayatım boyunca

09.09.2015
Canan AKSU

~~~

Açılmamaya yemini varmış gibi ısrarla kapalı duran gözlerimi araladım. Bir yatağın üzerinde yatıyordum. Odanın dört köşesindeki spot ışıklar açıktı ve oda loş bir şekilde aydınlanmıştı.

Kafamı hafifçe kaldırıp etrafa bakındığımda Cihan'ın odasında olduğumu fark ettim. Bayılmama sebep olan şeyler gökten yere kurşun gibi hızla düşen dolu taneleri gibi zihnime hücum ettiğinde tekrardan titredim. Tüylerim diken diken olmuştu. O adam şu an yaşıyor muydu? Cihan nasıl böyle bir şeyi yapabilmişti? Ve kim bilir daha canice neler yapmıştı?

O hâli bana çok yabancıydı, o halini o an büründüğü "KÜL" kimliğini tanımıyordum. Tanımak da istemiyordum. Ben öyle bir adamı sevebilir miyim bilmiyorum.

Her an elinden insanlara ölüm dağıtam bir adamı sevmek...

Düşüncelerimden kapının açılıp içeri Yavuz abimin girmesine ile ayrıldım. Kapıdan içeri giren Yavuz abim ile gözlerim kesiştiğinde benim uyandığımı fark etmenin sevinciyle gözleri ışıldadı. "Çiçeğim uyanmışsın. Ne zaman uyandın?" diye sorup ardından kapıyı kapattı.

"Çok olmadı abi." dediğimde yatağın sağ tarafına baş ucuma oturmuştu. "Nasıl hissediyorsun Canan, doktor çağırayım mı?" diye sorduğunda endişeli hareleri yüzümde dolaşıyordu. "İyiyim, doktora gerek yok." dedim. Yutkundum, susamıştım.

Yutkunmamla beraber yatağın yanındaki şifonyere eğilerek cam sürahiden su doldurup bana uzattı. Elime aldığım bardaktan birkaç yudum su içip bardağı geri abime uzattım.

"Yavuz abi, o adam..." diyip duraksadım. Silah sesleri tekrardan zihnimde yankılandı. Adamın kopan parmakları gözümün önünde bir bir yere düştü. Kendimi toparlayıp "O adam öldü mü?" diye sorduğumda arkamdaki yastığı dikleştiren Yavuz abi doğrulmam için elimi tutarak yardımcı oldu.

"Bilmiyorum Canan, boş ver sen o herifi." dedi ve benim yanıma tekrardan oturdu. "Ne demek boş ver Yavuz abi?" dediğimde sakin kalmaya devam eden Yavuz abim "Canan o adam seni zehirledi ve bu yüzden yaşadığı şeyi hak etti. Cihan kim bilir daha neler yapardı o adama? Canan bak biliyorum bu gördüğün şey senin için çok ağır ama..." diyip duraksadı.

"Ama ne?" dediğimde eliyle bir elimi tuttu. "Ama bu Cihan'ın hayatı. Sen Cihan'ı daha tam olarak tanımıyorsun. Ya da Cihan'ı tanıyorsun ama Kül'ü tanımıyorsun. Bak canım kardeşim, ben onunla beraber büyüdüm. Onun her şeyini bilirim. Nasıl senin abinsem Cihan'ın da abisiyim. Ama iş yer altına geldiğinde o an ben bile Cihan'ın yapabileceklerine akıl sır erdiremiyorum." dedi. O da yaşadığı şeye anlam veremiyor gibiydi. Kelimelerini beni daha fazla korkutmamak için tek tek cımbızla seçiyordu. Yüzüme düşen saç tutamını kulaklarımın arkasına itti.

"Canan sen benim tek kardeşimsin, kız kardeşimsin. Ben seni kimseye emanet etmedim bu zamana kadar. Deniz'i nasıl düşündüysem seni de o kadar çok düşündüm. Eğer Cihan'a güvenim olmasa ve sana zarar vereceğini bilsem senin isteğin, aşkın demeden seni gerekirse zorla bu evden götürürüm. Ama ben Cihan'ı ilk defa bir şeyden korkarken gördüm Canan. Cihan seni kaybetmekten çok korkuyor. Ben Cihan'a, kardeşime bunu yaşatmam. O yüzden eğer gerçekten Cihan'ı seviyorsan ona güven. O seni canı pahasına korur. Ama Cihan hakkında sana yapabileceğim tek uyarı Cihan'ın sınırlarını zorlama. Ve sakın sana olan güvenini kırma. Cihan bir söz söylerse onu kesinlikle yapar. Asla tükürdüğünü yalamaz. Bunları unutma." dedi.

Kaderin Kırmızı İpiWhere stories live. Discover now